Ana içeriğe atla

Müjde Ar Sorulara Cevap Verdi

Alabildiğine rahat, şen, şakrak ve tam vaktinde geldi Müjde Ar, gazetemize... Ve soluksuz geçti telefonların başına. Saat üçte başlayacağını bildirdiğimiz halde sabahtan başlayan telefonlar 15:00’den sonra durmamacasına çalmaya başladı. Ve Müjde Ar da saat tam üçte oturduğu koltuktan üç saat boyunca hiç kalkmamacasına bu telefonlara cevap verdi, sabırla. İlgiyle... Sadece İstanbul'dan değil yurdun çeşitli yerlerinden gelen telefonlarda birbirinden farklı sorulara cevap verdi. Telefon açan okurların isimlerini, soruları, cevapları aşağıda bulacaksınız.
* “Önemli olan nikah değil, bir ilişkiyi paylaşabilmektir...”
    * “Kaliteli filmler yapabilmek için bazı fedakârlıklar gerekiyor...”
    * “Aşkın tarifi gibi şeylerden pek anlamam...”
    * “Türk sineması bir oyuncuyu doyuracak kapasitede değildir...”
Müjde Ar’ın sesini duymak için arayanlar;
Murat Kayapınar, Mehmet Ali Özsüt, Fuat Şahin (Zonguldak), Süleyman Ay, Ahmet San (İzmit), Arif Erses, Ahmet Ekşi, Burhan Saimler, Şebnem Aksu, Halit Zorlu, Murat Akın, Nadire Sunal, Ceylan Sönmez, Arzu Köymen, Haydar Şahin, Gülay Öz, Fatih Yazıcıoğlu, Mustafa Maden, Şeref Tuncer, Türkan Pektal, Aysel Korkmazer, Ayşe Koç, Ünal Aslan (Zonguldak).
Müjde Ar Atilla Özdemiroğlu ile evlenip evlenmeyeceklerini soran Ercan Yıldırım, Muhsine Çökmez, Kadriye Eriç, Derya Güleş, Çiğdem Nedret, Zeliha Soğukpınar, Aysel Korkmaz, Hülya Kıvrık, Nükhet Tosun’a şöyle cevap verdi:
- “Hayır evlenmeyi düşünmüyoruz, halimizden çok memnunuz.
Müjde Ar kendisine yaşını soran İmren Ergüner, Nurten Yıldırım, Metin Genç ve Hidayet Ören’e şöyle cevap verdi:
- “30 yaşındayım.
Oral Şener...
- Hayatta düşleyip de yapamadığınız birşey var mı?
- “Çok şey var düşleyip de yapamadığım, bir tane değil. 10 yıldır düşündüğüm uzun bir tatil yapmak. Çünkü maalesef hiç dinlenemiyorum.
Aynur Karataş...
- Basında Atilla Özdemiroğlu’nun kızı Yaprak Özdemiroğlu ile anlaşamadığınız yazıyor. Ne derece doğru?
- “Hiçbir şekilde doğru değil. Böyle birşey yok.
- Neden hep 18 yaşındakilerle film çeviriyorsunuz?
- “Hepsinde değil bir tek Dağınık Yatak’ta.. O da konusu gereği.
Ebru Korkmaz...
- Müjde Hanım, eğer bir su damlası olsaydınız nereye düşmek isterdiniz?
- “Hiç böyle birşey düşünmemiştim bugüne kadar. Valla hayatım ben halimden memnunum su damlası falan olmak istemem, hah hah...
Zeynep Köseoğlu...
- Bir gazetede her zaman küfürlü konuştuğunuzu ve bunun insanı rahatlattığını söylemişsiniz.
- “Hayatım tabii ki, arada bir küfür ettiğim oluyor ama her zaman küfürlü konuşmuyorum. Ayrıca herhangi bir gazeteye de bu şekilde beyanat vermedim.”
Nevin Korkmaz...
- Şu anda üstünüzde bulunan giysiyi öğrenebilir miyim?
- “Beyaz etek, beyaz, mavi ve grili bir kazak var.”
Şencan Akbaş...
- Son zamanlarda hep tanınmamış isimlerle oynamanızın nedeni nedir acaba?
- “Sinemada zaten şu anda erkek oyuncu sayısı çok az, kadın oyuncu sayısı da çok az. Biz de çok zor biraraya geliyoruz. Tanınmış oyuncularla gerek mali koşullardan, gerek yapmakta olduğumuz diğer filmlerden ötürü zaman açısından uyuşamıyoruz. Bir de sinemaya yeni arkadaşlar istiyoruz. Yani bu iş böyle beş – on kişinin içinde kalmasın istiyoruz.”
- Böylelikle siz daha ağır basıyorsunuz, onlar geri planda kalıyorlar. Bir Kadir İnanır ya da Tarık Akan’la oynasanız daha başarılı olmaz mı o filmler?
- “Valla ben aynı fikirde değilim. Örneğin Fahriye Abla’da hiç sinemada oynamamış bir arkadaşla Tarık Tarcan’la oynadım. Çok beğenildi.”
- Film başına ne kadar alıyorsunuz?
- “Valla hayatım hiç almadığım filmler oluyor. Örneğin Fahriye Abla’dan beş para almadım. Sinemanın ekonomik koşulları oyuncuya büyük paralar ödemeye müsait değil. Sahneden kazanıyor, filmde harcıyorum. Gelen gidiyor yani.”
- Peki sinema ve sahneden aldığınız en yüksek ücret nedir?
- “Sinemadan 300 bin, sahneden 125 bin lira canım.”
Tülay Nuraltan...
- Müjde Ablacığım acaba kardeşin Mehtap Ar’la dargın mısınız? Sizi beraber görmüyoruz.
- “Dargın değiliz canım, özel yaşamımla ilgili resimler çektirmemeye özen gösteriyorum o kadar.”
Altın Kılıçkol...
- Ben sizinle bir reklam çevirebilmek için ömrümün yarısını verebilirim.
- “Yapma ya... Hiç böyle bir şeye gerek yok. Ben sana bir filmimde rol veririm sen gene uzun yaşarsın, tamam mı?...”
Mehmet Bezirci... Yasemin Kutay...
- Sizi en çok duygulandıran filminiz hangisi?
- “Valla öyle ayırım yapamayacağım. Kendi filmlerimiz olduğu için objektif olamıyoruz, başka bir gözle seyrediyoruz filmlerimizi...”
Sevinç Özak... Sevil Güvercin...
- Müjde hanım, en çok sevdiğiniz bir oğlan bir kız ismi söyler misiniz?
- “Kız ismi Naz, erkek ismi Söz...”
Erdinç Ülüş...
- Sinemadaki bu yerinize gelirken önünüze çıkan engelleri yenmek için hiç kendinizden ödün verdiniz mi?
- “Hiç vermedin canım...”
Çiğdem Nedret...
- Nikahsız yaşamak uygun mu sizce?
- “Tabii, halimden çok memnunum. Nikahsız ya da nikahlı diye bir ayırım gözetmiyorum, önemli olan bir ilişkiyi paylaşabilmek benim için...”
Eser Baş... Mesut Karamahmut... Mustafa Kara...
- En beğendiğiniz erkek tipi nedir?
- “Valla benim öyle tiplerle falan alakam yok. Tiple insan sevilebileceğine inanmıyorum.”
- Türk sinemasında ve tiyatrosunda en beğendiğiniz erkek artist kimdir?
- “Şener Şen ve Genco Erkal.”
Mehmet Zırlıloğlu...
- Ben sizinle yemeğe çıkmak istiyordum. Acaba sizce bir sakıncası var mı?
- “E, var tabii ki, bence sakıncası. Benim çok işim var hayatım. Günde buna benzer bir sürü teklifle karşılaşıyorum. Bunların hiçbirine yetişmek mümkün değil.”
Yusuf İnal... Aynur Tanyeli...
- Son çevirdiğiniz filmin adı nedir?
-“Gizil Duygular...”
Hülya Kıvrık...
- Gelecek hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
- “Sağlıklı yaşamak bir, ikincisi de işimi uzun süre yapabilmek.”
Ayşe Yılmaz... Badegül Gülhan... Mehmet Ulanmış...
- Özel zevkleriniz nelerdir, en sevdiğiniz üç şey nedir?
- “İşim, arkadaş çocuklarına bakmak ve kitap okumak en büyük zevkimdir. En sevdiğim üç şey de annem kızkardeşim, işim ve çocuklar...”
Mustafa Abalı... Meral Baykal...
- Hayatınızdan memnun musunuz?
- “Memnunum canım...”
- Bu güzelliğinizi neye borçlusunuz?
- “O kadar güzel bulmuyorum ben kendimi...”
Mesut Karamahmut...
- “Fahriye Abla’nın Türkan Şoray’a ait olduğu söyleniyor, doğru mu? Eğer filmi o çevirseydi sonuç ne olurdu?
- “Film ona ait değildir ama eğer çevirmiş olsaydı o da iyi bir film olurdu...”
Selçuk Ersin...
- Siz ünlü sanatçı Müjde Ar’ı mı tercih edersiniz, yoksa mütevazı bir ortadirek Müjde Ar’ı mı?
- “Ben ikisini de seviyorum, çünkü ikisi de içiçe yaşıyorlar.”
Ali Başar...
- Şu anda çantanızda neler var?
- “Para var 8 -10 bin lira kadar...”
Ramazan Tuncer...
- 76 yılından bu yana sinemayla uğraşıyorsunuz ve güzelliğinizden birşey kaybetmediniz. Bunu neye borçlusunuz?
- “Valla işimi doğru dürüst yapmaya çalışıyorum, başka birşeye da özen göstermiyorum.”
Levent Oral...
- Sesim güzel değil ama para kazanmak için sahneye çıkıyorum diyorsunuz. İhtiyacınız mı var ki?
- “Maalesef öyle oluyor. Ayrıca sesim çirkin falan da demiyorum, beğeniyorum sesimi.”
- İstediğiniz parayı bugün sinemada alamaz mısınız?
- “Valla uzaktan öyle geliyor ama bugünün sinema koşulları bir oyuncuyu beslemeye müsait değil. Kaliteli film yapabilmek için bazı fedakârlıklar gerekiyor. Kötü filmler yapmak istemediğimden kendimce böyle bir yol tutturdum. Sahneye çıkıp para kazanıyorum, o parayla geçimimi sağlayıp kaliteli filmler yapıyorum.”
Orhan Erlek...
- Sizden rica etsek Orhan Gencebay’la film çevirir misiniz?
- ‘‘Böyle bir çalışma uzun süredir yapmıyoruz. Çünkü ikimize uygun hikaye çok zor düşüyor.”
Haydar Bayer...
- Sanata kaç yılında başladınız? İlk filminiz hangisi?
- ‘‘1962 yılında başladım... İlk filmim Kadir İnanır’la Baldız...”
Yasemin Kutay...
- Film çevirirken topluma birşeyler vermeyi düşünüyor musunuz? Örneğin Fahriye Abla’da ne verdiniz?
- ‘‘Fahriye Abla simgesel olarak bir Türk kadın tipidir. Dar çevrenin dar ilişkileridir. Küçük bir dünyanın insanı olan, büyülerden korkan, fallara inanan Fahriye Abla’yı aldık bulunduğu yerden başka bir yere getirdik.”
- Filmlerinizin sosyal içerikli olmasına dikkat ediyor musunuz?
- “Çeşitli filmler yapıyoruz işte.”
- İlk filminizden bugüne çok değiştiniz. Burnunuzdan başka estetik oldunuz mu?
- “Hayır...”
Dilek, Çiğdem Evren...
- Sizin son bir elbiseniz var. Bu elbiseyi daha sonra Yaprak Özdemiroğlu’nun üstünde gördük. Siz mi verdiniz, yoksa aynısından onda da mı var?
- “Ben verdim canım..”
Didem Taşbaşaran...
- Aşkı tarif eder misiniz?
- “Valla ben pek öyle tariflerden anlamıyorum.”
- Kiminle evleneceksiniz?
- “Evlenmeyeceğim canım, bir kere evlendim ayrıldım.”
- İlk kez kaç yaşında aşık oldunuz?
- “19.”
Ayşe Tuna... Osman Akkaya... Esin Nural... Neriman Kuş... Ayten Sayın...
- En sevdiğiniz çiçek ve hangi takımı tutuyorsunuz, burcunuz nedir?
- “Canım Galatasaray’ı tutuyorum. Çiçek ayrımı da yapmıyorum. Bütün otlar, yeşillikler hoşuma gidiyor. Burcum Yengeç.”
Şefik Koca...
- Dünyaya yeniden gelmiş olsaydınız yine Müjde Ar olmak ister miydiniz?
- “Evet, halimden çok memnunum.”
Muzaffer Şevket...
- Memleket neresi acaba?
- “Efendim ben İstanbul’da doğdum, aslen Erzincan’lıyım.”
- Hangi parfümü kullanıyorsunuz?
- “Rebul’ün lavanta suyunu kullanıyorum.”
- Bu arada sanatçıdan imzalı resim isteyenlerin isimleri şöyle:
Nedret Alver, Ayşe Sel, Sema İlten, Mehmet Köymen, Reşat Ertekin, Ömer Alemdar, Hüseyin Ersin, Nehavet Ayrancı, Nuray Akın, Cengiz Özdemir, Kadir Saraç, Zuhal Şahver, Serap Kocagül, Mehmet Çapraz, Gülşen Ererer, Yaşar Tarakçı...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi