Ana içeriğe atla

Yeşilçam'ın Yeni Yıldızı Tülay Erdeniz


Çok seviyorum ilkbaharı, dedi. Gençliğin, yaşamanın, manasını hatırlatıyor insana...
Ayak ayak üstüne atmış, bir koltuğa rahatça kurulmuştu. Üzerinde çiçek desenli bir mayo vardı Adı Tülay'dı... Soy adı da, Erdeniz... 18 yaşının gençliği, tazeliği ve enerjisi ile, bir derginin kapak yıldızı müsabakasına girmiş ve oradan Türk Sinemasına atlamıştı. Şimdiye dek,görülenlerin, bilinenlerin dışında bir yaşantısı vardı. Lise tahsilini tamamladıktan sonra, hayatını kazanmak için, bir kumaş fabrikasında memur olarak çalışmaya başlamıştı. Oysa ailesi, onun tahsiline devam etmesini istemişlerdi. Fakat genç kız:
- Sorumluluktan uzak bir yaşayışı beğenmiyorum, diyordu. Artık 20. yüzyılda yaşıyoruz ve kadın erkek ayrıntısı hemen hemen sıfıra yaklaştı.
İşte bu; düzen, içerisinde süren hayatı, artist yarışmasına girinceye kadar devam etmişti. Kendisi gibi, müsabakaya katılan kızların arasında sırasının gelmesini beklerken, belirsiz bir çekingenlik duymuş, fakat istediğini elde etmek için, bunu kimseye belli etmemişti. Ve sahnede, makyajsız bir yüzle jürinin karşısına çıktığı zaman,gözlerde beliren parıltılardan, beğenildiğini anlamıştı. İşte bunun hazzını duymak, dünyayı stratosfer tabakasından seyretmek gibi güzel gelmişti, Tülay Erdeniz'e... Şimdi yine ayrı çekingenlikle:
- Yüzlerce gözün, üzerinizde gezindiğini düşünmek bile, son derece ürkütücü, diyordu. Nerede kalmış, kendinizi beğendirmeye savaşmak. İnanın o anda, herşeyi yarım bırakıp bu işten vaz geçebilirdim...
Bütün bu kuşkularına rağmen, aklından geçenleri yapmamış Tülay. Sıkmış dişini ve bir çok genç kızın arasından geçerek, güdümlü mermi gibi patlayı vermiş Türk Sinemasında...
Şimdi mukavele yaptığı prodüktörler,nefes aldırmıyorlarmış ona. Filmlerin biri bitince, diğeri başlıyacakmış. Kısaca bundan böyle eski düzeni kökten değişecekmiş. Gelecek günleri ile ilgili sorularımıza:
    - Bilmem ki, belki,olabilir, diyordu...
    - Türk Sinemasını beğendiniz mi, dedik ?
- Henüz kimseyi tanımıyorum, diye cevaplandırdı...
    - Ya beğendiğiniz aktörler?
    - Fikret Hakan, Türkan Şoray, Sakin yaşantıların, Türk Sinemasında pek sürekli olmıyacağı yolunda'ki düşüncemize,istemiyerek katılır gibiydi. Ellerini havada tutarak:
  • Ben başkaları gibi olmak için değil, kendi hayatımı yaşamak için sinemayı seçtim, dedi. Kimse beni ilgilendirmiyor.
    - Müzik ve dans için ne düşünüyorsunuz?
    - Belirli bir yere kadar her ikisini de severim. Fakat hastası değilim.
Tülay Erdeniz, ilk görünüşü ile, nesli tükenmek üzere olan genç kızıtipinin açık bir örneğini veriyordu. Sakin, ihtirassız ve kültürlüydü. Yapmacıktan uzak olan hareketleri, insana güven sağlamaktaydı. Ve bunların ötesinde, son derece güzel bir yüzü mütenasip vücudu vardı. Böylesine bir genç kızın, aşktan uzak yaşaması da, yıldızların dünyaya olan uzaklıkları kadar uzak geliyordu insana. Fotoğrafların çekilişinden sonra, Güneş ağır ağır Paris'e doğru giderken,Tülay Erdeniz'de:
- Aşk mı, aman ona dokunmayın şimdi, diyordu. Nasıl olsa günün birinde kapımızı çalacak... Ve o zaman herhalde onu karşılamaya hazır olacağım...(diğer haberlar için aşağıdaki linke tıklayın)
Tozlumagazin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi