Her
yıldızın bir devri vardır. Bugün Türk sinemasında yeri kolay
kolay doldurulamayacak gerçek sanatçılardan biri olan Fatma Girik'de artık şöhretini genç yıldızların yanında sürdürüyor.
Bir yıl öncesine kadar bir filmi tek başına sürükleyebileceğine
inanan Fatma Girik son olarak Kemal Sunal'ın sevgilisi rolünde
oynamayı kabul ediverdi. Üç yıl önce birlikte çevirdikleri ilk
film olan "Kanlı Nigar''ın yaptığı hasılatı bilen Fatma
Girik daha sonra kendi film şirketi hesabına Sunal'la ikinci kez
kamera karşısına geçerken, artık tek başına filmi
sürükleyemeyeceğini hissettirdi. Şimdi ise Hülya Avşar'ın
annesi rolüne çıkacak Fatma Girik, Mine Film hesabına çekimine
yeni başlanan filmde kocasından ayrıldıktan sonra genç sevgili
tutan bir dulu canlandıran Fatma Girik evlenme arefesinde iken kızı
tarafından nasıl engellendiğini anlatan öykünün kadın
kahramanı olacak. İki güzel gözlü kadın oyuncunun büyük ilgi
çekeceği bu filmin aktörleri ise Bulut Aras ve Metin Serezli. Ve
Amerikan sinemasında olduğu gibi eskimiş ayı artık kırpıp
kırpıp yıldız yapmıyor Yeşilçam'ın bilinçli yapımcıları.
Dünün ve bugünün yıldızlarını bir arada toplayarak
oluşturulan kadrolarla dev prodüksiyonlara giriyorlar. Ama köşke
herkes Fatma Girik gibi yerini, çizgisini bilebilse...(diğer
haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Yorumlar
Yorum Gönder