Ana içeriğe atla

Catherine Spaak'ın Hayatı

Geçenlerde Avrupa'dan elini eteğini çekip Hollywood'a giden ve bir süre burada kalarak adeta «kayıplara karışan» Catherine Spaak, yeniden ortaya çıktı. Güzel yıldız bir sürgün hayatı yaşarken o arada bir bale okuluna ve hir de akşamları ders verilen lisan kursuna yazılmıştı.
Hollywood'a gidişi hakkında, çok şeyler söylenmişti. Kimi de onun tanıdık çevrelerden uzakta gayri meşru bir çocuk doğuracağını iddia ediyordu... Catherine Spaak'a sorarsanız size:
- «Hollywood'a hiç de esrarengiz bir sebeple gelmiş değilim» diyecektir. «Sadece kafamdaki bazı şeyleri gerçekleştirmek istedim. Niyetim, Amerika ve Amerikalıları öğrenmek, böylece bir Hollywood filminin ne demek olduğunu daha iyi anlamaktı. Ayrıca İngilizcemi de ilerletmek hedefini güdüyordum. Bütün bunları da becerdiğimi sanıyorum. Birçok kimse İngilizce öğrenmek için neden Londra'ya değil de, Hollywood'a gittiğimi sordular. Cevabı çek basit: Londra'yı hiç bilmem. Bilmediğim şeylerden de nefret ederim. Ama Amerika'ya ikinci gelişim.»
Belçikalı ünlü politikacı Paul - Henri Spaak'ın yeğeni ve oyun yazarı Charles Spaak'ın kızı olan Catherine Spaak, bugün henüz 21 yaşındadır ve 28 filim çevirmiştir, ama bunlardan sadece bir tanesi Hollywood damgasını taşımaktadır.
Güzel yıldızın Hollywood'a vardıktan sonra yerleştiği ilk yer, tek kişilik, mobilyalı bir oda olmuştur. İlk gününü de Hollywood'un dev pazarlarında sabun, sabun tozu, cila, sebze alışverişi yaparak geçirmiştir. Daha sonra Cheviot Hills'te küçük bir eve yerleşmiştir. Burada kendisine «Otel» adlı filmi çevirirken tanıştığı bir kız arkadaşı refakat etmiştir. Catherine, bir zamanlar Kim Novak'ın ilk nişanlısı olan Mac Krim'e ait bu evi, bir bekâr kızın dilediği gibi yaşayacağı bir ev haline sokmasını ustaca becermiştir. Bu arada Catherine'in hayatına bir erkek girmiştir. Bu erkek, son derece yakışıklı, esmer, şakakları kırlaşmış, otuzunu geçkin Mark Russi'dir. Aslen İsviçreli olan Russi'nin, Los Angeles'te bir evi, İsviçre'de de bir köşkü vardır. Lokantacılık yaptığı söylenmekte ve bizzat Catherine «Russi ile bir yıl kadar önce Avrupa'da tanıştıklarını» belirtmektedir. Yine Catherine'in ifadesine göre, Russi iş icabı Amerika'ya gelmekte, kendisini ziyaret etmekte, işleriyle uğraşmaktadır. Sözde Catherine'in «meneceri» ve yıldızın kazandığı paraları, gelir sağlayacak işlere yatırmakla görevlidir.
Geçenlerde bir gazeteci Catherine Spaak'la görüşerek, ona şu sualleri sormuş:
- «Aşık mısınız?»
- «Niçin bilmek istiyorsunuz bunu? Her gazeteci beni görünce önce bunu soruyor!»
- «Çünkü siz aşksız yaşayamayacak kadar güze! bir kadınsınız!»
- «Bu sorunuza cevap vermeyeceğim. Çünkü tamamen özel hayatımı ilgilendiriyor.»
- «Öyle olsun! Peki, evlilikten ne haber?»
- «Doğrusu er geç evleneceğimi sanıyorum. Ama henüz gencim. Bence her kadının bir kocası olmalıdır. Ben erkekle kadının maceralı bir beraberlik sürmelerine katiyen taraftar değilimdir.»
Catherine Spaak özel hayatına burunlarını sokanlardan pek hoşlanmıyor. «Ben, çalışmaktan evlenmeye vakit bulamıyorum!» diyen artistlere kızıyor. Güzel yıldızın bir artist için hayli orijinal sayılacak fikirleri var. Mesela; manalı bir gülümsemeyle:
- «Ben artistim diye normal bir hayat yaşamayı reddedecek değilim,» diyor. «Evlenince de, çalışmaktan vaz geçmeyeceğim. Bence bu işler pekala bir arada yürüyebilir. Aşk, işten önemli olmamalı, iş de aşktan önce gelmemelidir. Ben ancak çalışmam gerektiğini takdir edecek biriyle evlenebilirim.»
Catherine istikbalden bahsederken, gözleri dalıyor. Her işi aklına estiği gibi yapmaktan hoşlandığı belli!
Spaak ailesinin soyunda aşırı bir bağımsızlık aşkı yatar. Bugün bütün ailenin fertleri ayrı ayrı diller konuşuyorlar. Birbirlerine karşı fazla yakınlık da beslemezler. Mesela Catherine'e, «Babanız nasıl?» diye soracak olsanız, size şöyle cevap verecektir: «Bilmem! Hiç haber almadım.» Hem de bunu o kadar tabii bir eda ile söyleyecektir ki, şaşırıp şaşırmamakta dahi tereddüt edebilirsiniz.

Annesi için de durum bundan daha farklı değildir. Hele kız kardeşi Agnes ile hiç ilgili değildir. Eniştesi ile de (Agnes'in kocası) bir yıldır tanışacak fırsat bulamamıştır...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Rol Yapmayı Unutmuşlar

İki yıla yakın süredir gazino sahnelerinden ve film setlerinden uzak kalan Meral Zeren kendisine, çalışma izni vermeyen parasal aşkından koptuktan sonra fiziki bir değişimle ortaya çıktı. Önce assolist olarak sahnelere döneceğinden ardından plak çalışmalarını hızlandıracağından söz eden güzel yıldız birde baktık ki geçtiğimiz günlerde söylediklerinin tersine önce film, setlerine dönüş yapıvermiş. Başrol de olsa pek öyle iddialı bir yapım olamayan filmin setinde Zeren'i gördüğümüzde yanında kendisi gibi setlerden uzak kalan eski bir film yıldızı daha vardı. Fazla kilolarını attığını söylemesine rağmen yine de hayli tombiş sayılan Ayşen Cansev 'den başkası değildi bu yıldız. Filmin erkek oyuncuları ise Yusuf Sezgin ile Salih Kırmızı idi. Yani filmcilerin tabiri ile dördünü biraraya getirseniz ancak işi kurtarır dedirtecek cinsten bir kadro ile çekime başlanmıştı.. Yavuz Film adına çekilen ve yönetmenliğini Yavuz Özışıklar'ın üstlendiği filmin çekim programı her yönüyle güze...

Kartal Tibet'in Hayranlarının Sevgisi

Sinema yıldızlarının oturduğu semtlerin posta müvezzilerine Allah sabırlar versin. Öyle ya, onlar muhakkak ki meslekdaşlarından hem daha çok çalışmakta, hem de daha çok yorulmaktalar. Üstelik sadece her Allahın günü o yıldızın» evine 50 ile 100 arasında değişen mektup taşısalar gene iyi, arada «hayranlardan gelen hediyeler» de var.. Geçenlerde Bebek’e gitmiştik. «Hazır gelmişken bir de Kartal Tibet'e uğrayalım,» deyip Arif Paşa yokuşuna saptık. Ayağımız uğurlu mudur, nedir? Biz girdikten sonra kapı kısa aralarla çalınmaya başladı. Önce Gündüz hanımın ahbapları geldi, peşinden Kanat için ısmarlanan oyuncakları getiren adam ve peşinden mahallenin emektar müvezzii... Kartal Tibet kucağında büyük bir mektup tomarıyla yanımıza geldiği zaman dikatimizi hemen zarfların arasında göze çarpan bir paket çekti. Bir «Kartal Tibet» hayranı tutmuş, okuyup çok beğendiği «Kopuk Takımı» adlı kitaptan bir tane daha alıp hayranı olduğu yıldıza göndermişti. Bu, bizim aklımıza bir konu getirdi: A...

Sema Yardımcı İntikam İçin Assolist Oldu

Gazino sahneleri genç bir assolist daha kazanıyor... Üstelik bu assolist nikah masasından gazino sahnelerine transfer olan 21 yaşında taptaze bir bakire... ŞEY, genç kızlara ibret olacak bir evlilik dramını gün ışığına çıkartırken, adı önümüzdeki günlerde gazino neonlarının tepesine yazılacak Sema Yardımcı’yı da bir filmlik ve fotoromanlık deneyimine rağmen ilk kez tanıyacaksınız... Günlük gazetelerde çok okuduk “Bahtsız gelin” haberlerini. Ama böylesine ilk kez rastladık. Adını fotomodel - manken olarak duyurmaya çalışan bir kız gazino çevrelerinde “Assolist” olarak konuşulurken duyulmamış bir sosyete skandalı ortaya çıktı. Ünlü bir armatör ailesinin denizci oğlu Feyzi Oskay’ın nikah masasında bırakıp kaçtığı Sema Yardımcı’nın intikam uğruna assolist olmaya karar verdiği gazino çevrelerinde günün konusu şimdi. İlk sınavını Maksim Gazinoları’nda vereceği söylenen Sema Yardımcı’yı sahne tuvaletlerini diken ünlü modacı Gürna Çapa’nın yanında bulduk. Önceleri hiç konuşmak istemeyen “...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...