BUNDAN
bir buçuk yıl önce yapılan atılım, geçtiğimiz cuma günü
dönüm noktasına gelmişti. Beşiktaş'ın son olarak Altay
karşısında hem de kendi sahasında puan kaybetmesi bardağı
taşıran son damla olmuş ve Metin Türel'in Beşiktaş
antrenörlüğünden istifası konusu kamu oyuna açıklanmak
istenmişti.
Evet,
geçtiğimiz cuma günü Beşiktaş'ın Taksim Sıraselviler'deki
kulüp binası, gazetecilerle dolup taşmıştı. Çünkü yönetim
kurulu adına Genel Sekreter ve kulüp sözcüsü Cengiz Kap
açıklamalarda bulunacaktı. Önce Cengiz Kap toplantı odasına
gelmişti. Sonra Metin Türel ayni yerde gözüktü. O anda gözler
kulübün başkanı Mehmet Üstünkaya'yı arıyordu ki genç başkan
da kapıda belirmiş ve mizansen tamamlanmıştı. Üstünkaya
oturuyor, söze Cengiz Kap başlıyor ve Metin Türel'in ayrılmasiyle
ilgili olarak şu açıklamayı yapıyordu:
«Türk futbolunda ilk
kez bir takımın antrenörü bizim açıkladığımız şartlar
altında görevinden ayrılmaktadır. Biz yönetim kurulu olarak
teknik kurulun geçtiğimiz yıl Beşiktaş'a yaptığı katkıya
teşekkür etmek isteriz. Genç bir Türk antrenörü büyük bir
kamu oyu baskısı altında bile bir dolu yıldır kötü sonuçlar
alan takımımızı ele almış, lig ikinciliği yanında Başbakanlık
ve Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı Beşiktaş'a getirmiştir. Bu,
kulübün büyüklüğünü geri getirme yolunda büyük bir
hizmettir. Ayni doğrultu için bu yıl da ayni kurula emanet edilen
takımımız, ne yazık ki ayni başarıyı gösterememiştir. Buna
şanssızlıkları da ekleyebiliriz. Avrupa Kupalarında elenişimiz,
ligde kendi sahamızda devamlı puan kaybedişimiz bu
şanssızlıklardan doğmuştur. Yalnız bu durumda antrenörümüz
Metin Türel, dıştan gelen bir psikolojik baskı altında
kalmıştır. Kendisi gelip bunu bizlere bildirmiş ve Beşiktaş'ın
geleceği için ayrılmasının zorunluluğunu ortaya koymuştur. Ama
biz kendisine bu durumdan kurtulması için çeşitli önerilerde
bulunduk. Bir moral izini verme bunların başında idi. Ancak son
çaremiz olan bu önerimiz gerçekleşmeyince istifayı kabul ettik.
Şunu da belirteyim ki Metin Türel yanında bir bütün olarak kabul
ettiğimiz Adanır'ın da görevine son vermiş bulunuyoruz.»
ADANIR'l
BIRAKMAYIN
Buraya
kadar işi sakin olarak dinleyen Metin Türel birden söze karışmış
ve «istifa eden benim, Recep Adanır'ın bununla bir ilgisi yoktur.
Takım başsız kalacaktır. Bunu önlemeniz gerekir. Bu nedenle
Adanır göreve devam etmelidir» demişti.
Bu iş 24 saatte
nereden gelip nereye gitmiş ve ne gelişme göstermişti? Bu sorunun
cevabını bulabilmek için işin kökenine inilmeliydi. Cengiz Kap,
yapacağı açıklama için bir gün önce basına haber vermişti.
Ama ayni günün gecesi önce Başkan Üstünkaya ile Metin Türel'in
bir telefon konuşması vardı. Türel Başkana bazı önerilerde
bulunmuş ve şöyle demişti: «Sen bir başkan olarak benimle
beraber olduğunu aramızda kırgınlık bulunmadığını açıkla,
gelip Beşiktaş için beş para almadan çakayım..» Üstünkaya'nın
buna celbi ise şöyle olmuştu: «Bunu yapamam, arkamızda bizi
destekleyen bir taraftar kitlesi var. Bunu benden isteme..» işte iş
burada tam olarak kopmuştu. Türel ayni zamanda yakın arkadaşı
olan Üstünkaya'ya bu konuşma üzerine şunları söylemişti:
«Dikkatli ol, yakında taraftarlar senin de kelleni isterlerse
şaşmamalısın..» Artık yapacak bir şey yoktu. Gelişmeler son
yere gelmişti.
Ancak
bu işin iyiden iyiye derinliğine inilmeliydi. Yani önce Metin
Türel bulunmalı, nedenler ortaya çıkarılmalıydı. Türel'in
İstanbul'da gideceği belirli bir-iki yer vardı. Nitekim daha
ilkine gidildiğinde Türel bulunmuş, HAYATSPOR ekibi tam onunla
konuşurken Recep Adanır da ayni yere gelmişti.
Unkapan
semti şimdi daha hareketli günlerden birini yaşıyordu. Türel ilk
bakışta memnun görünmüştü. Rahatladığını söylüyordu. Ve
rahat çalışılmayacak bir yerde bir daha görev almayacağını da
belirtiyordu. «Ne yapmam gerekliydi,» diye söze başlamış ve
şöyle devam etmişti:
«Beşiktaş'a
iki kupa, bir lig ikinciliği getirmiş bir kurulduk.
Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kazandıktan sonra bile «istifa,
istifa» sesleri ile staddan ayrıldık. Ne istendiği belli değildi,
istenmiyen açıkça ortadaydı. Beşiktaş'a birşeyler kazandırmak
için harcanan çabanın (çarşısında olanlar vardı. Yollarına
taş koyulanlar vardı. Eldeki kadro ile bundan fazlası verilemezdi.
Ama Kupa'da tur atlayıp ve de şimdi lider olsaydık herhalde kimse
bize bu şekilde karşı çıkmazdı. Ne olursa olsun... Artık
kendimi rahatlamış hissediyorum...»
Görevine
son verilen Recep Adanır, Metin Türel rahatlığında değildi.
Çünkü kendisi istifa etmemiş, işine son verilmişti, işin daha
garip yanı, bu durum ona yöneticilerden birisi tarafından
söyleneceği yerde bir gazeteci telefonla haber vermişti
Adanır'a... Bu nedenle Adanır yönetim kurulunun yaptığına
değinmiş ve «Bana gelip biri haber verebilir, görevine son verdik
diyebilirdi. Yönetim kurulunda beni istemeyen tek kişi Cengiz
Kap'tır. Bu onun önerisidir. Ama benim gibi Beşiktaş'a 25 yıl
hizmet etmiş birinin böylesine harcanması doğru mudur?»
demiştir. Beşiktaş yöneticileri basın toplantısından çıkıp
Babıali yokuşuna tırmanmaya başlamışlardı. Büyük trajlı
gazetelerin kapıları çalınıyor ve bir Avrupa antrenörü için
gerekenin yapılması spor servislerinden isteniyordu. Aslında bir
büyük hata da burada işleniyordu. Çünkü gelecek antrenör
bundan sonra ne yapabilirdi? İyisini almak maddî olanaklar yanında
daha bir sürü şartları da getirecekti. Bu nedenle yerli antrenör
konusu da ele alınmış. Gündüz Kılıç, Adnan Süvari, Sabri
Kiraz'dan söz edilmeye başlanmıştı. Yani bin bulunacaktı. Ama
iyi, ama kötü. Bu bulununcaya kadar da Beşiktaş'da, bir zamanlar
görev verilmesi için yer aranan Ali İhsan Karayiğit antrenörlük
görevini yürütecekti Beşiktaş genel sekreteri ve basın sözcüsü
Cengiz Kap'ın açıklamasına göre...
Beşiktaş'da
İdari sorunlar böylece çözümlenmeye çalışılırken cuma günkü
antrenmanda, yani Türel, Kap, Üstünkaya üçlüsünün basın
toplantısı yaptığı saatlerde, üzücü ve üzücü olduğu kadar
da çirkin bir kavga patlak vermişti. Gerçekten Sinan, Sanlı
tartışması, yumruklaşmaya kadar gitmiş ve işe Recep Adanır da
karışmıştı.
Adanır, Sanlı ve
Sinan'ı ayırırken Sinan'a soyunma odasını göstermiş bu arada
Sinan'dan bir de yumruk yemişti. Araya giren futbolcular işi
kapatmak istemişler ve ortalığı yatıştırmalardı. işte burada
bir gerçek daha ortaya çıkmış ve bir Atasözü yine bu
doğrultuda gerçeklik kazanmıştı. «Balık baştan kokar»dı...
Yönetim Kurulu ve Teknik Kurul çekişmesi ve de zıtlaşması işi
antrenmanda futbolcu kavgasına kadar götürmüştü. işin bununla
da kalmayacağı, görünen köyün kılavuz istemeyeceği kadar açık
ve seçikti... Ve önümüzdeki günler, Beşiktaş kulübü için
hayli değişik ama mutlak zararına olaylara gebe idi...(diğer
haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder