Ana içeriğe atla

Murat Soydan 40 Günlük Baba

MURAT SOYDAN'IN 1937 model beyaz, Buick marka bir otomobili vardı... Oğlu Ali’nin doğumundan kısa bir süre önce bu arabayı satmış, yerine küçük bir Wolkswagen almıştı. Durumu görenler, daha doğrusu Murat'ın eski arabasını bilenler o günlerde Maksim'de sahneye çıkan Murat'ı Wolkswagen'de görünce şaşırıyorlar, «Bizim bildiğimiz Buick marka arabayı tercih ederdi. Acaba neden bu değişikliği yaptı?» diyorlardı.
İşin aslı sonunda anlaşıldı. Murat Soydan geçenlerde 1971 modeli vişne çürüğü bir Buick araba satın aldı.. Murat Soydan’a 200.000 liraya mal olan araba 4 kapılı... Saatte 200 kilometre yapabiliyor. Havalandırma tertibatında birçok yenilikler var.
Yeni araba tam 8 gün evin önünde durdu, Murat işine taksiyle gidip geldi. Çok kişi bu duruma da bir mana veremedi, fakat sonunda bütün meraklıların merakı zail oldu. Murat Soydan arabasını ilk defa kullandığı zaman oğlu Ali'nin de yanında olmasını istiyordu, onun için de Ali'nin kırkının çıkmasını bekliyordu. Bilirsiniz, ya da duymuşluğunuz vardır; yeni doğan bir çocuk doğumdan sonra ilk 40 gün sokağa çıkmaz... Ama sayılı gün bu, günler peşpeşe geçti ve nihayet Ali 41 günlük bir bebek oldu. O gün baba Murat'la, Güler Soydan’ın halini, telaşını, neşesini görmeliydiniz... Öğleden sonra Murat Soydan, 8 günden beri kapının önünde duran pırıl pırıl Buick'i çalıştırdı sonra eve dönüp karısıyla oğlunu aldı ve üç kişilik aile (yanlarında Murat'ın kardeşi Erhan da olduğu halde) Kadıköy yakasındaki bir büyüklerinin elini öpmek üzere yola çıktılar.
Murat Soydan başından beri çocuğunun erkek olmasını istiyordu. Hatta doğumdan aylarca önce oğlunun ismini bile koymuş, sanki doğmuş gibi ondan «Ali» diye bahsetmeye başlamıştı... Doğum günü de durum değişmemiş. «Çocuğun adını ne koyalım?» diye sormuşlar Murat’a, o da «Ali» diye cevap vermiş ama hemşire, «Peki, kız olursa...» diye tekrar sormuş. Murat'ın o zaman verdiği cevap şu:
- «Kız olmaz nasıl olsa!.. Ama olursa siz koyun adını!»
Ali böyle beklendi işte. Dünyaya gözlerini açtıktan sonra da Murat Soydan’ la «Ali'siz» konuşmak bir mesele oldu.
Bayram'da Ankara'ya gidip sahneye çıkacak olan Murat Soydan geçenlerde yapılan bir filim teklifini reddetti ve nedenini şöyle açıkladı:

- «Ankara'ya Ali'yi de götüreceğiz. İki aylığına möbleli bir kat bulmam şart. Bu yüzden sık sık Ankara'ya gidip ev arıyorum. Bu bakımdan filmi kabul edemedim.»...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Bahar Öztan ''Eski Kocamdan Koca Olmaz'' Dedi

Kendi aralarında nişan takan Bahar Öztan ’ın eski kocası futbolcu Kasım Gündüz ile Hüner Coşkuner ’in ablası Sema Coşkuner, çok yakında bir gazinoda verecekleri bir yemekle bu nişanlarını ilan edecekler. İnsanoğlu ne tuhaf doğrusu... Hele kadınların işlerine akıl sır erdirmek gerçekten güç... Ne zaman ne yapacakları, nerde, ne söyleyecekleri belli olsaydı, kadından canı yanan biri çıkıp da “Allahım kadın varkan, sen neden şeytanı yarattın?” der miydi? Bunu hangi kadın kabul eder bilemeyeceğiz ama Bahar Öztan’a sorarsanız, “erkek milleti”nin şeytanın ta kendisi olduğunu söylüyor. Zaten zamanında yani futbolcu Kasım Gündüz’le evli olduğu günlerin bitiminde de kocasını böyle suçlamış ve onunla beraberken, film çevirmek için İstanbul dışına çıktığı zaman evlerine ucuz kadınları getirdiğini, artık bu hale tahammülü kalmadığını, dolayısıyla bu yüzden ayrıldığını bas bas bağırmıştı... Ayrıldığı kocası Kasım Gündüz, şimdi yeni bir evliliğe soyunuyor... Şarkıcı Hüner Coşkuner’in gerçe...

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

DÜNYANIN birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik ’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam ’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İsta...

Bu Gacıya Bir Baro

Çingeneler.. Kendilerine özgü konuşmalarıyla rahat yaşantılarıyla ve özgürlüklerine düşkünlükleriyle yüzyıllardan bu yana gelen toplumunuzun küçük bir parçası, sanatçı ruhlarıyla önlü kompozitörlere ilham kaynağı, yazarlara roman konusu olacak kadar bambaşka bir insan topluluğu olan bu insanların önemi son bir yıldır ülkemizde de hissedilmeye başlandı... Şüphesiz bu önem dünün pavyön şarkıcısı bugünün ünlü assolistl ve çingeneliğini inkar etmeyen Kibariye ile başlayıp başka ''iye'' takısı ile gazino sahnelerinde boy gösteren çingene veya çingene olduğunu iddia eden ses yıldızlarıyla güncelleşti... Ancak düne kadar olduğu halde ''Çingene''liğini inkar eden, aslını söylemekten utanan kişilerin bugün çingene olduğunu iftihar ederek söylemesi toplumun bu özellik sahibi kişilere gösterdiği ilgiyle gelen maddi manevi kazançtı. Ünlü şarkıcıların bile sahnelerde çingene oyun havalarıyla göbek atmaları, sahne gösterilerine özel olarak ''Çingene gö...