Ana içeriğe atla

Nisa Serezli'nin Kaderi

- Şubat ayı içinde sahneye konan «Talih Kuşu», Nisa Serezli - Tolga Aşkıner Tiyatrosu'na birtakım talihsizlikler getirdi. «Talih Kuşu» sadece piyeste rol icabı kondu Nisa Serezli'nin başına..
«Talih Kuşu» piyesinin temsiline başlandıktan iki gün sonra, Bergin Usberk'in bu oyun için diktiği bütün elbiseler sırra kadem basmıştı. Meçhul bir hırsız, gece tiyatronun kulisine girmiş, o güzelim elbiseleri sırtladığı gibi gecenin karanlığına karışmıştı. Elbiselerin çalınması, bu hırsızlığın tiyatroya 35 bin liraya mal olması bir tarafa ertesi gün oyuncular sahneye nasıl çıkacaklardı. Gülgün Ok, Sirarpi Acemyan, Nisa Serezli hemen dikiş makinasının başına geçtiler. Bergin Usberk elbiseleri yeniden dikinceye kadar giymek üzere yeni elbiseler diktiler.
Bütün tiyatro beklenmeyen bu hırsızlık olayında büfede çalışan bir gençten şüpheleniyordu. Tahkikata gelen Şişli Emniyet Amirliği’ne mensup polislere o gencin İsmi verildi. Köyüne kaçtığı anlaşılan genç, nereden haber almışsa almış, polisin kendisini aradığını duymuştu. Oturdu, ta köyünden Nisa Serezli'ye içinde ölüm tehdidi bulunan bayağı sıkı, yürek isteyen bir mektup yazdı. Zavallı Nisa Serezli, soyulduğu yetmiyormuş gibi bir de ölümle tehdit ediliyordu. Bakın ne diyordu bay hırsız!..
«...Beni arıyormuşsun. Polise haber vermişsin. Hiç aramayın, bulamazsın Eğer aramaya devam edersen senin için iyi olmaz. Açıkçası ben hayatımdan bezmişim. Seni de, diğerlerini de yaşatmam. Vurup öldürürüm. Bu işi ben yaptım. Onları ben aldım. Senin iki takım elbiseye ihtiyacın yok...
« ..Ben kendim gelirsem gelirim. Yoksa beni bulamazsın. Davandan vazgeç. Senin için iyi olmaz. Sen benden korkmazsın ama, tiyatrodan çıkıp evine giderken kendine dikkat et. Bilirsin bizim memlekette tabanca 100 lira, mermisi 75 kuruştur. Seni mahvederim. Dünyayı başına yıkarım. Canım istediği gibi öldürürüm seni. Bu mektubu Tolga beye de oku. Ona da bir iyilik düşünüyorum ..»

Dert bu kadar olsa yine iyi.. Ankara'da. «Tatlı Kaçık» piyesinde önemli bir rolü olan kedisini de çalmazlar mı Nisa Serezli'nin.. Hoş, bugüne kadar aktör kedilerinden hepsini çaldırdığı için bu konuda şerbetlenmişti ama Serezli, yine de üzlümeden edemedi: Bu çalınan 18. kedisiydi. Yine başına bir iş çıkmıştı. Bunca derdi arasında eli-yüzü düzgün bir kedi bulacak, onu insanlara alıştıracak, rol yapmasını öğretecekti.(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İzzet Günay'ın Karısı Vefat Etti

27 95 13 numaralı telefonun her çalışında telin diğer tarafından hep aynı istek tekrarlanıyor: «Alo 27 95 13 mü? İzzet Günay’la konuşmak istiyorum...» Hayranlarının konuşmak için İzzet Günay 'ı aradıkları saatlerce o, evinde uzandığı yerden sabit bakışlarla tavana bakıyor ve «Semine'sini» kendinden ayıran olayları düşünüyordu. Her şey 1 mayıs günü başlamıştı... BİR BAHAR GEZİNTİSİ 1 mayısta havanın güzelliğinden istifade ederek kırlara uzanan İstanbullular arasında Günay ailesi de vardı. Günay'lar yemeklerini yanlarına almışlar, arabalarına atladıkları gibi yola çıkmışlardı. İzzet Günay'ın 10 yıllık eşi Semine Günay o gün çok neşeliydi. Papatya topladı, kocasıyle şakalaştı... Hatta sık sık tekrarladığı şikayetini bile ağzına almadı... 1 mayıs günü Semine'nin başı hiç karıncalanmamıştı... 1 mayıs çarşamba gününü güle, oynaya geçiren Günay'lar, aynı günün gecesinde acı bir sürprizle karşılaştılar. Semine Günay birden rahatsızlanmış, kendini kaybetmişti.

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Sema Özcan'ın Eşi Resti Çekti

Bir günlük gazetenin ilavesinde çıkan «Sema Özcan, saadet defterinin üzerine yeniden afiş yapıştırmak istiyor» başlıklı haber, Sema Özcan - Mehmet Sarper çiftinin mutlu yuvalarının üzerinde kara kara bulutların dolaşmasına sebep oldu. Habere göre Sema Özcan, Kenterler Tiyatrosu’nun kulisinde tesadüfen rastladığı gazetecilere, «Artistliğe dönmek istiyorum. Kocamdan izin alacağım. Önce izin vermek istemeyebilir. Fakat yumuşatıp yasağı kaldıracağıma inanıyorum. Sinemayı para için yaptığımı zannediyordum. Evlendikten sonra unutmak bir yana sinemayı çok sevdiğimi anladım. Beyaz perde adeta benim bir parçammış. Perdeyi kesin olarak bırakmış olmak beni çok üzüyor,» diye beyanat vermiş, daha evliliğinin birinci ayı dolmadan Yeşilçam’a karşı olan özlemini açıkça belli etmişti. Haberin gazetede yayınlandığı gün Sarperler'in kapılarını çaldık. İşte fotoğraf çekmemize müsaade etmeyen, fakat Sema Özcan susarken bizimle açık açık konuşan Mehmet Sarper'in bu konuda SES'e söyledikleri

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Türkan Şoray'ın Babası Kızgın

Hatılmayacağınız gibi evvelki hafta çıkan mecmuamızda Türkan Şoray 'ın «Allah annemi ıslah etsin» başlıklı bir röportajını yayınlamıştık. Türk sinemasının bir numaralı kadını o röportajında annesinden acı bir dille şikayet ediyor, babası için ise 'asil adam' tabirini kullanıyordu. Eğer şöyle bir düşünülecek olursa, aşağı yukarı tam sekiz yıldan beri Meliha Şoray 'ın Türkan Şoray ile karşılıklı olarak sahnede olduğu, fakat baba Şoray'ın hiç sesinin çıkmadığı görülür. Acaba baba Şoray neden böylesine kalın bir perde arkasında, derin bir sessizlik içindedir? Bu soru bizim aklımıza haftalardır takılıp kalmıştı. Baba Şoray'ı konuşturmak istiyorduk. Önce çalıştığı yer ile oturduğu evi tesbit ettik. Ancak geçen hafta içinde bir gün baba Şoray kendi ayağı ile SES'in idarehanesine gelmesin mi? Gökte aradığımızı yerde bulmuştuk... Halit Şoray, tıpkı Türkan Şoray, tıpkı Nazan Şoray. İki kız kardeşin ikisi de «hık» demişler, babalarının burnundan düşmüşler sa