Ana içeriğe atla

Rita Hayworth Meteliksiz Kaldı

Film ekibinin çalışmaları son derece ağır şartlar içinde devam ediyordu. Rol alan sanatçılardan bir kısmı, dış sahnelerin çekiminde dublör kullanılmasını istemişler ve eşyalarını toplayıp evlerine dönmüşlerdi. Elbe Adası'ndaki ekipten Anthony Quinn ve birkaç yardımcı aktörden başka sanatçı kalmamıştı. Filimde rol alan kadınlardan ise yalnız bir tanesi yerine dublör bırakmayıp, her şeye rağmen, çalışmalara devam etmişti.. Bu kadın artık ellisine gelen, bir zamanların kızıl saçlı fırtınası Rita Hayworth'tu. Uzun bir süre, sinemadan uzak kaldıktan sonra «Haşhaş da Çiçektir» isimli propaganda filminde, küçük bir rolde oynayarak sinemaya dönen Rita Hayworth, çocuklarına geçim sıkıntısı çektirmemek için, devamlı filim çevirmeyi kararlaştırmıştı.. Böylece, son yıllarda sinemaya dönen eski şöhretlere, bir tanesi daha eklenmiş oluyordu.. Bir zamanların romantik genç kadını Bette Davis, meslek hayatının ikinci döneminde, korku filimleri çevirerek büyük başarı sağladıktan sonra, onu, diğer eski artistler takip etmiş ve eskilerin dönüşü, Hollywood'da yeni bir çığırın açılmasına sebep olmuştu. Bir zamanların 'aşk tanrıçası' Rita Hayworth bugün, buruşmuş yüzü, kalınlaşmış vücuduyle eski Rita'dan hayli farklı ama, filimciler gene de onun kamera karşısında geçmişteki günlerini aratmayacağına inanıyorlar.
Rita'nın ilk kocası Ed Judson, tanınmış bir filimciydi. Diğer kocalarından Orson Welies ve James Hill de, sinema dünyasının tanınmış kişilerindendiler... Bu şöhretlerin, Rita'ya hiç bir maddi yardımda bu unmamış olmaları inanılacak şey değildi. Hele üçüncü kocası Prens Ali Han'ın, Rita'ya ve ondan olan kızı Prenses Yasemin'e belirli bir para vermemiş olması, daha da garipti.. Rita Haywort ise, kızının ancak on sekiz yaşına bastıktan sonra, babasından miras alabileceğini, fakat o güne kadar, onun her türlü masrafını kendisinin görmek zorunda kaldığını belirtiyor.
1945-49 yıllarında, Amerikan sinemasının en fazla para kazanan kadın sanatçılarından biri olan Rita Hayworth'un, bunca yıl kazandığını nasıl harcadığı bugün neden geçim sıkıntısına düştüğü ise bilinmiyor. Özel hayatında son derece mahçup ve çekingen bir insan olan Rita, «Geçmiş günleri hatırlamak istemiyorum» demektedir, «Bir kere olan oldu. Ben bundan sonra sadece ileriyi düşünmek istiyorum.. Kocalarımdan nafaka almamış olmam meselesine gelince: Hiç birinin aklına gelip de, bana para vermeye kalkışmadı, ben de kalkıp onlardan para istemeyi gururuma yediremedim.»
Rita Hayworth, kızıl saçları ve muntazam vücuduyle bütün dünya erkeklerinin gözlerini üzerinde topladığı günleri çoktan unutmuşa benziyor.. Kamera karşısında yaşlı kadın rollerine çıkmaktan da zerre kadar çekinmiyor. «Bu yaştan sonra kamera karşısında dansedip, aşk sahneleri çevirmem pek garip olur. Sinemada da yaşımın kadını olmak istiyorum..» diyor.

Henüz elli yaşında olan Rita'nın yüzüne bakanlar, onun en aşağı on yaş daha fazla olduğunu düşünmekten kendilerini alamıyorlar. Fakat yıldız bunu umursamıyor. Şimdi öyle bir geçim derdine düşmüş ki, doksanlık nine rolüne bile çıkmaya razı...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Bahar Öztan ''Eski Kocamdan Koca Olmaz'' Dedi

Kendi aralarında nişan takan Bahar Öztan ’ın eski kocası futbolcu Kasım Gündüz ile Hüner Coşkuner ’in ablası Sema Coşkuner, çok yakında bir gazinoda verecekleri bir yemekle bu nişanlarını ilan edecekler. İnsanoğlu ne tuhaf doğrusu... Hele kadınların işlerine akıl sır erdirmek gerçekten güç... Ne zaman ne yapacakları, nerde, ne söyleyecekleri belli olsaydı, kadından canı yanan biri çıkıp da “Allahım kadın varkan, sen neden şeytanı yarattın?” der miydi? Bunu hangi kadın kabul eder bilemeyeceğiz ama Bahar Öztan’a sorarsanız, “erkek milleti”nin şeytanın ta kendisi olduğunu söylüyor. Zaten zamanında yani futbolcu Kasım Gündüz’le evli olduğu günlerin bitiminde de kocasını böyle suçlamış ve onunla beraberken, film çevirmek için İstanbul dışına çıktığı zaman evlerine ucuz kadınları getirdiğini, artık bu hale tahammülü kalmadığını, dolayısıyla bu yüzden ayrıldığını bas bas bağırmıştı... Ayrıldığı kocası Kasım Gündüz, şimdi yeni bir evliliğe soyunuyor... Şarkıcı Hüner Coşkuner’in gerçe...

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

DÜNYANIN birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik ’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam ’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İsta...

Bu Gacıya Bir Baro

Çingeneler.. Kendilerine özgü konuşmalarıyla rahat yaşantılarıyla ve özgürlüklerine düşkünlükleriyle yüzyıllardan bu yana gelen toplumunuzun küçük bir parçası, sanatçı ruhlarıyla önlü kompozitörlere ilham kaynağı, yazarlara roman konusu olacak kadar bambaşka bir insan topluluğu olan bu insanların önemi son bir yıldır ülkemizde de hissedilmeye başlandı... Şüphesiz bu önem dünün pavyön şarkıcısı bugünün ünlü assolistl ve çingeneliğini inkar etmeyen Kibariye ile başlayıp başka ''iye'' takısı ile gazino sahnelerinde boy gösteren çingene veya çingene olduğunu iddia eden ses yıldızlarıyla güncelleşti... Ancak düne kadar olduğu halde ''Çingene''liğini inkar eden, aslını söylemekten utanan kişilerin bugün çingene olduğunu iftihar ederek söylemesi toplumun bu özellik sahibi kişilere gösterdiği ilgiyle gelen maddi manevi kazançtı. Ünlü şarkıcıların bile sahnelerde çingene oyun havalarıyla göbek atmaları, sahne gösterilerine özel olarak ''Çingene gö...