Ana içeriğe atla

Galiba Çeyiz Düzüyor

Bugünlerde bir telaş içinde Nükhet Duru. Sık sık ortadan kayboluyor. Bir bakıyorsunuz Antalya’da bir bakıyorsunuz Kuşadası’nda veya Marmaris’te... İstanbul’a gelip gittiğinde ise bir şeyler saklar gibi kaçıyor sürekli. Ama ŞEY onu hiç ummadığı bir yerde yakaladı.
Ve alışveriş yaparken bizi görünce de çok şaşırdı Nükhet Duru...
Duydunuz mu? Nükhet Duru Antalya’ya uzun boylu bir sarışın ile gitmiş. Çocuk çok yakışıklı ve de gençmiş...” “Yahu Nükhet’in kiminle beraber olduğunu biliyor musun? Hani geçenlerde Gülistan Okan’ın sevgilisi diye yazıldı ya...” “Hayır canım, Nükhet bir butikçi ile beraber. Esmer yağız üstelik de paralı bir delikanlı...”
Son günlerde Nükhet Duru’nun çevresinden eksik olmuyor bu laflar. Güzel şarkıcıyı arıyoruz evde bulmanın imkanı yok. “Nükhet Hanım tatile gitti”, “Nükhet Hanım İzmir’e konsere gitti”, “Nükhet Hanım plak stüdyosunda” gibi laflar duymaya alıştık artık. Onu Marmaris Festivali nde kendisini ancak güneyin bu şirin tatil kasabasında yakalayacağımızı düşünürken Nişantaşı’nda yeni açılan bir çeyiz butiği önünde görünce şaşırdık. Pembe renkli arabasından inip son sürat butiğe giren Nükhet Duru’nun peşinden bizde girdiğimizde bu defa sanatçı şaşırmıştı... Bir yandan telaşlı telaşlı ısmarladığı çarşaf takımlarını alırken soru yağmuruna tuttuğumuz Nükhet Duru şaşkınlık nidaları içinde kesik kesik yanıtlar verdi:
Yok canım... Öyle miymiş... Allah Allah sahi kimmiş? Aaaa... Allahaşkına çıldırtmayın söyleyin bana.. Merak etmeyin eğer birisini seversem ve de evlenmeye karar verirsem ilk haberi size vereceğim. Çünkü benim evlenmemi en çok isteyen sizlersiniz galiba. Taaaabiii canım, elbette rahibe hayatı yaşamıyorum. Beni de mutlu eden erkekler var. Ama hiçbirisi evleneceğim erkek değil. Hele durun yahu, gencim, evde kalacak yaşta değilim daha...” Gördüğü havlular karşısında hayranlığını gizleyemeyen ve hepsinden çeşit çeşit desen desen alan Nükhet Duru adeta çeyiz düzer gibiydi Cana Butik’te... Pembe ve siyah renklerin hastası olan hatta son show'una bu adı veren Nükhet Duru çeyiz mağazasında pembe-siyah renklerin hakim olduğunu görünce daha bir romantikleşerek gelin adayı gibi eşyalar aldı. Hele altın simle işlenmiş çevreleri görünce adeta yeni bir şey keşfetmiş insan gibi sevindi. ''Daha henüz çeyizimi tamamlamadım. Biter bitmez evleneceğim'' diye espri yapan Nükhet Duru aynı telaş içinde Cana Butiği terketti...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kartal Tibet'le Bıyık Üzerine

Bıyık deyip geçmeyin hemen... Burnun hemen dibinde başlayıp üst dudağa paralel siyah bir çizgi çizen «bıyık» dediğimiz nesne cins cinstir, çeşit çeşittir. Kaytan bıyık vardır, pala bıyık vardır, badem bıyık vardır, pos bıyık vardır, douglas bıyık vardır, hatta pis bıyık bile vardır. Anlayacağınız hanımların biçim biçim, renk renk, çeşit çeşit saçları ve dahi saç modelleri varsa, biz erkeklerin de «bıyık» avantajı var. Üstelik bizimki öyle berberdi, kuafördü gibi beklemeli, masraflı değil. Bir makas, küçük bir ayna bıyığınıza istediğiniz biçimi vermek için yeter de artar bile! Şimdi, durup dururken bu bıyık meselesinden söz açışımız elbette sebepsiz değil. Biraz ilerimizde filim çevriliyor. O sahnenin çekimi biter bitmez Kartal Tibet yanımıza gelecek ve onunla «bıyıktan» bahsetmeye başlayacağız. Zihni temrin bizimkisi yani... Evet, sahne bitiyor, Kartal Tibet rejisörden izin alıp yanımıza doğru yürümeye başlıyor. Geldi... oturuyor... KARTAL TİBET VE BIYIK Kartal Tibet’te «bıy...

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Orhan Gencebay'ın Spor Tutkusu

Spor adaleyi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda beynin bütün fonksiyonlarını da güçlendirir, dolayısı ile iradeyi ve mantığı sağlamlaştırır.» Orhan Gencebay birbirinden ağır halterleri kaldırır, bisiklette pedal çevirip ter atarken, bir yandan da bunları söylüyordu. Sanatçının periyodik spor çalışmasını yaptığı aletli jimnastik salonunda bir yandan resim çekiyor, bir yandan da spor üzerine söyleşiyorduk. Orhan Gencebay, pek çok sinema sanatçısında bile olmayan atletik bir yapıya ve fiziğe sahipti ve bunu sürekli spor yapmaya borçlu olduğunu söylüyordu. Sanatçı sporla çocukluk yıllarından bu yana devam edegelen ilişkisini şöyle anlattı: «Samsun'da ortaokul ve lise sıralarında 5-6 yıl aralıksız vücut estetiği ve güreş çalıştım. Kondisyonum çok iyiydi. O yıllarda biraz da Jiu-Jitsu çalıştım ama, o zamanlar Uzakdoğu sporları ülkemizde henüz çok yeni idi. Bu yüzden o yönde pek fazla gelişemedim. Her zaman çok yürür ve çok koşardım. Bu, sadece bana özge bir davranış değildi....

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik 'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İstanb...

Ajda Pekkan Konuşuyor

Kimisine göre Eurovision yenilgisinin getirdiği bunalımdan kimisine göre aşk ilişkilerindeki çıkmazdan büyük bir bunalıma itilmişti. Kimseyle görüşmek istemiyor, giderek kilo veriyor, gülmeyen yüzü, kuşkulu bakışlarıyla çok zaman bilinçsiz ve yanlış davranışlarda bulunuyordu. Bu sıkıntılı dönemini atiatamayacağım anlayınca her şeyi bırakıp kaçmak istedi. Günün birinde uçağa atladığı gibi Türkiye'den uçup gitti... Bazıları Londra'da olduğunu söylüyordu Ajda'nın... Ama kesin olarak kimsenin bildiği bir şey yoktu. Bir hafta Paris'te görülüyor, sonra Cenevre'de veya Zürih'de olduğundan söz ediliyordu. Beili ki, sıkıntısı, problemleri ülkesini terketmekle geçmemişti. Yerinde duramıyor, bir şeyler arıyor, aradığını bulamıyordu... İşte o günlerde ansızın bir akşam saatinde SES'e telefon etmişti Ajda... «Unutmak ve unutturmak istiyorum. Bıktım, usandım... En az altı ay gelmeyeceğim Türkiye'ye... Müziği seviyorum. 17 yıllık çocuğum benim. Kuşkusuz müzikten...