Ana içeriğe atla

Bukalemun Gibi Kadın

''Kime nasıl görüneceğimi çok iyi bildikten sonra ona göre davranırım'' diyen Meral Zeren’i çevresindekiler her ortama kolayca uyabildiği için “bukalemun”a benzetirler... Çünkü bugüne değin binbir kalıba giren Zeren, bu yakıştırmayı çoktan hak etmiştir... Onun bukalemuna ne denli benzediğine ise, yazımızı okuduktan sonra siz karar verin...
Kolay değildir bütün insanları olduğu gibi görmek, herşeyleriyle kabullenmek. Mutlak birinden birinin bize ters gelen bir tarafı vardır. Ve o bize ters gelen tarafını, öyle ya da böyle muhakkak ona ima ederiz. Daha olmadı yüzüne bile söyleriz. Ve bunu yaparken sonucunda olabilecek tatsız olayları da göze alırız. Çünkü insan yapısıdır alınmak. Hele hele kendisiyle ilgili olarak eleştirilmekten hiç hoşlanmaz insanoğlu. Onun için insanları olduğu gibi kabul etmek en doğrusudur herhalde.
Her ne kadar doğrusu buysa da herkes kabul edemiyor insanları olduğu gibi, ama bunu Meral Zeren için söylemek oldukça zor. Sanat piyasasında “Bukalemun gibi kadın" diye anılan Zeren, gerçekten de tam bir bukalemun gibi bulunduğu yerin ortamına, insanlarına göre renk değiştirip, tavır takınmasını çok iyi biliyor.
"Şekerim aslında insanları o kadar iyi tanıyorum ki, kime nasıl görüneceğimi çok iyi biliyorum. Sizin anlayacağınız kişilere göre zekamı kullanıyorum. İstediğim zaman ipleri kendi elime alıp istediğim yöne çeviriyorum, istediğim zaman karşımdakinin her isteğine boyun eğiyorum, bu da bir sanattır, öyle değil mi?..."

Evet, bu sözleri ile tam manasıyla kendi özelliklerini anlatıyor Meral Zeren. Hani şu sevgilisi uğruna, iki yıl ortalardan kaybolup da, daha sonra aldığı ayrılık kararı üzerine yine sinema ve sahnelere dönmeyi tek çare olarak gören Meral Zeren bukalemundan hiçbir farkı olmadığını kendi sözleriyle de ele veren sanatçı çok akıllı bir kadın olduğunu kendine seçtiği sevgililerle de her zaman için kanıtlamıştır. İşte böylesine, her nabza göre şerbet verebilen, kişiliğini ve görüntüsünü ortamına göre kolayca değiştirebilen, kısacası her havadan çalabilen bir kadın Meral Zeren. Ve bunun içindir ki, çevresindeki herkes ona ''Bukalemun Kadın'' lakabını takmış...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi