-
«Derdimin bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum. Bir gün şiddetli
bir kriz geçirdim. Prof. Ertuğrul Yenen'e muayene oldum. 'Kronik
apandisit' teşhisini koydu ve bir an önce ameliyat olmam
gerektiğini söyledi. Bu, benim de işime geldi. Çünkü, eylülde
tiyatro provaları başlıyordu. Bir gecikme bana çok şeyler
kaybettirebilirdi... Onun için hemen kliniğe yattım ve ameliyat
oldum...»
Nişantaşı'ndaki
«Pakize Tarzı Kliniği» nin ikinci kattaki 36 numaralı
odasındayız. Üç gün önce tehlikeli bir apandisit ameliyatı
geçiren Tijen Par'la konuşuyoruz.
-
«Hemen mi dediniz?» diye sorduk.
Gerçekten
«hemen» ameliyat olmuş. Okuyucularımızın gayet iyi
hatırlayacakları gibi Tijen Par, kararsızlığı ve ailesine dair
haberlerin yazılmasından hoşlanmamasıyla ün yapmış bir
yıldızdır. Can korkuşu belası da olsa, hemen ameliyat masasına
yatması, onun müzmin kararsızlığından vaz geçme yolunda
olduğunu göstermesi bakımından enteresandır. Yalnız, diğer
huyundan, yani kendisi ile ilgili öze! haberlerin yazılmasından
hoşlanmamasında ise hiç bir değişiklik yok. Konuşurken bir ara:
-
«Ziyaretinize kimler geldi?» diye sorunca sadece «Yakın
arkadaşlarım» diye cevap verdi ve bu konuda daha fazla konuşmaktan
kaçındı. Oysa, kliniğe gelirken yolda Aytaç Yörükarslan'ı
görmüştük ve Tijen Par ile Aytaç Yörükarslan arasındaki
münasebetin «yakın arkadaş» lığın hududunu çoktan aştığını
bilmeyen kalmamıştı.
Tijen Par'ın
tansiyonunu ölçmek için odaya giren hemşire hanımdan ameliyatın
ne derece güç olduğunu öğrendik. Ameliyat tam 1 saat sürmüş.
Normal apandisit ameliyatlarında bu sürenin 15-20 dakika olduğunu
söylersek Tijen'in ne büyük bir tehlike atlatmış olduğu
kendiliğinden ortaya çıkar.
-
«Biraz önce acele ameliyat masasına yatışınıza sebep olarak
eylülde tiyatro provalarının başladığını söylemiştiniz,
hangi tiyatroya giriyorsunuz?» diye sorduk. İstanbul Şehir
Tiyatrosu'yle anlaşmış. Sanat hayatına Ankara Devlet
Tiyatrosu'nda başlayıp İstanbul'da bir özel tiyatroyla devam eden
Tijen Par araya iki yıllık bir filim çalışması koyduktan sonra
bu yıl tekrar tiyatroya dönüyor. Fakat laf arasında, sinemayı
temelli bırakmadığını da bize «çıtlattı».
«Pakize
Tarzi Kliniği» nin güzel bir adeti vardı: Kliniğe yatan
hastalara beyaz renkte pike veriyorlardı. Fakat «hasta», bebek
bekleyen bir hanımsa, iş değişiyordu. Pembe çiçekli pikeler
kız, mavi çiçekliler de erkek çocuk doğuranlara veriliyordu. Bir
ara gözümüz Tijen Par'ın örtündüğü pikeye takıldı. Pike,
pembe çiçekliydi. Sebebine gelince: Tijen böyle istemişti.
Kendisine
şifalar dileyip ayrılmak üzere ayağa kalktığımız zaman Tijen
Par:
-
«Sizlerden bir ricam var» dedi. «Gerek ailemden, gerek
arkadaşlarımdan hastalananları ziyaret ederken birçok hastane ve
klinik gördüm, içlerinde burası kadar muntazamını, hastalarına
bu kadar iyi muamele edenini görmedim. Sizden SES'te bu hususu da
yazmanızı rica edeceğim» dedi.
Biz de söz verdik ve
sözümüzü tuttuk: Tijen Par'ın «pikesinin rengini» de
unutmadık...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder