SELDA ALKOR, yerli
sinemanın belki de en talihsiz kadınıdır. «Hoppala!.. Bu da
nereden çıktı?.. Katı, otomobili, bankada parası, hele hele
sahnede ve perdede şöhreti olan bu kadın nasıl talihsiz
olabilir?» demeyin Selda talihsizdir, aşktan yana pek talihsizdir.
Bunu kendisi de bilir ve kabul eder. Nitekim Prodüktörler
Cemiyetinin son yaptığı baloda, istek üzerine söylediği bir
şarkıyı değiştirerek şöyle okumuştu Selda: «Ne bulduysa
kaybetti Selda aşktan yana...»
Selda Alkor bugün tam
26 yaşındadır. 50'den fazla filmin başrolünde oynamış ve «iyi
oyuncu» olduğunu hemen herkese kabul ettirmiştir. Yeşilçam’daki
ilk gerçek flörtü Tanju Gürsu. Eğer araya bazı karakediier
girmemiş olsaydı, bu aşk muhakkak mutlu bir sonla bitecek, nikah
memurunun önünde noktalanacaktı.
Fakat nedense, bu mutlu
sona ulaşmak için ikisi de pek büyük bir çaba göstermemişler,
sessiz sedasız; gürültüsüz patırtısız birbirlerini terk
etmişlerdi. Neden? Bugün ikisi de bu konuda konuşmamakta, sorulan
bütün soruları ya gülerek, ya da susarak cevapsız
bırakmaktadırlar. Bundan da anlaşılmaktadır ki, aralarındaki
aşka hala hürmetleri vardır ve şimdi çoktan küllenmiş bulunan
aşklarını karşılıklı ithamlarla kirletmek istememektedirler.
işte o flörtün,
aşkın bitmesinden bu yana geçen dört uzun yıldan sonra Selda
Alkor'un hayatına yeni bir erkek daha girdi. Bu erkek, Teknik
Üniversite Basketbol takımının yıldız oyuncusu Cihat. Ünlü
basketbolcu, uzun boylu, esmer güzeli, yakışıklı bir genç.
Üstelik şöhretli bir sporcu. Birkaç aydan beri gizli gizli devam
eden aşkları şimdi su yüzüne çıkmış durumda. Artık bu
aşklarını ikisi de gizlemiyor, bazı geceler Boğaz'daki
lokantalarda, tavernalarda başbaşa yemekler yiyorlar, Selda
Alkor'un ifadesiyle, «Mehtaba karşı birbirlerine aşklarını
fısıldıyorlar, kuracakları yuvanın planlarını hazırlıyorlar.»
Selda Alkor'la
Şişli'deki evinde bu beraberliği konuşuyoruz. Gözleri pırıl
pırıl, mutlu olduğu her halinden anlaşılıyor. Son geçirdiği
rahatsızlığın yüzüne getirdiği sarılık dağılmış, yerine
tatlı bir pembelik gelmiş. Sorularımız hep Cihat'la başlıyor,
Cihat'la bitiyor. Cihat kelimesi dudaklarımızdan çıkar çıkmaz,
Selda'nın yüzünü tatlı bir gülümseme kaplıyor. «Allahaşkına,»
diyor, «Cihat ile olan arkadaşlığımızı ayağa düşürmeyin,
dejenere etmeyin. Her kadının sevmeye hakkı vardır. Sinema
artisti Selda Alkor da kadın olduğuna göre, o, bu haktan niçin
mahrum kalsın. O da diğer kadınlar gibi akşam olunca kocasını
kapıda karşılamalı, o da 'Anne, anne!' diye eteklerini çekiştiren
bir çocuğun annesi olmalı...»
Bakıyoruz, Selda Alkor
haklı olarak bu kounda çok hassas ve dertli.
- «Cihat’la nerede
tanıştınız?» diye soruyoruz.
- «Başka şeylerden
bahsedelim,» diyerek konuyu değiştirmek istiyor. Ama ısrarlarımız
karşısında dayanamıyor ve anlatmaya başlıyor:
- «Cihat'la bir aile
toplantısında karşılaştık. Son derece efendi, centilmen,
anlayışlı, bilgili bir genç. Samimi olarak söylüyorum,
hayatımda sevdiğim ve sevebileceğim tek erkek. Galiba ilk defa
gerçek aşkı tattım... İlk defa kendimden geçmiş, mutluluklar
denizinde yüzüyorum, ilk defa, ilk defa...»
Selda Alkor ayağa
kalkıyor, pikaba bir plak koyuyor... Yeknesak dönen diskin
üzerindeki siyah lekeden «Ela gözlü nazlı dilber, ölürüm
dönmem senden. Bir canım var sana kurban, veririm dönmem
senden...» mısraları dökülüyor.
- «Ela gözlü dilber
Cihat mı?» diye soruyoruz.
«Nasıl düşünürseniz
öyle olsun,» diyor. «Sorunuzun cevabını düşünün, kendiniz
verin.» Sonra gülerek şunları ekliyor sözlerine: «Yalnız Cihat
ela gözlü değil. Kara kaşlı, kara gözlü. Simsiyah saçları,
kalbi gibi de tertemiz bir yüzü var.»...(diğer haberler için
aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder