Ana içeriğe atla

Bu Yatak Ortak Bekliyor

Pembe ve Siyah... Nükhet Duru’nun İstanbul’da sergilediği yeni sahne showuna koyduğu isim. İlk görünüşte Avrupa’da sergilenen bir showun Türkiye’deki uyarlaması izlenimini verse de showun renkleri tamamiyle Nükhet Duru’nun bu iki renge olan tutkusundan kaynaklanıyor. Yaşayamadığı genç kızlığından beri üç renge tutkun olan Nükhet Duru sıradan bir şarkıcı olduğu günlerden, şöhretin zirvesinde olduğu bu günlere kadar hiçbir basın organına göstermediği yatak odasını ilk kez ŞEY’e açtığı zaman bile tutkun olduğu bu renkleri yansıtıyordu... Yani sevmek ve sevilmek için yaratılmış kadını vurgulayan kırmızı renkle, o duygularını gönlünce yaşayamamanın getirdiği karamsarlığı yansıtan siyah renk. Evet Duru’nun yatak odası simsiyah duvarlar arasında kırmızı bir yataktan oluşuyor...
Söylediğine göre önce karnını doyurabilmek, sonra büyük bir şarkıcı olabilmek için sürekli gece çalışarak geçirdiği ve bu yüzden yaşayamadığı genç kızlığından beri Nükhet Duru’nun hayatına birçok erkek girmiş. Hem de yürekten severek, inanarak ve tutku derecesinde bağlanarak. Ama hiç biriyle evlenecek yüreği gösterememiş güzel şarkıcı. Müziğe, şarkı söylemeye adeta aşık olan, hele hele milyonların sevgilisi olacak kadar şöhret sahibi olduktan sonra evlenmeyi hiç düşünmeyen sanatçı, sürekli gülen yüzüyle mutlu göründüğü halde aslında tam bir melankolik yaşam sürüyor.. Ve simsiyah bir odanın ortasındaki kırmızı yatağın içinde geçirdiği yalnız geceler, isyankar ruhunu her geçen gün daha bir kamçıladıkça da yine bir ''Nikah türküsü" tutturuyor... Aslında evlenmeden beraber yaşayabileceği, hatta çocuk bile verebileceği duygularına sadık bir erkeğe de razı Nükhet Duru. Üstelik yaşadığı toplumun ahlak anlayışına ters düşse bile... Ama bir şartı var; O erkek onu sanatından alıkoymayacak, sevenlerinin önüne çıkmasını engellemeyecek... Ve İşte böyle bir ortak arıyor yatağına Nükhet Duru...
Kalbi hem dolu hem boş...
Yıllar önce kendisini adım adım zirveye çıkartan bir şarkısında şöyle sesleniyordu Duru;
İşlemeyi bilene verimli toprak gibi kadınım.. Almasını bilene yediveren gülü gibi kadınım, Dere gibi yatağına sığmayan bir kadınım... Duyarsız olana çözülmez bilmece gibi kadınım..." Ve genelde kadınları anlatmaya çalışsa da önce kendini anlatıyordu Nükhet Duru bu şarkısında... Bugün de birçok şarkısında yaşadığı aşkları, yalnızlığını, duygularının coşkunluğu karşısında nasıl eli kolu bağlı kaldığını anlatıyor. Şu sıralarda olduğu gibi arıyor... Bir de bakıyorsunuz müziğe olan tutkusundan, sanatına olan aşkından ve şarkı söyleme sevdasından dem vurup hiç bir şekilde evlenemeyeceğini, çocuk sahibi olup anneliği tadamayacağını iddia ediyor. Yani kısaca Nükhet Duru'nun kalbi hem boş hem dolu... Ama aklınızda bulunsun, şu günlerde tam aşk mevsimini yaşıyor Nükhet Duru. Hem de gözünü kör ettirecek bir aşk arıyor, öyle ki yıldırım nikahıyla evlenip yıldırım hızıyla anne olabilecek kadar...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi

Rıza Silahlıpoda'nın Büyük Aşkı

RIZA Silahlıpoda ile Serap Taşdemiroğlu, ilk kez dört yıl önce İzmir’de tanışmışlardı. Dört yıl sonra yine bir nisan akşamı da aşkları ortaya çıktı. Serap Taşdemiroğlu «Rıza ile bir arkadaş toplantısında tanıştık. Son ra arkadaşlığımız hiç eksilmeden bugüne kadar geldi» derken, Rıza Silahlıpoda da sevgilisinin gözlerinin içine bakarak şunları söylüyor: «Başımdan iki nikah, bir de nişan geçti. Ancak hiçbir zaman aradığım mutluluğu bulamadım. Ve dört yıl önce tanıştığım Serap’ta buldum gerçek dostluğu... Arkadaşlığımız gün geçtikçe sevgiye ve aşka dönüştü. Ama bir süre evlenmeyi düşünmüyoruz.» İstanbul’da tekrar sahneye çıkacak olan Rıza Silahlıpoda bu arada bir longplay dolduracak... Sanatçı İstanbul’da sevgilisi ile dinleniyor ve longplayının hazırlıklarını sürdürüyor. Rıza Silahlıpoda daha önce Sevda Karaca ile evlenmiş, şiddetli geçimsizlik yüzünden ayrılmış, şarkıcı Nilüfer ile de nişanlanıp kavgalı gürültülü bir şekilde nikah masasına gitmeden yollarını ayırmıştı. Rız