Evet,
bir süredir «ökseye tutulmuş» olan «Minik Serçesmiz sonunda
kafese girdi. Böylece bir yıla yakın bir süredir devam eden aşk
öyküsü «mutlu son»a bağlanmış, nikah defterinde Sezen Aksu ve
Sinan Özer isimleri yanyana yazılmış oldu.
1980
yazının ılık ve egzotik bir Bodrum gecesinde başlayan, başbaşa
çıkılan «mavi yolculuk»ta gelişen Sezen Aksu, Sinan Özer aşkı,
o günden bugüne bütün şiddetiyle ve gazetecilerle köşe kapmaca
oynayarak devam etti. Sonunda genç çift Beşiktaş Evlendirme
Dairesinde, salonu hınca hınç dolduran hayran ve konuk kalabalığı
önünde, nikah memurunun karşısına oturdular. Birbirlerinin
gözlerinin içine bakarak «evet» dediler ve defteri imzaladılar.
Nikah, memuru ayağa kalktı, iki sevgiliyi tebrik etti, «Bir
yastıkta kocayın» dedi. Daha sonra Sezen ve Sinan alkışlar
arasında uçarcasına salonu terkederek otomobile atladıkları gibi
yitip gittiler.
Sezen Aksu ve Sinan
Özer, nikah sonrası yakın dostları ile bir kulüp'te toplandılar
ve birlikte bu mutlu evliliği kutladılar. Dostları ile bir süre
yiyip içip sohbet eden iki sevgilinin bir an önce başbaşa
kalmanın sabırsızlığı içinde oldukları gözden kaçmıyordu.
Gözleri sürekli olarak kapıdaydı sanki. Neyse, bu fasıl da
bitti... Son bir vedalaşmadan sonra oradan da ayrıldılar. Ve,
doğruca evlerinin yolunu tuttular.. Artık başbaşa idiler... Daha
doğrusu kendileri öyle zannediyorlardı. Sezen Aksu ve Sinan Özer
bir süre evde kaldılar, biz de kapıya yakın bir yerde arabanın
içinde bekledik. Ve, tahmin ettiğimiz şey gerçekleşti. Üstlerini
değiştirmiş olarak yeniden dışarıya çıktılar, Sinan'ın
kullandığı otomobile bindiler ve hareket ettiler. Otomobil
Arnavutköy'ün çıkışında yavaşladı, kaldırıma çıktı ve
parketti. Sezen ve Sinan indiler, elele yolun karşısına geçip bir
kapıdan kayboldular. Girdikleri yerin kapısında, oranın bir şarap
mahzeni olduğunu belirten bir tabela asılıydı. İki sevgilinin,
beraberliklerini resmiyete bağlayan geceyi başbaşa kutlayarak
noktalamak istediklerini anladık ve bir süre dışarda bekledik.
Ancak sonunda meslek aşkımız galip geldi ve biz de kapıya doğru
yöneldik. İçeriye girdiğimizde eski bir Bizans mahzeninden bozma
şaraphanenin, kuytu bir köşesindeki masada Sezen Aksu ve Sinan
Özer'i bulduk. Sezen başını Sinan'ın boynuna gömmüş hafif
sesle birşeyler anlatıyordu. Flaşımız patladığı anda gözleri
şaşkınlıktan büyüdü ama, yapacak birşey kalmamıştı
artık... Kendilerine bu mutlu anlarını resimlemek istediğimizi
söyledik ve peşpeşe fotoğraf çekmeye başladık. Bu işten çok
sıkılan Sinan olmuştu galiba. Fotoğraf çektirmeye alışık
olmadığı için kızarıp bozarıyor, elini nereye koyacağını
bilemiyordu. Neyse ki, iki sevgili için oldukça sıkıcı olan bu
işi kısa sürede sona erdirdik ve biz de masaya iliştik. Bu mutlu
gecelerini kutlamak için, beyaz şarap eşliğinde balık
yiyorlardı. Sezen Aksu bu gecelik olsun perhizi bozmuştu anlaşılan.
Genç evliler doktor yolculuk izni vermezse balayılarını
kiraladıkları evde geçireceklerini söylediler... Sezen Aksu,
müsrif günlerin artık sona erdiğini, başlarını sokacakları
iki oda bir salon mütevazi bir ev aradıklarını söyledi. Bundan
böyle artık evinin hanımı olacak, müziği ancak, plak, konser ve
TV'de sürdürecekti. Sahne çalışmasını artık istemiyordu.
Doğrusu ayaklarını uzatıp şöyle biraz rahatına bakmak
istiyordu. Biz sözü burada kestik, yeni evlileri daha fazla
rahatsız etmemek için izin isteyerek yanlarından ayrıldık ve
onları bu mutlu gecelerinde başbaşa bıraktık...(diğer haberler
için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder