Yıl
1943-44... Halide Edib Adıvar, şimdi Atatürk Kız Lisesi olan
binada, Edebiyat Fakültesi Ingiliz Edebiyatı Bölümünde
profesör.. Harp, henüz bitmemiş, Halide Edib de anavatanına
döneli birkaç yıl olmuş.. İngiliz Edebiyatını anlatırken, sık
sık Türk edebiyatına döner, bu arada da sorulan sorular üzerine,
kendi eserlerinden söz açardı. «Handan», «Vurun Kahbeye»,
«Raikm Annesi» gibi romanlarından sonra, sıra, son yazdığı
eserlere gelirdi: «Yol Palas Cinayeti», «Döner Ayna» ve «Sinekii
Bakkal» a...
Kendinden
bahsetmek istemezdi, ama kendi tecrübelerini, bilgilerini,
fikirlerini genç üniversite öğrencilerine anlatmak, aşılamak
isterdi. «Sinekii Bakkal» ve bu eserdeki tipler hakkında, ancak
birkaç kelimelik cümleler sarfetmişti. Çeşitli edebiyat
dergilerinin yazarlarına bu konuda cevaplar vermişti. «Sinekli
Bakkal» ı, Aksaray'la Cerrahpaşa arasındaki bu eski İstanbul
mahallesini, Halide Edib Adıvar o kadar güzel anlatmıştır ki,
artık ne sokağı, ne de sineği kalmayan bu semti, ancak onun
yazılarıyle tanıyacak yeni kuşaklar..
«Sinekli Bakkal» ın
yerli sinemada da ayrı bir serüveni vardır. On yıl önce Duru
Film adına Süreyya Duru, romanın telif hakkını Halide Edib
Adıvar'dan 25 000 liraya satın almış, fakat, bugüne kadar bir
türlü filmi çevirememişti. Nihayet bu «hakkı» satışa çıkardı
ve «Sinekii Bakkal» ı, senaryo halinde Kemal Film Adına Osman
Seden 65 000 liraya aldı. İlk tasavvur, kadın kahraman «Rabia»
rolünü Zeynep Değirmencioğlu'nun oynamasıydı. Sonra bu role
Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit düşünüldü ve nihayet Kent
Oyuncularının genç aktrisi Sema Özcan'da karar kılındı.
Sema
Özcan bize bu «müjde» yi geçen hafta verdi ve:
-
«Romanın erkek kahramanını Kartal Tibet oynayacak. Osman Seden'le
birlikte İstanbul'un bütün türbelerini ve camilerini, filmin
atmosferine girmek ve o zamanki çevreyi tanımak için, gezeceğiz.
Çok zor rol.. Romanı ve tipleri çok iyi tanımak, rolü ona göre
oynamak gerekiyor. Kartal Tibet ve benim tiyatro sahnelerinde bir
şeyler yapmış olmamız her halde seçimde rol oynamış olacak.
Halide Edib gibi bir yazarın, «Sinekii Bakkai» gibi, dünyanın
birçok dillerine çevrilmiş bir romanında oynamak, büyük bir
şeref ve teveccüh.. Osman Seden, şimdiye kadar ustalığını
çoktan ispat etmiş büyük bir rejisördür.»
Sema
Özcan'ı, «Pembe Kadın» dan bütün tiyatroseverler tanıyordu.
«Allahaısmarladık» filmi, onun şöhretini milyonlarca sinema
seyircisine de yaymıştı. Sema Ozcan adını, Kartaca Filim
Festivali'nde, Metin Erksan'ın «Sevmek Zamanı» filmiyle, Akdeniz
ülkelerinin sanatçıları da tanıdılar.
Sema
Özcan'a «Ediz ile Hülya'nın Samanyolu filminde, iki yıl
dargınlıktan sonra, beraber oynamasına ne dersiniz?» diye sorduk.
Önce üzüidü; sonra gayet ciddi olarak şunları söyledi:
- «Ediz, bir sinema
artistidir. Prodüktörün seçtiği herkesle oynar. 'Şununla
oynarım, bununla oynamam' demek, meslek ahlâkına sığmaz. Hülya
ile oynamasının, bence Türkan, Fatma veya başka biriyle
oynamasından hiç farkı yoktur. Kıskanmak mı? Asla. Asla
Hülya'yı, veya başka bir kadın oyuncuyu şimdiye kadar
kıskanmadım. Bundan sonra da kıskanmam.. Kıskançlık, medeni bir
insana yakışmayacak, çok ilkel bir davranıştır.»...(diğer
haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder