Ana içeriğe atla

Barış Manço Belçika'ya Döndü

Barış Manço'yu Türk müzikseverleri Galatasaray Lisesi'nde öğrenciyken tanırlar. İlk zamanlar «Barış Manço ve Kafadarları» adını taşıyan topluluk daha sonra bunu «Barış Manço ve Harmonileri» olarak değiştirmişti. Bu amatör topluluktakiler o yıllarda yapılan yarışmalarda kendilerini gösterdiler ve ilk ağızda 3 plak doldurdular. «Barış Manço ve Harmonileri» nin o zamanlar en büyük özellikleri «Twist» dansını ilk olarak lanse etmeleriydi.
1963 yılında Barış Manço'yu Avrupa yolcusu olarak görüyoruz. Lise tahsilini henüz tamamlamıştır. O günlerde Sirkeci meydanında rastladığı salyangoz yüklü bir kamyonun şoförü ile anlaşıp hayallerinin ülkesi Paris'e hareket eder.
Barış, Paris'te bir süre sonra, ünlü Barcley plak şirketine plak doldurmak için başvurur. Barış'ın buradan aldığı cevap: «Siz, bu Fransızca ile ıslık bile çalamazsınız.» olur. Barış, bütün gücünü Fransızcasını ilerletmeye verir.
Aradan bir buçuk yıl geçer. Barış Fransızcayı artık bir Fransız gibi konuşmaktadır. Hemen önlü komedyen Henri Salvador'a başvurur. Salvador'un sahibi olduğu plak şirketinden çıkarken, Barış'ın cebinde oeş yıllık bir kontrat vardır. Bir süre sonra da ilk plağı piyasada satılmaya başlar. Ardından da İkincisi... Daha sonra, Olympia'da konser veren ilk Türk olmak mutluluğuna erişir. Artık, Barış'ın şansı açılmıştır.
Barış Manço çok zor şartlar altında müzik hayatını devam ettirmeye çalışırken bir taraftan da tahsiline devam eder. Halen Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi 5. sınıf öğrencisidir. Tatilden faydalanıp İstanbul'a gelen ve bir gece kulübünde çalışan Barış Manço 15 gün önce tekrar Belçika'ya döndü. Fırsat bulduğu takdirde, kış tatilinde İstanbul’a gelip bir gece kulübünde çalışmayı arzulayan Barış Manço'nun okulu bitirmesine daha iki yıl var. Tahsilini tamamlar tamamlamaz Türkiye'ye yerleşmeyi düşünen Barış'ın en büyük ideali, yurda döndüğü zaman, kendi adına bir stüdyo ve plato kurarak gençler için televizyon programları hazırlamak.
Bu yıl, Türk müzikseverleri Barış Manço'nun, tatilini geçirmek için İstanbul'a gelmesiyle henüz istim üzerinde olan bu müzik akımını yakından tanımak fırsatını buldular. California'da doğup gelişen bu akımın adı «Psycodelic Sound» yani (Çıldırtan Müzik) tir. Bu akım hakkında genç şarkıcı şunları söylüyor:

- «Bu yeni akım, dünya gençliğinin daha doğrusu harp sonrası gençliğinin şuur altındaki gizli baskılarının dışarı atılması olarak yorumlanıyor. Buna «Çıldırtan Müzik» denemesine sebep, son zamanlarda dünya gençliğini tehdit eden ve bir uyuşturucu madde olan LSD ile yakın ilgisinin bulunuşudur...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi

Rıza Silahlıpoda'nın Büyük Aşkı

RIZA Silahlıpoda ile Serap Taşdemiroğlu, ilk kez dört yıl önce İzmir’de tanışmışlardı. Dört yıl sonra yine bir nisan akşamı da aşkları ortaya çıktı. Serap Taşdemiroğlu «Rıza ile bir arkadaş toplantısında tanıştık. Son ra arkadaşlığımız hiç eksilmeden bugüne kadar geldi» derken, Rıza Silahlıpoda da sevgilisinin gözlerinin içine bakarak şunları söylüyor: «Başımdan iki nikah, bir de nişan geçti. Ancak hiçbir zaman aradığım mutluluğu bulamadım. Ve dört yıl önce tanıştığım Serap’ta buldum gerçek dostluğu... Arkadaşlığımız gün geçtikçe sevgiye ve aşka dönüştü. Ama bir süre evlenmeyi düşünmüyoruz.» İstanbul’da tekrar sahneye çıkacak olan Rıza Silahlıpoda bu arada bir longplay dolduracak... Sanatçı İstanbul’da sevgilisi ile dinleniyor ve longplayının hazırlıklarını sürdürüyor. Rıza Silahlıpoda daha önce Sevda Karaca ile evlenmiş, şiddetli geçimsizlik yüzünden ayrılmış, şarkıcı Nilüfer ile de nişanlanıp kavgalı gürültülü bir şekilde nikah masasına gitmeden yollarını ayırmıştı. Rız