Ana içeriğe atla

Sezer Güvenirgil Tatlıses'i Övdü

Çekimi rekor bir şekilde tam bir yıl süren “Sevdalandım” filminin Sezer Güvenirgil açısından önemi çok büyük... Önce güzel sanatçının yıllar sonra sinemaya yeniden dönüşünü sağladı bu film... Daha sonra birçok kadının tam tersine başrolü birlikte paylaştığı İbrahim Tatlıses hakkında olumlu düşünceler edinmesini... Bir yıl süresince karşılıklı diyalogda bulunduğu Tatlıses’le geçirdiği zamanın kendisine çok şey kazandırdığını savunan Sezer Güvenirgil “Tatlıses'le geçen yılıma helal olsun” diyor...
Bakın neden?..
Sezer Güvenirgil sanat dünyasına ilk adımı Yeşilçam’da atmış ve şöhrete sinemada ulaşmıştı. Çok sayıda film çeviren Sezer Güvenirgil daha sonra ekonomik nedenlerle ve müzik sevgisi uğruna yıllar önce sinemadan kopmuş ve sahneye çıkmıştı. Yıllardır arzuladığı nitelikte senaryo gelmemesi nedeniyle de sinemayı hep geri plana iten ve müzik dünyasında sevilen, beğenilen bir ses haline gelen sanatçı bir yıl önce yeniden ilk göz ağrısına dönüş yapmıştı...
Star Film adına yönetmenliğini İbrahim Tatlıses’in üstlendiği, başrolünü yine Tatlıses’le paylaştığı ve şu sıralarda gösterimde bulunan “Sevdalandım” adlı film bu mutlu dönüşü sağlamıştı. Güvenirgil’e... Araya fuar, gazino ve Tatlıses’in diğer film çalışmalarının girmesi nedeniyle çekimi rekor bir şekilde tam bir yıl süren “Sevdalandım” filminden sonra Sezer Güvenirgil, yaşadığı aşklar nedeniyle her zaman gündemde olan Tatlıses için birçok kadının tersine şaşırtıcı bir itirafta bulundu. “Tatlıses’le geçen yılıma helal olsun” diyen Sezer Güvenirgil bu bir yıl süresinde edindiği düşünceleri de şöyle dile getirdi... “Sevdalandım’ın benim açımdan iki önemli özelliği var. Önce sinemaya istediğim şekilde dönüşümü sağladı. Sonra geç ama temiz olması nedeniyle ortaya güzel bir film çıktı. Ve sonra gerek insanlığı, gerek yönetmenliği ve gerekse rol arkadaşlığındaki uyumu ile İbrahim Tatlıses’i yakından tanımam için vesile oldu. Her yönüyle iyi bir dost, güçlü bir oyuncu. Varsın bir yılım gitsin. Ortaya çıkan film beni mutlu etti. İbrahim’le dost olmamızı sağladı ya bu yeter. Doğrusu bir yılıma hiç mi hiç acımıyorum, tam tersine seviniyorum...(diğer haberler için aşağıdakilinke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Hülya Avşar Dostluğu Anlattı

Nükhet kalabalık sinema salonundan çıkarken iki saattir kapalı bir yerde kalmanın sıkıntısını hissetti içinde. Ama sonra güzel bir film seyretmenin mutluluğu her şeyi aldı götürdü. Dışarıda hafiften yağmur yağıyordu. Kıştan kalan bir gün bu bahar havasını alıp götürmüş, yerini serin, yağmurlu, kapalı bir güne bırakmıştı. Caddenin kalabalığına, otomobillerin oradan oraya koşuşturmalarına baktı. İçinde milyonlarca insanı barındıran bir şehirde yaşamdan bir kesit diye düşündü. Sonra düşünceleri o insanların üzerinde yoğunlaştı... Sevgiyle baktı herbirinin yüzüne ayrı ayrı. Yaşam, insanlar, içinde bulunduğu ortam, her şey güzeldi aslında. Ama bu bir bakış açısı değil miydi? İnsan nasıl bakarsa öyle görmez miydi çevresini, öyle algılamaz mıydı çevresindeki olayları? Başını kaydırdı, gökyüzüne baktı. Serin yağmur damlaları yüzüne damladı, üşüdü, başını eğdi. Sonra bu hareketi caddenin tam ortasında yaptığını farketti. Kendi kendine güldü. Önündeki yol uzundu. Hızlanan yağmurla bi...

Meral Gökçe Erkeğini Arıyor

Parası, pulu, şanı, şöhreti, kapısında teklif için bekleyen yapımcılar, organizatörler... Kısaca herşeyi var. Var ama, kendisini mutlu edecek, “sevdiğim” diyebilecek bir erkeği yok “Kartallar Yüksek Uçar”ın Alev Taşkın’ı Meral Gökçe ’nin... Şu sıralarda da gerçek yaşamında büyük bir ızdırap çekiyor ve kalbini çalacak bir erkeği bulabilmek umuduyla alev alev yanıyor Alev Taşkın. Hatta öyle ki, "Beni sevecek bir erkek olsun, herşeyimden vazgeçeceğim'' diyebiliyor. Bundan yaklaşık üç yıl önce gazino sahnesine umutla çıkarak epey uzun sürecek bir programda solistaltı olmuş ve tek düşüde mesleğinde daha yukarı basamaklara çıkabilmekmiş. Ancak bu sırada karşısına çıkarak gönlünü çalan erkek sahneyi bırakmasını ve evinin kadını olmasını istemiş. O da sevdiği uğruna herşeyi bir kalemde silmiş ve “Evet” diyerek imzayı bastıktan sonra da sahneler onun için sadece albümleri, bellekleri süsleyen bir anı olarak kalmış. Ne var ki, uğruna bir takım özverileri göze aldığı bu yuva fa...

Zafir Seba Bir Yuvarlakla Ayıbını Kapatacak

“ Bugüne değin hep çıplaktım, zaten şöhretimi de soyunmama borçluyum. Ama bu ne zamana kadar sürer, orası meçhul. İşte ben de bu meçhulün kurbanı olmamak ve sahnelerde kalıcı olabilmek için yepyeni bir karar aldım. Yapacağım uzunçalarla sadece çıplak olmadığımı, sanatçılık yönümün de bulunduğunu kanıtlayacağım. Tüm şöhretimin yarattığı çıplaklık imajını bu uzunçalarla başka yönlere çekeceğim gibi ayıbımı da böylece bir yuvarlak plakla kapatmış olacağım.” Evet, yakında dolduracağı bir uzunçalarla geçmişine bir anlamda set çekeceğini açıklayan Zafir Seba söylüyor bu sözleri. Hani şu gerek sahnede, gerekse fotoğraflarında daima çıplak olarak görülen ve bu nedenle de normal bir giysi ile görsek “Aaa bu o mu acaba?” diyeceğimiz çıplak şarkıcı. Çünkü kendisi şimdiye kadar dikkatleri üstüne vücudunu hiç çekinmeksizin sereserpe gözler önüne sererek çekmiş, halen de öyle sürdürmekte. Ama bundan böyle çıplaklığın uzun ömürlü olamayacağını, bir yandan yaşının geçtiğini, bir yandan da soyunma...

David Hamilton'un Tablo Gücündeki Fotoğrafları

Ünü okyanusları aşan bu fotoğrafçıyı artık bütün dünya tanıyor.. Mimar olmasına rağmen, Paris'te satın aldığı bir fotoğraf makinesiyle yaşamının akışını değiştirdi. İşte o günden beri fotoğrafla anlatım David Hamiiton'un hayat tarzı. Avrupa'nın bütün büyük dergilerinde sanat yönetmenliği yaptı. Printemps, Vogue gibi dünya çapında ünlü dergilerde artistik değeri çok yüksek fotoğrafları yayınlandı... Bu orada film yönetmenliği de yaptı. Ancak, filmlerindeki kurgu eksikliği yüzünden bu alanda çok başarılı olduğu söylenemez. Fakat fotoğraf sanatındaki üstünlükleri, yetenekleri de tartışılamaz. David Hamiiton, genellikle sislerin, hayal dünyalarının, rüyaların arkasından tanımlamalar yapmayı sever. Fotoğraf makinelerini şiirli, duyarlı bir anlatımın emrine vermiştir. O, aslında fotoğraflarıyla şiir söyler. Sık sık karşımıza çıkan ışık oyunları, yüksek grainli ifadeler, bulanık ve esrarengiz anlatımlar hep onun şiirli iç dünyasının ürünleridir. Bütün dünya, Hamiiton’un ünlü ...