ŞAİR,
«Yaş otuz beş, yolun yarısı» demiş. Demiş ama, Ediz Hun için
yaş 40 ve yolun henüz başlangıcı... Bir zamanların romantik
jönü, genç kızların pembe rüyası Ediz Hun'un yüzünü yıllar
fazla değiştirememiş, ancak saçlarındaki beyazlarda 40 yılın
izlerini görebilmek mümkün.
Ediz Hun için 40 yaş
yolun başlangıcı demiştik yazıya girerken. 1975 yılı
sonlarında sinemayı bırakan Ediz Hun, yaşamını yeniden
düzenlemeye, kendisine yeni bir yol çizmeye karar verdi ve eşi ile
kızını da alarak üniversite öğrenimini yapmak üzere Norveç'in
Trondheim şehrine gitti. Kuzey Kutup Dairesi'nin biraz güneyinde
yer alan bu karlar ve buzlar kentinde, Trondheim Üniversitesi'nde 5
yıl boyunca Biyoloji - Kimya bölümünde öğrenim gördü ve en
iyi derece ile mezun oldu. 15 gün önce diploması koltuğunda
yurduna dönen Ediz Hun, 40 yaşının baharında, yeni bir yaşamın
eşiğinde... Sinema ve öğrencilik yıllarından sonra adım atmak
üzere olduğu bu yeni yaşamı Ediz Hun şöyle anlatıyor:
«Biyoloji ve Kimya
özellikle sevdiğim ve ilgi duyduğum dallardı. Sinemadan
ayrıldıktan sonra kendime yeni bir yaşam yolu çizmem gerektiğini
biliyordum. İş hayatında o güne kadar hiç çalışmamıştım ve
bu yolda yararlanabileceğim bir birikimim ve eğitimim de yoktu. Bu
nedenle sevdiğim dallarda öğrenim yapmak üzere Türkiye'nin
dövizli öğrencisi olarak Norveç'e gittim. Üniversite'de ilk iki
sömestrde başarılı olduğum için Norveç Hükümeti'nden burs
aldım ve öğrenimimi başarı ite tamamladım. Okulu bitirdikten
sonra önümde İki yol vardı; Norveç'te katmak veya yurduma
dönmek... Okulda, doktora yapmam ve Norveç'te kalıp çalışmam
için çok ısrar edildi ancak, örf ve adetinden iklimine kadar her
şeyi bize yabancı olan bu ülkede daha fazla kalmak istemiyordum...
Aynı zamanda annem ve babamın yaşlan birhayli ilerlemişti ve
onları yalnız bırakmamam gerekiyordu. Artık yerleşik, düzenli,
huzurlu bir hayat istiyordum. 8 yaşında bir kızım var, ağustos
başında da yeni bir bebek gelecek. Onlar da eğitim ve
öğrenimlerini yurtlarında yapsınlar istedim. Tüm bu nedenlerle
ikinci yolu seçerek yurduma gelip iş hayatına atılmaya karar
verdim. Bazı arkadaşlarım var. İş konularında kendileri ile
görüştüm. Çeşitli teklifler aldım... Sanırım 1-1.5 ay içinde
kimya sanayiinde çalışmaya başlıyacağım. Eşim, çocuğum ve
annem, babamla yurdumda yaşamak en büyük mutluluk benim için.»
Yeni
bir geleceğin heyecanlı parıltılarını gözlerinde taşıyan ve
durmaksızın yeni projelerini, tasarılarını anlatmak isteyen Ediz
Hun'a, «Pekiyi, ya sinema?» diye sorduk. Ediz Hun gülümsedi ve,
«Saçlarımın bir kısmını üniversite ağarttı ama, bir kısmını
da Yeşilçam'da ağarttım... Bugüne kadar 108 filmde başrol
oynadım. Mutlaka bu eski dost gönlümün bir kenarında yaşamakta
ancak, sinema benim aradığım yerleşik ve huzurlu bir yaşam
anlayışına hiç uymuyor doğrusu» dedi ve devam etti:
«Sinemanın gelişmesi
için Türkiye'deki sinema düzeninin değişmesi, prodüktör
hegemonyasının sona ermesi, tüm oyunculara film hasılatından pay
verilmesi ve sanatçılara yaşlılık ve yaşam güvencesi
sağlanması gerekli...(diğer haberler için aşağıdaki linke
tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder