Ana içeriğe atla

Fatma Girik Hakkında Herşey

Hakiki adı: Fatma Girik.
Doğum tarihi ve yeri: 12 aralık 1943 İstanbul.
Burcu: Yay.
Boyu: 67.
Kilosu: 55.
Saç rengi: Kestane.
Göz rengi: Menekşe.
Ölçüleri : Göğüs 95, bel 54, kalça 95.
Adresi: Küçükbahçe Sok. Park Apt. Daire 14 Şişli - İstanbul.
ZEVKLER VE RENKLER
Günün en sevdiği saati: İşinin paydos olduğu saat.
Nasıl bir gün sever: Yağmurlu günleri.
Ay: Aralık (doğduğu ay)
Mevsim: Kış.
Harf: «F».
Renk: Siyah, beyaz.
Sayı: 21 (yaşı)
Koku: Limon kolonyası.
Ses: Su sesi.
Çiçek: Gül.
Ağaç: Kavak.
Değerli taş: Zümrüt.
Maden: Krom.
Hayvan: Kedi.
Kuş: Tavuskuşu.
Balık: Gümüş balığı.
Böcek: Cennet böceği.
Erkek tipi: Zarif, ince uzun, beyaz tenli.
Mağaza: Kürkçü.
Şehir: İstanbul.
Yabancı ülke: Hiç.
Anıt: Taksim'deki
Devir: Taş devri.
Sporcular: Metin Oktay.
ÖZEL HAYATI
Aile durumu: «Bekar sayılırım» diyor.
Tahsil derecesi: Orta ikiden terk.
Sevdiği oyunlar: Evcilik.
Özel merakı: «Meraksızım» diyor.
Meziyetleri: Dobra dobra konuşmak.
Kusurları: Unutkanlığı.
İtiyatları: Dudaklarını yer, yanaklarını ısırır.
Neye kabiliyet var, neye yok?: Şiir yazmaya var, kürek çekmeye yok.
Kompleksleri: «Hiç yok» diyor.
En çok neden zevk alır: Film çevirmekten.
En çok neye sinirlenir?: İki yüzlü insanlara.
Neden çekinir?: Hiçbir şeyden.
Neye tahammül edemez?: Yalana.
Vaktini nasıl değerlendirir: Vakti yok ki, değerlendirsin.
Sigara içer mi?: İçmez.
Sevdiği mücevher: Kol saati, yüzük.
Hayat felsefesi : Hayatı olduğu gibi kabul eder.
Ne giymeyi sever?: Daima spor.
Erken kalkar mı?: Üç senedir.
Batıl itikadı: Yok.
SANAT VE EDEBİYAT
Sevdiği romancı ve yazarlar: Orhan Kemal, Çetin Altan.
Sevdiği eserler: Eskici ve Oğulları.
Sevdiği şairler: Ümit. Yaşar.
Sevdiği şiir: İki Kişiye Bir Dünya.
Sevdiği müzik türü: Yerine göre.
Sevdiği müzik eseri: Hani o bırakıp giderken seni.
Sevdiği müzik aleti: Davul.
Sevdiği şarkıcı: Nat King Cole, Şükran Özer.
Sevdiği plak: Pardon a me.
Sevdiği tarihi şahsiyet: Atatürk.
SEVDİĞİ YİYECEK VE İÇECEK
Aperitif: Kullanmaz.
Ordövr: Kullanmaz.
Et yemeği: Bonfile.
Balık: Uskumru.
Sebze: Pırasa.
İçki: Kullanmaz.
Peynir: Tulum peyniri.

İçki: Su...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Harika Avcı Yerli Dişi Canon'u Canlandıracak

Bir ''Conan" vardı... Hikayesi çizgi romanlara, daha sonra da filmlere konu olan... Onun arkasından hemen dişisini yarattılar Conan’ın... Bu dünyaca ünlü zenci şarkıcı Grace Jones’tu... Şimdi de Türkiye’de çevrilecek olan Dişi Conan için Harika Avcı hazırlıklarını sürdürüyor... Nasıl mı aldı bu rolü?.. Nasıl olacak tatlı bir kazıkla... Bundan beş altı ay öncesine kadar sütun gibi bacakları, dolgun göğüsleri, kısaca tüm olarak iç gıcıklayan etine dolgun vücuduyla erkeklerin başını döndüren bir Harika Avcı vardı... Bu ve buna benzer tüm özellikleriyle Türk erkesine fazlasıyla hitap ediyordu Harika Avcı. İşte bu sıralarda zaten sanat dünyasında ilk büyük atılımını yapmış ve assolist olarak Maksim’de çalışmaya başlamıştı... Bu alımlı vücudu sadece hayranlarına hitap etmiyordu tabii Harika Avcı’nın... Film yapımcıları da peşinde koşmaya başlamıştı... Yine bu sıralarda Avcı’nın bir magazin gazetesinde çıkan resimleri Almanya’da yaşayan bir Türk filmcisinin de dikkatini...

Olay Kadın Christine Haydar

Milli gelinimiz Christine Haydar , uzunca bir süredir ilgileri üzerinde topluyor. Christine Haydar denildiğinde herkes farklı şeyler düşünüyor haliyle... Tarihe düşkün olanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarını hatırlayıp, çöküşün neden bu kadar şiddetli olduğunu keşfediyorlar. Tarihle arası hoş olmayıp da, gazino sahnelerinde kadın vücudunun inceliklerini araştırmayı tercih edenlerin aklına ise, güzel ve düzgün vücutlu bir kadın düşüyor. Beş parmağın beşinin de bir olmayacağına göre, değişik renk ve zevklerden hoşlanan insanların Christine Haydar adını duyduklarında değişik şeyler düşünmeleri, hatta bazı düşüncelerini çok ileri noktalara götürmeleri de olağan bir durum. Milletin hayal dünyası torba değil ki büzesin! TARİHİ KÖKEN Aslında Christine Haydar'ın şöhret yolu tarihi kökeni sayesinde açıldı... Türkiye'de herkes Christine Haydar'ın hangi «Haydar Paşasnın gelini olduğunu bilimsel metodlarla araştırırken, Avrupa dergileri paşaları atlayıp Christine...

Fikret Hakan'ın Sancılı Dağarcık'ı

Fikret Hakan yılların birikimini sonunda ak kâğıtlara döktü... Başarılı bir sinema sanatçısı olarak tanıdığımız Fikret Hakan ’ın değişik bir yönü olan şiir dünyasını, yakında piyasaya çıkacak olan, «Sancılı Bir Dağarcık» adlı kitapta tanıyacağız. Ortaokul sıralarında yakalandığı, (kendi deyimi ile) «manzume» yazma tutkusu giderek şiire dönüşen sanatçı, sonunda bugüne kadar oluşturduğu şiir dağarcığını bir kitapta toplamaya karar verdi. Yakında çıkacak olan kitapta 35'e yakın şiir yer alacak. Dilerseniz sanatçının iki şiirine yer verdikten sonra, şiir konusundaki görüşlerini kendisinden dinleyelim. «Bende bu uğraşı çoğu gençte olduğu gibi ortaokul sıralarında başladı. Ama o yıllarda daha çok 'manzume' beğenirliği içinde gelişir kişide bu. Çoğu insanda da yüksekokul dönemi ile tavsamaya başlar... Çalışma yaşamına girincede, kişinin 'manzume severlik' ile ilişkisi kesilir... Aydın geçinen pek çok insan, kişiyi gerçek şiire götürecek okumayı ve öğrenmeyi sürdür...

Emel Sayın'ı Yeliz Mi Ayırdı?

Güneşli ve sıcak bir mayıs sabahı Suadiye'nin Şendurak Sokağında bulunan 16 numaralı apartmanın 8'nci dairesinin zilini çaldık... Basında çıkan yazılar ve ortalıkta dolaşan söylentilere göre Emel Sayın ile Selçuk Aslan'ın ayrılmaları an meselesiydi... Gerekçe olarak da Yeliz gösteriliyor ve deniliyordu ki: «Selçuk'la Yeliz arasında büyük bir aşk var»... SES Dergisi her olayda olduğu gibi, bu olayda da meselenin gerçek yüzünü verebilmek için bir süre bekledi ve sonunda Emel Sayın’ın kapısını çaldı... Zil sesinden kısa bir süre sonra, kapı açıldı. Pek çok kişinin «Emel Sayın çok perişan... Evinden dışarı adım atmıyor...» dediği Emel Sayın karşımızda duruyordu: «Hoşgeldiniz... Buyurun, içeri girin lütfen...» Henüz sabahın erken saatleri olmasına rağmen farklı görünüyordu Emel Sayın... Gülüyordu... Sabah kahvaltısını çoktan yapmış, erken kalkan kişilere öz bir rahatlıkla çivin içinde dolaşıyordu. Pek çok sanatçının yataklarından ancak öğleden sonra kalktıklarını ...