Ana içeriğe atla

Nükhet Duru Suskunluğunu Bozdu

BU yazı dizisiyle ilgili olarak görüşmek için Nükhet Duru'nun Dördüncü Levent'deki bahçeli evine gittik... Duru, yeni başlayan bir güne henüz gözlerini açmıştı... Biz oturma odasında günlük gazetelere göz atarken, yatak odasının kapısı açıldı ve kucağında tüyleri süt beyazı bir kediyle gülümseyerek Nükhet Duru girdi...
Sabah çaylarımızı yudumlarken, gömüldüğümüz rahat koltukların tam karşısındaki müzik setinden duygu dolu bir İspanyol müziği odaya yayıldı... Nükhet Duru gözlerini yumdu... Bizim varlığımız de, sabahın keyfi de, onun için yoktu artık... Duru, her yönüyle müzik setinin içinden sızmış, müzik olmuştu sanki... Şarkı bitince sanatçı konuşmaya başladı:
Çok seviyorum bu parçayı... Nefis değil mi? Bence müziği sindire sindire içinde duymayan bir şarkıcı, yorumda başarılı olamaz.»
Laf lafı açtı ve sohbetimiz giderek müzikten, sevgiden öteye kaydı, dostluğa geldi dayandı... Nükhet Duru'nun bu konuda ne kadar hassas olduğunu bildiğimiz için özellikle bu konu üzerinde durmak istedik...
Tabii, dostluk kavramının dünün Nükhet Duru’su tarafından nasıl değerlendirildiğini merak ediyorsunuz... O gün nasılsa, bugün de öyle diyerek kestirme bir cevap verebiliriz ama, yine de isterseniz gelin sanatçının not defterine, dostlukla ilgili sayfalarına bir göz atalım...
«Birkaç aydır hasta yatağıma çakılı kaldım... Annemin ve bir gerçek dostumun dışında kimse ne aradı, ne sordu... Ben ki, 'dostum' dediğim kişilere her zaman cana yakın, her zaman içten davranmış birisi olarak, böyle bir ilgisizliği bir türlü kabullenmek istemiyorum. Ama ne yazık ki gerçek bu... Çok üzülüyorum... Ama anneme belli etmek de istemiyorum...»
Bu sayfalardaki acı ve hüzün, Nükhet Duru'nun yaşantısında hiçbir dönemde duyamayacağı, yaşayamayacağı kadar çoktur... Ama o her zaman karşısındakilere dostlukta, sevecenlikle yaklaşmıştır ve o satırlardaki sitem dolu sözler de dostluklara karşı duyduğu sıcak duyguları değiştirememiştir.
Yıl, 1976... Nükhet Duru adı yeni yeni büyümeye başlamıştır... İşte o günlere ait bir sayfa...
«Televizyonda ayda bir yayınlanacak 'Kamera I' adlı müzik programının devamlı sunucusu olmak üzere teklif aldım. Hemen kabul ettim. Her ay o programı hem sunacağım, hem iki şarkı söyleyeceğim ve hem de dans edeceğim. Ne yazık ki, iki üç ay sonra bu programa sanatçı bulamaz olduk... Davet ettiğimiz sanatçıların çoğu da dostumdu... Bu programa katılmamalarının tek nedeni varmış. Onu da aylar sonra öğrendim... 'Onun reklamını biz mi yapacağız?' diyorlarmış... Dünya çıkar dünyası, dünya rekabet dünyası...»
Nükhet Duru bilindiği gibi bir süre de Mehmet Teoman'la birlikte olmuştu... Bu beraberlik bittikten sonra Nükhet Duru ile ilgili olarak pek çok söylentiler çıkarıldı... Bunların neler olduğunu öğrenmek için tekrar not defterinin sayfalarını çeviriyoruz...
«Mehmet'ten ayrıldıktan sonra herkes, 'Nükhet artık bitti' diyor... Bu söylentiler beni çok üzüyor. Ben tek başına ve Nükhet olarak hiçbir değer değilmişim ve Mehmet beni bir kuyumcu gibi işlemiş sanki... Bu izlenimin, eninde sonunda yok olacağına inanıyorum... Sabırlı olmam ve kimseyi kırmamam gerek...»
Gerçekten de Nükhet Duru kimseye kötü bir söz söylemedi... Çünkü zamana ve kendisine olan güveni tamdı... Not defterinden birkaç sayfa daha çeviriyoruz...
«Ali Kocatepe’nin 'Melankoli' ve 'Ben Sana Vurgunum' adlı parçaları umduğumdan da çok tutuldu... Şimdi herkes güçlü sesimden ve yorumumdan söz ediyor... Ne tuhaf bir dünya... Bazılarının yüzü bile kızarmıyor...»
İşte dostluk ve dostluk üzerine Nükhet Duru'nun deneyimleri ve düşündükleri bunlardır...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi