Ana içeriğe atla

Hülya Koçyiğit Dansözlere Taş Çıkartıyor

Bugün burada bir ders veriliyor. Dersin hocası belli: Kudret Şandra... Hoca Kudret olunca, dersin ne olduğunu tahmin ettiniz sanırız: Dans. Peki ya «öğrenci» kimdir? Herhalde onu da anlamışsınızdır. Evet Hülya Koçyiğit 7 yıllık sinema hayatında ilk defa bir filimde dansöz oluyor, hayatında ilk defa oynayacağı «dans sahneleri» için sürekli olarak dans dersi alıyor, yerli sinemada ve dünyanın hemen her yerinde defalarca filme alınan «Sürtük» filminin renkli olarak çevrilecek yenisinde oynamak için hergün saatlerce hoca karşısında ter döküyor.
Biliyorsunuzdur, «Sürtük», «Sürtük» olarak bizde 3 defa filme alındı (Değişik adlarla kaç defa, onu Allah bilir?) 1943 yılında çevrilen ilk «Sürtük»te başrolü rahmetli Halide Pişkin oynamış: 1966 yılında çevrilen İkincisinde de Türkan Şoray. Şimdi de aynı rolde Hülya Koçyiğit’i seyredeceğiz.
Kudret Şandra yeni öğrencisinden pek memnun. «Hülya gerçekten çok kabiliyetli bir kız, ama henüz vücudu ham!» diyor ve hemen peşinden ekliyor: «Şimdiye kadar 6 ders yaptık. Dersler 20'ye varınca Hülya piyasadaki değme dansözlere taş çıkartacak kadar iyi bir dansöz olacak!..»
Salonun bir köşesinde duran pikaptan canlı, hareketli oyun havalarının notaları salonu dolduruyor, Hülya hocasının, «Olmadı, sağ ayakla başla, belini kıvır, şimdi sola dönmeye başla.. Olmadı daha canlı, daha havalı, tamam, bravo» gibi sözleri arasında kan ter içinde bir o yana, bir bu yana dönüp duruyor. Arada bir Ertem Eğilmez'in soran bakışları Kudret Şandra'nınkilerle karşılaşıyor. Kudret, «Tamamdır, mükemmel» gibi eliyle işaret edince prodüktör Ertem Eğilmez’in gülümsemesi daha bir rahatlıyor, sigarasını daha bir keyifle tellendiriyor.
Bir ara 10 dakikalık «teneffüs» veriliyor. Biz de bu arayı Hülya Koçyiğit'le konuşarak değerlendiriyoruz. Hülya'ya göre bir sinema yıldızı her kalıba girebilmeliymiş. Yalnız herhangi bir ise girişmeden önce o işin ehli biriyle çalışmalı, mutlaka ondan ders almalıyımış... O sırada konuşmalarımıza kulak misafiri olan Ertem Eğilmez lafa karışıyor:
- «Göreceksiniz, bu bambaşka bir «Sürtük olacak,» diyor. «Ben filmi Hülya’nın ve benim dönüm noktamız olarak niteliyorum. Hele Hülya'nın dans dersindeki başarısını gördükten sonra ümidim daha da arttı.»
O sırada Kudret Şandra yanımıza gelip, «Hülya hanım şimdi de kalça ve bel solosu yapacağız,» diyor. Bunu daha önceki derslerde yaptıkları belli. Çünkü Hülya hiç bir şey demeden ortaya gidiyor. Oysa biz bu «kalça ve bel solosu» lafından birşey anlamamışız. Bu yüzden Hülya’nın hareketlerini merakla izlemeye başlıyoruz. Hülya olduğu yerde duruyor, Kudret Şandra pikaptaki plağı değiştiriyor. Sonra bize dönüp:
- «Galiba anlıyamadınız,» diyor. «Kalça ve bel solosunda esas, müzik eşliğinde dansözün kalçasıyla belini mümkün olduğu kadar çok titretmesidir. Bu solo dünyanın her yerinde büyük aikış toplar ve soloyu uzatan, uzattığı kadar klas bir dansöz olduğunu ispat eder.»
Allah Allah! Hülya bu soloyu gerçekten öyle güzel yapıyor ki «Allah Allah!» dan başka kelime çıkmıyor ağzımızdan. Gerçekten Hülya'nın dansa karşı büyük kabiliyeti var, değme dansözlere taş çıkartacak kadar iyi yapıyor bu işi. Öyle ki, bir ara Şandra da coşup öğrencisinin karşısına geçiyor, bir süre karşılıklı «solo» yapıyorlar. Bu solo en çok deminden beri annesinin dansını sessiz sedasız, babasının kucağında seyreden Gülşah’ın hoşuna gidiyor. Kalkıyor, ortaya geliyor, annesiyle hocasının dansına katılıyor..
«Solo»dan sonra Şandra öğrencisine birkaç figür daha öğretiyor, sonra, «ders bugünlük bitti,» diyerek Hülya yı azat ediyor. Hülya en yakınındaki koltuğa bitap bir vaziyette otururken biz de Şandra’yla konuşmaya başlıyoruz.
Efendim, bir bakıma Türkan Şoray'la Fatma Girik, Hülya Koçyiğit’e büyük kötülük etmişler? Hemen meraklanıp «Ne yapmışlar?» demeyin. Kudret Şandra —söylediğine göre— Türkan Şoray’a dans dersi verip 2000 lira almış. Piyasada bu duyulunca Fatma Girik de ders ücreti olarak Sandra'ya 3000 lira vermiş.
- «Hülya hanımı takdir ederim, kabiliyetine ve artistliğine de saygım var ama adım 'ucuz hocaya' çıkmış diye ondan 5000 lira alıyorum,» diyor Kudret Şandra..

Filmin yapımcı ve rejisörü Ertem Eğilmez, Şandra ve biz evi terkediyoruz. Kapıda hocayla talebe ertesi gün saat 15.00'te buluşmak üzere sözleşiyorlar. Dışarda Ertem Eğilmez bize veda ederken; «Hülya gerçekten takdir edilecek bir oyuncu,» diyor. «İnandığı bir proje olunca kendini parçalarcasına çalışıyor. Ama onun başarısını gördükten, hocasının sözlerini işittikten sonra senaryoda bir değişiklik yapmaya karar verdim. İkinci 'Sürtük'te ilkinden daha çok dans sahnesi olacak.»...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser