Ana içeriğe atla

Sibel Can'dan Görülmemiş Veda

Sibel Can, «1987'de dansözlüğü bırakıp sahneye çıkacağım. Çok 7 büyük bir gazinoda üstleneceğim assolistlikle herkes benim sesime de hayran kalacak. Ancak tek bir arzum var. O da yılbaşında ilk ve son kez televizyonda göbek atmak» dedi.
Sahnelerin çiçeği burnunda dansözü Sibel Can yeni yıla yeni atılımlarla gireceğini belirterek, «1987 benim için bambaşka bir yıl olacak. Zorlu bir sınav vereceğim ve dansözlüğü bırakıp sahneye çıkacağım» dedi.
Uzun süredir bu konuda gizli çalışmalar içinde bulunduğunu belirten Sibel Can, dansözlükten sonra şarkıcılıkta da bir numara olduğunu ispat edeceğini söyledi.
«Çok iddialıyım»
1987 yılında dansözlüğü bırakarak tamamen şarkıcılığa ağırlık vereceğini belirten genç sanatçı, sesine çok güvendiğini söyleyerek, «İnsanları etkilemeyi bili yorum. Vücudumdan ve danslarımdan sonra sesime de hayran kalacaklar» diye konuştu. Bu konuda son derece iddialı olduğunu belirten Sibel Can, şarkıcılığa çok büyük bir gazinoda assolist olarak başlayacağını söyledi. Gençliğinin ve güzelliğinin de sahnede başarı kazanma açısından kendisi için büyük bir avantai olacağını açıklayan Can, sözlerini şöyle sürdürdü : «Dansözlüğe başladığımda herkes 'Bu kız çok küçük, hiçbir şey yapamaz' demişti. Başarımla onları yanılttım. Şimdi ikinci büyük bombamı patlatacağım. Ancak tek bir arzum var. O da, yılbaşında ilk ve son kez televizyona çıkıp göbek atmak. Dansözlüğü, milyonların önünde nefes kesen bir gösteriyle bırakmak istiyorum.»
«Sibel Can assolist olacak»
Sibel Can, «Aldığım bu karara çok şaşırabilirler Ama şarkıcılık konusunda çok iddialıyım. Sesimi duyanlar bayılıyorlar. Belki çok gencim ama şuna yürekten inanıyorum: Sahnelerin en genç, en güzel ve en başarılı assolisti olacak ve kendimden söz ettirmesini bileceğim» diyor. Genç sanatçı uzun zamandır çeşitli hocalardan dersler aldığını belirterek, «Boş zamanlarım da kendimi tamamiyle bu işe adıyorum. Pek çok şarkı ezberledim. Klasik şarkıları bile rahatlıkla okuyabiliyorum» diye konuşuyor. Genç assolist adayı sahneye çıktığında şimdiki assolistlerin korkulu rüyaları haline geleceğini ve ismini neon ların en üstüne yazdıracağını söylüyor...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Ismarlama Metres Olmadı

Son ayların en büyük iş yapan filmi “Metres”, Türkan Şoray ’ın sinemadaki grafiğini birdenbire doruk noktasına ulaştırmıştı. Ancak yapımcı Nazmi Özer ile Şoray’ın arası açılınca Nazmi Özer yeni bir “Metres” yaratmak amacıyla Harika Avcı ’ya teklif yaptı... Çevirdiği "Metres" filmi bolca reklamı yapıldığından ve bir de Türkan Şoray’ın manşetlerden inmediği günlere rastladığından büyük para toplamıştı oynatıldığı sinemalarda... Senaryo güzeldi, film güzeldi, Türkan Şoray'ın oyunu hepsinden güzeldi... Ancak ve bütün bu güzellikler bazı çalkantılara da neden oldu sonuçta... ''Metres"in yapımcısı Nazmi Özer, Türkan Şoray’ın izni olmadan filmi fotoroman olarak bir gazeteye sattığı için Şoray'ın gazabına uğradı... Ondan sonra iki taraf arasında bir söz düellosudur gitti... Derken Türkan Şoray bir daha Nazmi Özer'le film yapmayacağını açıkladı. Buna karşın da Nazmi Özer “Ben daha ona karşı ne yeni metresler yaratırım” cevabını verdi... Adliye koridor...

Turgut Akyüz Kör Kurşunun Hedefi Oldu

16 Şubat Çarşamba günü büyük bir acı yaşandı gazino dünyasında. Stardust Gece Kulübü sahibi Turgut Akyüz, Abbas Heybetli tarafından tabanca ile vurularak öldürülmüştü. Olayın nedenleri konusunda çok şey söylenmiş, iddialar arasında, gazino patronlarının Gönül Yazar'a sahne boykotu uygulama kararı aldıkları halde Turgut Akyüz'ün bu kararı hiçe saymasının olaya neden olduğu iddiası bile yer almıştı. Oysa olay gecesi gazinoya arkadaşları ile gelen Abbas Heybetli, olay sırasında söylediği şeyleri, 22 Şubat Salı günü Fatih'de yakalandıktan sonra da ileri sürmüş ve, «Yengem Muazzez Abacı'nın söylediği 'Yasemen' şarkısını o an Gönül Yazar'ın okumasına dayanamadım. Çünkü o şarkıyı yengem tanıtmıştı ve bestecisinden sonra onun sayılırdı. Bu yüzden Gönül Yazar'ı uyardım. Ama Turgut Akyüz çok sert bir şekilde müdahale etti, içkiliydim ve kendime hakim olamadım» demişti. Neden ne olursa olsun, o akşamki bir öfke her iki tarafın da acı çekmesine yetmişti so...

Emel Sayın 39. Yaşını Kutladı

ÇALKALA NÜKHET ÇALKALA 38 yaşını bitirdiği gün altı aydır sahnelediği Neşe-i Muhabbet konserlerinin finalini yapan Emel Sayın önce gösteri ekibindeki arkadaşlarıyla mini bir kutlama yaptı daha sonra da bir gece kulübüne giderek sanatçı arkadaşlarıyla birlikte sabaha kadar çılgınlar gibi eğlendi... VUR PATLASIN ÇAL OYNASIN Nükhet Duru’nun show yıldızı olduğu doğumgünü partisinde Emel Sayın bir yaş daha aldığına hiç de üzülmüyordu. Gece boyunca başta eniştesi olmak üzere kutlamaya katılan diğer erkeklerle dans eden Sayın bir arada oynanan kasap havasına büyük bir coşkunluk içinde katıldı...Özellikle kadınlar İçin 35 yaşın üstündeki her yaş beraberinde mutsuzluklar ve yaşsal bunalımları getirir derler. Oysa kırkına merdiven dayayan Emel Sayın’ı geçtiğimiz pazar günü yani 20 Kasım günü görseydiniz hiç de böyle psikolojik rahatsızlık hissetmediğine siz de tanık ölürdünüz. Çünkü 39 yaşına gireri kendisi değil de grubundaki başka bir kadındı sanki. Neşe-i Muhabbet’in son günü tesad...