«Ben
bir sinema aktörü olarak kendimi müzayedeye çıkarılmış
değerli bir eşyadan farksız buluyorum. Kim benim kıymetimi daha
iyi değerlendirirse onun emrinde çalışırım. On yıllık meslek
hayatım boyunca Hollywood filimcilerinin çeşitli oyunlarına şahit
oldum ve hepsini de kurnazlığım sayesinde bertaraf etmeyi
başardım.
«Bazıları
güzelliğin, yakışıklılığın Hollywood'da her kapıyı
açacağına inanırlar. Bana sorarsanız, Holywood'da kurnazlıktan
başka hiç bir meziyetin işe yaramadığını söylemekten
çekinmem. Kendi tecrübelerim bana bu kanaatimin doğru olduğunu
ispat etmeye yetti.
«Dış
görünüşüme bakıp da benim lise, üniversite tahsili yapmış,
okumuş bir insan olduğumu zannetmeyin. Ortaokulu bile bitiremedenm.
Çocukken en belli başlı eğlencem, başkalarını taklit etmekti.
Bu huyum, ben büyüdükten sonra da değişmedi. Çevremdeki
insanların karakterlerini tahlil etmek, onların nelerden hoşlanıp
nelerden hoşlanmadıklarını araştırmak da bana büyük zevk
veriyordu. Böylece amatör bir karekter tahlilcisi oluverdim. Bu
özelliğim Hollywood'da çok işime yaradı. İnsanların zayıf
taraflarını kolaycacık seziyordum. Bunu sezdikten sonra ise
davranışlarımı ona göre ayarlamak pek önemli bir mesele
değildi.
«Hollywood'a geldiğim
zaman bana kimlerin yardım edebileceğini araştırdım. Sessiz
sinemanın ünlü artistlerinden Mae Murray, nedense benimle
ilgilenmişti. Bu fırsatı kaçırmadan harekete geçtim. Benim
büyükkannem yaşında bir kadınla dolaşmam belki de hoş
karşılanmayacaktı ama istediğimi elde etmek uğruna buna da
katlanacaktım. Mea Murray, büyük stüdyoların müdürleriyle
tanışmamı söyledi. Ondan sonra da ben karşıma çıkan
fırsatlardan faydalanmaya çalıştım. Hollywood’un havasına
uymam da zor olmadı. Sinema başkentinde bir garip alışkanlık
vardır. Herkes para meselelerinden konuşurken milyondan aşağı
laf etmez. Ama biraz sonra aynı insanın bir arkadaşına 'Bana yüz
dolar versene bozuk param kalmamış' dediğini duyarsınız.
Hollywood' un bu geleneği benim düşüncelerime de uyuyordu.
Hollywood'da yaşamak için çevremde beni koruyan insanların
bulunmasının şart olduğuna kanaat getirmiştim. Sinemayı meslek
olarak seçtikten sonra, kendime bir yol çizdim ve bu yoldan her ne
pahasına olursa olsun dönmemeye karar verdim.
«Bir kere dış
görünüşümün mükemmel olmasına dikkat edecektim. Stüdyolara
giderken daima en şık kıyafetleri seçmeye bakıyordum.
Hollywood'a geldiğim günlerde giydiğim elbiselerin çoğunu
mağazalardan kiralıyordum. Herkes de benim çok zengin bir gardroba
sahip olduğumu sanıyordu. İsviçre bankalarında milyonları
bulunan ve aktörlükle geçinmeyi aklının köşesinden bile
geçirmeyen bir zengin delikanlı havasına bürünmüştüm. Bu
benim Hollywood'da oynadığım ilk oyun oldu. Rols - Royce arabayla
geziyordum. Beni bu araba içinde görenler mutlaka dedemin
dedesinden miras aldığımı zannetmişlerdir. Halbuki Rols - Royce
araba bana bin beş- yüz dolara mal olmuştu. Eski bir araba almak
için dişimden, tırnağımdan artırdığım bu parayı kırık
dökük Rols - Royce'a harcamamı bir çokları yadırgamıştı. Ama
ben arabayı tamir ettirip yenilettirdikten sonra itibarım birden
bire artıverdi. Başkaları Rols - Royce araba kullanmaya
başlayınca, ben de arabamın modelini yeniledim. Ama hiç kimse bu
yeni arabayı avuç dolusu para vermeden nispeten az bir ücretle
kiraladığımı bilmiyordu. İşin iç yüzünü soran da olmadığı
için ben de gerçeği açıklamak lüzumunu hissetmiyordum.
Hollywood beni zengin, yakışıklı ve üstelik kabiliyetli bir
delikanlı olarak kabul etmişti. Ben de buna kendimi uydurmaya
çalışacaktım. İşte bu taktiğim sayesinde başarıya ulaştım.
Şu Hollywood zaten çok garip bir yerdir. İnsan kendini nasıl
görürse öyle oluyor.
«Özel
hayatıma gelince. Kurnazlığım sayesinde kadınların çok
beğendikleri daima aradıkları insan oluverdim. Partilerde, özel
toplantılarda benim gibileri daima aranır. Güzel dansederim, güzel
konuşurum, kadınları ilgilendirecek konuları seçmesini bilirim.
Bu yüzden de her Hollywood partisinde davetliler arasında benim de
bulunmam istenir. Beni seven kadınların hislerinden faydalanmayı
hiç bir zaman düşünmemişimdir. Eski nişanlım Susan Kohner ile
evlenmeyi düşünmüştüm. Ama o beni sevmediğini düşünerek
nişanı bozdu.
«Lynda
Bird Johnson ile olan dostluğumuza gelince, onunla simimi arkadaş
olmamızı kıskananlar, aleyhimizde çeşitli dedikodular
çıkardılar. Lynda, gerçekten çok zarif bir genç kız, aynı
zamanda iyi bir arkadaş. Bu konuda daha fazla konuşmak da
istemiyorum. Benim, Lynda'nın gölgesine sığınarak meslek
hayatımda ilerlemek istediğimi ileri sürenler de çıkmadı değil.
Şu kadarını söyleyeyim, ben özel hayatımla meslek hayatım
arasına kalın bir duvar çekmesini bilen nadir erkeklerden biriyim.
«Şöhretimi
de bu özelliğime borçluyum, Bu yaştan sonra da huy
değiştirebileceğimi kimse iddia edemez. Evlenmek konusuna gelince,
Şimdilik mesleğimden başka hiç bir şeyle fazla ilgilenemiyorum.
Annem ve kardeşlerimle, üzüntüsüz, mutlu bir hayat sürmek bana
yetiyor. Ama günün birinde bu hayat da beni mutluluğa kavuşturmaya
kafi gelmeyebilir. O zaman kalbimin sesini dinleyerek kendime bir eş
seçeceğim... Evlilik bana şimdilik pek cazip görünmüyor.
Hayranlarımın da beni evli bir erkek olarak görmeye tahammül
edemeyeceklerini düşündüğüm için, gezdiğim kızların hiç
birine evlenme teklifinde bulunmayı henüz aklımdan
geçirmiyorum.»...(diğer haberler için aşağıdaki linke
tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder