Ana içeriğe atla

Büyük Ayıp!

Yıllar yılı kamuoyuna yaptığı gafletleri bir bir yazıp dururuz. Ancak yeni yayın döneminde geçmiş yılların bütün hatalarını unutturmak istercesine zengin programlar sunan TRT bu kez çamı sanat dünyasının üstüne devirdi. Türk Sanat Müziği’nin altın klasiklerine program yasağı koyan TRT'nin gösterdiği gerekçe yalnız tepki toplamadı büyük kınamalara da yol açtı...
Ayıp hem de affedilmez bir ayıp TRT'nin bu yaptığı. Sen KALK; Türk Sanat Müziğinin ''altın klasikleri" olarak anılan Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar gibi sanatçıları programa çıkarmama kararı al. Bu arada da ''kabahati özüründen büyük'' lafını dedirtircesine ''sadece bazı özel günlerde çıkarılabilir'' diyerek bir ek bildirge yayınla. Olacak şey değil. Türk Sanat Müziği'ne yıllar yılı hizmet veren bu sesler TRT'nin başındaki birkaç sanat saygısızının direktifiyle harcanamaz. Neymiş efendim gerekçe? Yeni görüntüleriyle eski bantlardaki sesi birbirine uymuyormuş. Doğru olabilir. 10 yıl hatta 20 yıl önceki sesleriyle bugünkü sesleri mutlaka çok farklıdır. Ama bugün hâlâ gazino sahnelerinden ekmek parasını yiyen Müzeyen Senar sesi dinlenemeyecek kadar kötü değildir. Keza özel gecelerde sahneye çıkıp birkaç şarkıyı nefesi kesilmeksizin okuyan bir Safiye Ayla, bir Hamiyet Yüceses bir Perlan Altındağ Sözeri, Mefharet Yıldırım, Feriha Tunceli, Suzan Yakar TRT'de denetlenemez bile. Bu klasikleşmiş sanatçılara gösterilecek bir saygıdır. Ama bırakın denetleme olayını sayın TRT yetkilileri ekrana çıkarmayı bile istemiyorlar. Sayın yetkililere sadece birkaç şey hatırlatmak istiyoruz. Safiye Ayla'nın acaba ne zaman hangi programlara çıktığını araştırdılar mı acaba? Halit Kıvanç'ın yapımcı-sunucu olduğu yarışma programında Nilüferin şarkısını stüdyoya girip okuyan kimdir? Büyük Ata’nın 100. Doğum Yılı nedeniyle en sevdiği türkü olan “Yanık Ömer”i yine o'nun vasiyeti ile 40 kişilik orkestra önünde çağdaş yorumla banta okuyup ekrana çıkan kimdir? Bugün Safiye Ayla'dan bir program isteyen yapımcıya yeni kayıt olması için öneri yapan yine Safiye Ayla'dır. Aynı sözleri bir Müzeyyen Senar için de örnekleyebiliriz. Televizyon yapımcıları tarafından aranmayan Hamiyet Yüceses, Perihan Altındağ Sözeri, Suzan Yakar ise zaten beş yılda bir ekranda hatırlanan altın klasiklerdir. Hal böyleyken nasıl olur da TRT yetkilileri bu kararı alır akıl sır ermiyor.
Bu haberi ilk kez ŞEY’den duyan Müzeyyen Senar'ın tepkisi ise gülerek geldi...
-“Bizi herhalde ekranda şöhret arayan amatör sesler sandılar. Yaptıktan ayıbı anlayıp özür dileyeceklerdir buna inanıyorum. Ben zaten plak dolduran bir ses sanatçısıyım. En son sahne çalışmamı ise iki ay önce yaptım. TRT benden hangi gün canlı kayıt istedi de reddettim. Alınan karar son derece komik ve yanlış.”
Senar gibi aynı şekilde alınan kararı gülünç bulan Safiye Ayla ise TRT yetkililerini daha önceki canlı kayıt programlarını örnek göstererek “Ne yaptığım bilmeyen kişiler” olarak tanımladı...

Haksız da değiller galiba...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
Tozlumagazin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fatma Girik'le Samimi Sohbet

O gün Fatma Girik'in Topağacı'ndaki dairesinin zilini saat tam 15.00'te çaldığımız zaman kendisini hazır bulunca ne yalan söyleyelim bir hayli şaşırdık. O da bu şaşkınlığımızı farketmiş olacak ki, gülümsiyerek, «Vallahi çocuklar saat tam 14.00'te hazırdım» diyordu. «Pencerenin önüne oturmuş sizi bekliyordum.» Şimdi diyeceksiniz ki, «Fatma Girik siz gelmeden bir saat önce hazırlanmışsa, bunda şaşacak ne var?» Var, var, hem de çok şey var. Siz Fatma Girik'le röportaj yapmanın, onu set dışında yakalayıp iki satır laf etmenin, üç poz resim çekmenin zorluklarını bir bilseniz.. BOĞAZ SIRTLARINDA BİR YILDIZ Hava pırıl pırıl. Yerlerde sarı sarı papatyalar.. Ağaçların yemyeşil yapraklar iyiden iyiye büyümüş. Koyunlar, keçiler telaşlı telaşlı koşuşuyorlar. Ve biz Fatma Girik ile birlikte Topağacı'nın «tıkanıklığından» sıyrılıp Bebek sırtlarının «ferahlığı» içinde Boğaz’ı seyrediyoruz. Nefis bir manzara. Sarayburnu’ndan Beykoz sahillerine kadar bütün Boğaz aya...

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik 'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İstanb...

Cüneyt Arkın'ın İçkiyle İmtihanı

YIL 1969... Cüneyt Arkın, zirvededir artık, ama yalnızdır. Eşinden ve çocuğundan ayrılmış, kendini Beyoğlu batakhanelerine vurmuştur. İçki dolu geceler, sabahlara kadar sürer. Artık ona geceler de yetmemektedir. Set aralarında da içmeye başlar. İçmediği zaman gayet sessiz bir yapıya sahip olan Arkın, içtiği zaman bir anda «olay yaratan adam» haline dönüşür. Sanki 'kurt adam'ın bir başka halidir. İçtikçe değişen Arkın, gece kulüplerinde, sokaklarda, pavyonlarda sürekli olay çıkartır. Sık sık karakollarda sabahlar. O devrin polis müdürlerinden Cemil Gülmen, defalarca karşısına çeşitli olaylardan getirilen Cüneyt Arkın'a, «Bak, ünlü bir aktörsün ama, sen bu alkolü bırakmadığın sürece ya hapse ya mezara gireceksin... Çok yazık olacak sana» der. Arkın, hala alkolün etkisindedir ama, yıllarca bu sözleri hiç unutmaz. Adeta «kulağına küpe» yapar. «Beni alkole iten, adeta alkolik yapan nedeni aramak da istemiyordum bulmak da... Cebinde sürekli kanyak taşıyan, su niy...

İzzet Günay ''Alo'' Dedi ve Ortalık Karıştı

SES okuyucuları Filiz Akın, Kartal Tibet, Selda Alkor, Cüneyt Arkın ve Sema Özcan’dan sonra nihayet İzzet Günay'la da konuştular. «Nihayet» diyoruz, çünkü bilindiği gibi «Sevdiğiniz Artist Telefonda» programı İzzet Günay’la başlayacaktı, ama eşinin ani ölümü, Türk sinemasının bu ünlü yıldızını hayranlarının karşısına çıkıp onların sorularına cevap vermekten alıkoymuştu. İzzet Günay 29 temmuz pazartesi günü idarehanemize elifi elifine 16.00’da geldi. Bu «erkenciliğini» de bize şöyle izah etti: - «Ben ne zaman yeni bir filme başlasam heyecanlanırım. Bugün de yeni bir filme başlıyormuş gibi heyecanlıyım. Onun için havaya alışıp üstümdeki heyecanı atayım diye biraz erkence geldim.» Saat 17.55’te İzzet elini cebine attı ve önceden hazırladığı notları telefonun bulunduğu masanın üzerine yaydı. Kendisine son defa gerekli açıklamalar yapıldı... Ve nihayet tam 18.00’de ilk telefon santraldan SES mecmuasına bağlandı. Artık söz İzzet’le, İzzet Günay hayranlarınındı. ERGİN ATİLLA ...

Fikret Hakan da Rejisör Oldu

27 Şubat 1971 tarihli SES mecmuasında «Fikret Hakan rejisörlüğe hazırlanıyor» başlığım taşıyan bir röportaj yayınlamıştık. Bu röportajı yaparken şunlan söylemişti bize Fikret Hakan: - «Şimdilik hazırlıklar yapılıyor. Tahminen mayıs ayı sonlarında filmi çekmeye başlamış olacağım. Bu filimde niçin kendimin başrol oynayacağı şeklindeki sorunuza gelince... Beni benden iyi kim tanıyabilir ki? Filimde ne çekeceğimi, nasıl oynanması gerektiğini çok iyi bileceğime göre, ilk rejisörlüğümde başrolü de kendimin oynamasını uygun buldum.» Fikret Hakan, mayıs ayının sonunu beklemedi ve geçtiğimiz ayın sonunda rejösörlüğe başladı. O gün Tarabya sırtlarında bir evde «Bütün İstanbul Duysun» adlı filmin setine gittiğimiz zaman Fikret Hakan, kelimenin tam anlamıyla kollan sıvamış, boynunda vizörü, elinde kronometresiyle sağa sola emirler yağdmyordu: - «Nebahat (Çehre) hanım siz şurada duracaksınız, Metin (Serezli) bey kadra girdiği zaman ona doğru yürüyeceksiniz.» - «Selma hanım, aman diya...