Ana içeriğe atla

Mine Mutlu'nun Geleceği Kendi Ellerinde

Mine Mutlu cephesinde şu anda büyük değişiklikler var, ama önümüzdeki günlerle birlikte gelecek değişikliklerin yanında bunların solda sıfır, devede kulak misali kalacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Teşvikiye'deki Çam apartmanının birinci katında oturan Mine Mutlu, bugünlerde bir «toparlanma» telaşı içinde... Aynı caddede, Metin Serezli ile Memduh Ün'ün oturduğu apartmanların arasındaki bir başka apartmana taşınıyor. Kapısında bembeyaz, yepyeni bir Thunderbird araba duruyor şimdi Mine'nin. Sinemaya girişinin dördüncü yılında o da, «arabalı artistler» arasındadır artık...
Ama şu gerçek de apaçık ortada: Mine, toparlanma telaşında!
EMİNE ÖZATMACA'DAN MİNE MUTLU'YA
Kaç yıl var ki bir anne, iki erkek kardeş, bir aneanneden kurulu «ailesi» ne bakar Mine Mutlu... Bu uğurda Isparta'da (adı henüz Emine Özatmaca iken) okulu bırakmış. Tapu - Kadastro'da 235 lira maaşla çalışmaya başlamıştır. Sonra Devlet Su İşleri'ne 450 lira maaşla girmiş ve bir gün izinli olarak geldiği İstanbul'da katıldığı güzellik yarışmasında «üçüncü» oluşu onun kaderini değiştiren ilk 'işaret' olmuştur.
1966 yılında Emine Özatmaca yoktur artık, yerine Mine Mutlu diye bir «artist adayı» gelmiştir. «Ben Bir Kanun Kaçağıyım» adlı filimle sinemaya başlar. Sonra «Bana Kurşun İşlemez» i çevirir. Peşinden üç filim daha gelir. Ama ondan sonra filim tekliflerinin ardı arkası kesilir. Ailesine bakması lazım... Ne yapsın, tutar Cam-İş Sendikası'nda 600 lira maaşla çalışmaya başlar, oradan Sutaş Şirketi'ne kıl kadar farklı bir parayla transfer olur. Bu arada adı aşk dedikodularına da bol bol karışır.
MİNE MUTLU — 1969
Bir «cenaze olayı» vardır. Mine Mutlu'nun tartaklandığı... Bir Engin Çağlar flörtü vardır yıldırım hızıyla başlayıp biten... Ama bunlardan önce bir «burun ameliyatı» olayı vardır, Mine'nin hayatını kökten değiştiren. Bir doktorun bıçağı, Mine'nin burnuna yeni bir şekil vermiş ve bu yeni burun, Mine'yi Yeşilçam'ın 3 000 - 5 000 lira alan kadın yıldızları sınıfından alıp füze hızıyla daha ötelere götürmüştür.
1969 başlarında şansı çok iyidir Mine'nin... Yeşilçam'ın aranılan kadınlarından olmuştur. Ama sonra birden şansı yine döner... Sebep, işini ciddiye almamak, sete vaktinde gelmemek, adını eskisine rahmet okutacak derecede aşk maceralarına karıştırmak ve de biraz şımarmak...
NE OLACAK?
Mine Mutlu da durumun farkındadır. Sorulduğunda, «Şu önümüzdeki birkaç ay benim için çok kritik, ya ileri gideceğim, ya da gerileyeceğim,» demektedir. Olduğu yerde kalabilmenin epey zor olduğunu kendi de anlamıştır. Bunun nedenini de şöyle açıklar:
- «Ben çok kısa süre içinde yoktan var oldum. Seyirci, filimci, basın üçlüsü beni alıp olduğum yerden çok yukarılara getirdi. Ama şimdi herkeste bir şüphe var. Ben bir 'balon' muyum yoksa? Herkes önümüzdeki aylarda bu sorunun cevabını vermeye çalışacak. Bana düşen de, şöhretimin balon olmadığını ispatlamak!»
Mine Mutlu prensiplerini açıklarken, Yeşilçam'ın türkülü masalı olan «isim» konusunda da şunları söyler:
- «Beş kişi var: Yılmaz Güney, Cüneyt Arkın, Sadri Alışık, Kartal Tibet ve Ayhan Işık. Ben bu beş kişiden başka kimsenin adını benim üstüme yazdırmam. Ediz Hun, Murat Soydan ve Tugay Toksöz'le de adım eşit yazılır.»
Bu da bir politikadır tabii, üstelik tarih Yeşilçam’da bazan en «ters» politikaların bile geçerli olduğunu göstermiştir. Evinde uzun uzun konuştuğumuz Mine Mutlu, hataları olduğunu kabullenen, bunlardan kaçınacağını söyleyen, bundan sonra hiç bir erkekle sürekli ve sinemaya zararlı ilişki kurmayacağını belirten ve adeta sinemaya yeni başlayan bir genç kadındır.

Yukarıda, Mine Mutlu taşınıyor, bugünlerde toparlanma telaşında demiştik değil mi? Sadece taşınma açısından değil, sinema açısından da bu «toparlanma» deyimi doğrudur. «Toparlanırsa» kamera karşısında gerçekten iyi resim veren Mine Mutlu, kaybetmeye başladığı seviyeye tekrar gelir, hatta rakiplerine karşı en kuvvetli kozu olan «gençliğin*» kullanıp, daha da ilerilere gidebilir. Aksi halde, Yeşilçam’da «ortalarda» tutunmak bile Mine Mutlu için bir mucize olacaktır...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Rol Yapmayı Unutmuşlar

İki yıla yakın süredir gazino sahnelerinden ve film setlerinden uzak kalan Meral Zeren kendisine, çalışma izni vermeyen parasal aşkından koptuktan sonra fiziki bir değişimle ortaya çıktı. Önce assolist olarak sahnelere döneceğinden ardından plak çalışmalarını hızlandıracağından söz eden güzel yıldız birde baktık ki geçtiğimiz günlerde söylediklerinin tersine önce film, setlerine dönüş yapıvermiş. Başrol de olsa pek öyle iddialı bir yapım olamayan filmin setinde Zeren'i gördüğümüzde yanında kendisi gibi setlerden uzak kalan eski bir film yıldızı daha vardı. Fazla kilolarını attığını söylemesine rağmen yine de hayli tombiş sayılan Ayşen Cansev 'den başkası değildi bu yıldız. Filmin erkek oyuncuları ise Yusuf Sezgin ile Salih Kırmızı idi. Yani filmcilerin tabiri ile dördünü biraraya getirseniz ancak işi kurtarır dedirtecek cinsten bir kadro ile çekime başlanmıştı.. Yavuz Film adına çekilen ve yönetmenliğini Yavuz Özışıklar'ın üstlendiği filmin çekim programı her yönüyle güze...

Kartal Tibet'in Hayranlarının Sevgisi

Sinema yıldızlarının oturduğu semtlerin posta müvezzilerine Allah sabırlar versin. Öyle ya, onlar muhakkak ki meslekdaşlarından hem daha çok çalışmakta, hem de daha çok yorulmaktalar. Üstelik sadece her Allahın günü o yıldızın» evine 50 ile 100 arasında değişen mektup taşısalar gene iyi, arada «hayranlardan gelen hediyeler» de var.. Geçenlerde Bebek’e gitmiştik. «Hazır gelmişken bir de Kartal Tibet'e uğrayalım,» deyip Arif Paşa yokuşuna saptık. Ayağımız uğurlu mudur, nedir? Biz girdikten sonra kapı kısa aralarla çalınmaya başladı. Önce Gündüz hanımın ahbapları geldi, peşinden Kanat için ısmarlanan oyuncakları getiren adam ve peşinden mahallenin emektar müvezzii... Kartal Tibet kucağında büyük bir mektup tomarıyla yanımıza geldiği zaman dikatimizi hemen zarfların arasında göze çarpan bir paket çekti. Bir «Kartal Tibet» hayranı tutmuş, okuyup çok beğendiği «Kopuk Takımı» adlı kitaptan bir tane daha alıp hayranı olduğu yıldıza göndermişti. Bu, bizim aklımıza bir konu getirdi: A...

Sema Yardımcı İntikam İçin Assolist Oldu

Gazino sahneleri genç bir assolist daha kazanıyor... Üstelik bu assolist nikah masasından gazino sahnelerine transfer olan 21 yaşında taptaze bir bakire... ŞEY, genç kızlara ibret olacak bir evlilik dramını gün ışığına çıkartırken, adı önümüzdeki günlerde gazino neonlarının tepesine yazılacak Sema Yardımcı’yı da bir filmlik ve fotoromanlık deneyimine rağmen ilk kez tanıyacaksınız... Günlük gazetelerde çok okuduk “Bahtsız gelin” haberlerini. Ama böylesine ilk kez rastladık. Adını fotomodel - manken olarak duyurmaya çalışan bir kız gazino çevrelerinde “Assolist” olarak konuşulurken duyulmamış bir sosyete skandalı ortaya çıktı. Ünlü bir armatör ailesinin denizci oğlu Feyzi Oskay’ın nikah masasında bırakıp kaçtığı Sema Yardımcı’nın intikam uğruna assolist olmaya karar verdiği gazino çevrelerinde günün konusu şimdi. İlk sınavını Maksim Gazinoları’nda vereceği söylenen Sema Yardımcı’yı sahne tuvaletlerini diken ünlü modacı Gürna Çapa’nın yanında bulduk. Önceleri hiç konuşmak istemeyen “...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...