Ana içeriğe atla

Seher Şeniz Neyden Bıkmış?

Seher Şeniz Türk Sinemasının en güzel vücutlu kadınlarından biridir. "Türk Sinemasının" demek biraz yanlış olur. Çünkü Seher Şeniz Türk Sinemasını sevmiyor. Sevmediği içinde gelen tekliflere "Hayır" diyor.
- "Neden Türk Sinemasına böyle karşısınız?" diye soruyoruz.
Seher Şeniz, bir umursamazlıkla, sorumuzu şöyle cevaplıyor:
- "Türk Sinemasına karşı değilim ki... Türk sineması bana karşı aslında. Açıkça söylemek gerekirse teklif ettikleri rolleri beğenmiyorum. Hep küçük küçük roller. Ayıp artık figüran, oynıyacak değiliz. Herkes kendi yerini, kendi durumunu biraz olsun bilmeli. Evet, ben sinemada önemli bir isim sayılmam ama, sahnede benim de kendime göre bir ismim var. Çalıştığım gece kulüplerinin neonlarına ismimi babalarının hayrına büyük büyük yazmıyorlar. Elbette bir kerameti var bu işin. Ondan sonra da filmci beyler gelip "Seher hanım sizin için bu filmde nefis bir rol var. Efendim harika bir rol... Filmin bir sahnesinde soyunacaksınız. Striptiz yapacaksınız, bilmem hangi jönle yatağa girip sevişeceksiniz." Haydi bakalım ayaklayın pirincin taşını. Yatakta jönle sevişmek için mi beni düşünüyorlar., sinemada. Düşünmez olsunlar. Bana verdikleri, verecekleri rolleri de başlarına çalsınlar. Hem bu roller için teklif ettikleri para nedir ki? Benim istediğim parayı da veremiyorlar. Vermeye kalksalarda önüme bono sürüyorlar. Benim bonolarla monolarla uğraşacak vaktimin olmadığını bilseler, vallahi utanırlar. Ve bir daha bononun sözünü etmezler. Ben soyunmaktan kaçınmıyorum. Allaha bin şükür, vücudum güzel. Çirkin bir tarafım yok. Varsa böyle vücut Türk Sinemasının soyunan kadınları arasında boy ölçüşmeye hazırım. Filmlerde istediğim gibi soyunayım. Ama bana başrol versinler. Benim adım Seher Şeniz... Striptiz alanında en ün yapmış isimlerinden biriyim. Benim de onbinlerin üstünde hayranım var. Sinemada önemli bir oyuncu olmadıksa daha ölmedik. Vallahi hiç birşey umurumda değil. Bankada param var, gül gibi geçinip gidiyorum. Daha Allahtan ne isteyeceğim, belamı mı? Fırsat buldukça Avrupa'lara kadar da uzanıyorum. Her gece tıkır tıkır paramı avucuma sayıyorlar. Sizin anlıyacağınız keyfim yerinde...
İşte Seher Şeniz, Türk Sinemasıyla neden uyuşamadığını yukarıda sıraladığı sözlerle açık açık anlatmış oldu. Şeniz'in en sem çevirdiği film "İstanbul Dehşet İçinde" adını taşıyordu. İlhan Engin'in yönettiği bu filmde Ayhan Işık ve Figen Say'la birlikte oynamıştı. Bu filmden sonra da Yeşilçam'dan elini ayağını çekmiş kendini striptiz sanatına iyiden iyiye vermişti. Ve gerçekten de bu alanın en ünlü isimlerinden biriydi Seher Şeniz. Bildiğiniz gibi çalışma hayatına Yeşilçam'la başlamış, vamp kadın olarak beş on film çevirmişti. Ancak sinemada aradığını bulamayınca ufak bir burun amaliyatı geçirdikten sonra sahne hayatına atılmış ve kısa süren bir ayrılıktan sonra striptiz yıldızı olarak haklı bir şöhret yapmıştı.
Halihazırda sahne hayatından son derece memnun olduğunu açıklıyan Şeniz "Artık ben yönümü çizdim. Yeniden sıfıra dönmek niyetinde değilim. Dediğim gibi olursa ne ala, yoksa paso" derken eskiden de Yeşilçam ortamım denemiş bir kadın olarak son derece haklıydı. Artık yeni bir albaştan'a hiç lüzum yoktu...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik 'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İstanb...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Yaprak Özdemiroğlu Şöhret Uğruna Soyundu

Son zamanlarda sinema çevrelerinde ve magazin basınında adından sıkça sözedilen bir genç kız var: Yaprak Özdemiroğlu ... Çok değil bundan bir yıl öncesine kadar onu yakın çevresinden başka tanıyani ismini bilen yoktu. Ama «Alişan» adlı filmden sonra ismi birden sinema dünyasında patlamış ve gelecek vaadeden bir genç kız olarak anılmaya başlamıştı. Üstelik bu başarıyı bir tek filmle sağlaması da ayrı bir başarı olarak değerlendirilmişti. Oysaki Yaprak, bu çevreye ne yabancıydı ne de oyunculuk konusunda deneyimsizdi... Yaprak, o günleri söyle hatırlıyor: «Küçük bir çocukken bile oyuncaklarımla oynadığımı pek hatırlamıyorum. Üvey annem Füsun Önal o zamanlar evde gazetecilere poz verir, resim çektirir, ben de hayran hayran ama seyrederdim.» Evet Yaprak'ta sahneye ve üne özlem işte böyle oluşmuş ve diğer üvey annesi balerin Lale Yurdatapan'ın yolunu seçerek bale dersleri almış ve profesyonel bir balerin olarak bazı sanatçıların gruplarında ve müzikallerde çalışmaya başlamış. ...

Sevda Ferdağ'ın Gerçekleşmeyen Nikahı

BU hafta sonunda Sevda Ferdağ cephesinde olaylar yıldırım hızıyla gelişti, haberler birbirini kovaladı, söylentiler alıp yürüdü gerçekle yalan seçilmez oldu ve belki de Sevda Ferdağ hayatının en hızlı 72 saatini bu süre içinde yaşadı. Tamer Yiğit'ten ayrıldıktan sonra bir zamanların ünlü kalecisi Şükrü Ersoy'la evlenme hazırlığına girişti, her şey — nikah tarihi saatine varıncayadek — belli oldu ve tam nikah günü Sevda nikah masasına oturmaktan vaz geçti, o caydıktan biraz sonra annesi Ayşin hanım onu evlatlıktan reddetti. Sevda da evini terkedip Çınar Oteli'ne taşındı. Bunların hepsi, ama hepsi topu topu bir 72 saatin içine sıkışınca olanlar biz gazetecilere oldu. Bu hızlı trafik içinde Sevda Ferdağ’la karşı karşıya gelebilmek için akla gelecek, gelmiyecek her yola başvurduk, bütün köprü başlarını, nirengi noktalarını tuttuk ve sonunda geçen hafta çarşamba gününden itibaren takip ettiğimiz bu olayın başrolünü oynayan Sevda Ferdağ’la, Divan Oteli’nde, Kuaför Demir’in s...

Emel Sayın'ı Yeliz Mi Ayırdı?

Güneşli ve sıcak bir mayıs sabahı Suadiye'nin Şendurak Sokağında bulunan 16 numaralı apartmanın 8'nci dairesinin zilini çaldık... Basında çıkan yazılar ve ortalıkta dolaşan söylentilere göre Emel Sayın ile Selçuk Aslan'ın ayrılmaları an meselesiydi... Gerekçe olarak da Yeliz gösteriliyor ve deniliyordu ki: «Selçuk'la Yeliz arasında büyük bir aşk var»... SES Dergisi her olayda olduğu gibi, bu olayda da meselenin gerçek yüzünü verebilmek için bir süre bekledi ve sonunda Emel Sayın’ın kapısını çaldı... Zil sesinden kısa bir süre sonra, kapı açıldı. Pek çok kişinin «Emel Sayın çok perişan... Evinden dışarı adım atmıyor...» dediği Emel Sayın karşımızda duruyordu: «Hoşgeldiniz... Buyurun, içeri girin lütfen...» Henüz sabahın erken saatleri olmasına rağmen farklı görünüyordu Emel Sayın... Gülüyordu... Sabah kahvaltısını çoktan yapmış, erken kalkan kişilere öz bir rahatlıkla çivin içinde dolaşıyordu. Pek çok sanatçının yataklarından ancak öğleden sonra kalktıklarını ...