Ana içeriğe atla

Tarık Akan Güreş Tuttu

KIRKPINAR'ın bu yılki yağlı güreşleri oldukça hareketli geçti. Yerli ve yabancı turistlerin gösterdiği ilgi ise tahmin edilenin çok üstünde oldu. Kispetlerini giyip, yağlanan güreşçiler yeşil alana 'Allah Allah...' sesleriyle çıkıp, el çırpıp, el-enselere başladıkları bir sırada Tarık Akan'ı gördük. Güreşlerin son günüydü. Önce bir anlam veremedik ama, işin aslını daha sonra öğrendik.
Uzun zamandan beri hazırlıkları sürdürülen «Tutsak» adlı filmin çekimlerinin büyük bir bölümü Kırkpınar'da yapılmış. Yönetmenliğini Zeki Ökten'in üstlendiği filmde Tarık Akan'ın rolü ise, bir yağlı güreşçi ve onun hayat hikayesi...
Tarık Akan, gür bıyıkları, vücuduna sürdüğü zeytinyağı ve giydiği kispeti ile tam bir yağlı güreşçi görünümündeydi. Akan'la film hakkında konuştuk ve sanatçı şunları söyledi:
«Uzun zamandan beri rolümün havasına girmeye çalışıyorum. Kolay bir rol değii tabii. Bir kere bir yağlı güreşçinin fiziği başkadır. Önce bu görünümü sağlamaya çalıştım. Boyumun uzun oluşu pek avantaj değil. Biraz kilo almam, vücut yapmam gerekiyordu. Bu nedenle de spor salonlarında haftalarca çalışıp durdum, incelemelerimi bizzat yağlı güreşlere katılmış olan kişilerle konuşarak yaptım. Bu güreş oldukça eskiye dayanıyor. Ayrıca özelliği olan bir güreş. Minder güreşine benzemiyor.»
Dikkatimizi çeken konu, Tank Akan'ın rolünün havasına girmek için verdiği uğraş oldu, «Çekeceğim filmlerde canlandıracağım tiplerin hayatlarını incelemek zorundayım. Aksi halde başarılı olacağımı sanmıyorum» diyen Tarık Akan bakın sözü nereye bağlıyor:
«Bizim sinemamızda, önce senaryo hazırlanır ve her şey senaryodan beklenir. Oysa senaryoyu inceleyen aktöre çok iş düşmektedir. Rolünü iyi kavraması ve benimsemesi gerekir. Bunun için de kamera önüne geçmeden ön hazırlık yapması şarttır. Bu yapılsa sanıyorum çok daha doyurucu filmler hazırlanabilir. Her şey maddi değildir sinemada. Bu işi sevmek ve sevdikten sonra yapmak gerekir...»
Tarık Akan, başrolünü Meral Orhonsay'la paylaştığı «Tutsak» filmiyle ve rolü ile ilgili konuşurken, Robert De Niro'yu düşünüyoruz. Ne ilgisi var, diyeceksiniz. Hemen söyleyelim. Robert De Niro, Hollywood'da yeni parlayan isimlerden birisidir, Son çevirdiği 'Racing Bull'da bir boksörün hayatım canlandıran De Niro, aylarca boks salonlarını dolaştı, eldiven giydi, ringe çıktı... Ve kamera önüne geçene kadar da tam 25 kilo aldı. Her şey kamera önünde canlandıracağı ağır sıklet boksörünü en iyi şekilde izleyiciye sunmak içindi.
Robert De Niro'nun cansiperane çalışmasını görev sinema eleştirmenleri bu aktörün mutlaka başarılı olacağını, daha film tamamlanmadan söylüyorlardı. Nitekim film tamamlanınca büyük ilgi gördü. Çok geçmedi, Robert De Niro bu filmdeki rolü ile Oscar Ödülü'nü aldı.
Robert De Niro yabancı sinemadan bir örnektir. Yeşilçam sinemasında biz de Tarık Akan'ı o yolda görüyoruz. Akan, oldukça hırslı ve rolünü hakkıyla yapmak için elinden geleni yapıyor. Zeki Ökten'in yönettiği «Tutsak» nasıl bir başarı grafiği çizer, şimdiden bir şey söylenemez ama, alın teri dökülen her iş mutlaka aynı oranda değerlendirilir ve karşılık görür. Bu bir kuraldır. Sanıyoruz «Tutsak» vizyona girdiği zaman Tarık Akan'ın çizdiği tip ilgi görecektir...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Rol Yapmayı Unutmuşlar

İki yıla yakın süredir gazino sahnelerinden ve film setlerinden uzak kalan Meral Zeren kendisine, çalışma izni vermeyen parasal aşkından koptuktan sonra fiziki bir değişimle ortaya çıktı. Önce assolist olarak sahnelere döneceğinden ardından plak çalışmalarını hızlandıracağından söz eden güzel yıldız birde baktık ki geçtiğimiz günlerde söylediklerinin tersine önce film, setlerine dönüş yapıvermiş. Başrol de olsa pek öyle iddialı bir yapım olamayan filmin setinde Zeren'i gördüğümüzde yanında kendisi gibi setlerden uzak kalan eski bir film yıldızı daha vardı. Fazla kilolarını attığını söylemesine rağmen yine de hayli tombiş sayılan Ayşen Cansev 'den başkası değildi bu yıldız. Filmin erkek oyuncuları ise Yusuf Sezgin ile Salih Kırmızı idi. Yani filmcilerin tabiri ile dördünü biraraya getirseniz ancak işi kurtarır dedirtecek cinsten bir kadro ile çekime başlanmıştı.. Yavuz Film adına çekilen ve yönetmenliğini Yavuz Özışıklar'ın üstlendiği filmin çekim programı her yönüyle güze...

Kartal Tibet'in Hayranlarının Sevgisi

Sinema yıldızlarının oturduğu semtlerin posta müvezzilerine Allah sabırlar versin. Öyle ya, onlar muhakkak ki meslekdaşlarından hem daha çok çalışmakta, hem de daha çok yorulmaktalar. Üstelik sadece her Allahın günü o yıldızın» evine 50 ile 100 arasında değişen mektup taşısalar gene iyi, arada «hayranlardan gelen hediyeler» de var.. Geçenlerde Bebek’e gitmiştik. «Hazır gelmişken bir de Kartal Tibet'e uğrayalım,» deyip Arif Paşa yokuşuna saptık. Ayağımız uğurlu mudur, nedir? Biz girdikten sonra kapı kısa aralarla çalınmaya başladı. Önce Gündüz hanımın ahbapları geldi, peşinden Kanat için ısmarlanan oyuncakları getiren adam ve peşinden mahallenin emektar müvezzii... Kartal Tibet kucağında büyük bir mektup tomarıyla yanımıza geldiği zaman dikatimizi hemen zarfların arasında göze çarpan bir paket çekti. Bir «Kartal Tibet» hayranı tutmuş, okuyup çok beğendiği «Kopuk Takımı» adlı kitaptan bir tane daha alıp hayranı olduğu yıldıza göndermişti. Bu, bizim aklımıza bir konu getirdi: A...

Sema Yardımcı İntikam İçin Assolist Oldu

Gazino sahneleri genç bir assolist daha kazanıyor... Üstelik bu assolist nikah masasından gazino sahnelerine transfer olan 21 yaşında taptaze bir bakire... ŞEY, genç kızlara ibret olacak bir evlilik dramını gün ışığına çıkartırken, adı önümüzdeki günlerde gazino neonlarının tepesine yazılacak Sema Yardımcı’yı da bir filmlik ve fotoromanlık deneyimine rağmen ilk kez tanıyacaksınız... Günlük gazetelerde çok okuduk “Bahtsız gelin” haberlerini. Ama böylesine ilk kez rastladık. Adını fotomodel - manken olarak duyurmaya çalışan bir kız gazino çevrelerinde “Assolist” olarak konuşulurken duyulmamış bir sosyete skandalı ortaya çıktı. Ünlü bir armatör ailesinin denizci oğlu Feyzi Oskay’ın nikah masasında bırakıp kaçtığı Sema Yardımcı’nın intikam uğruna assolist olmaya karar verdiği gazino çevrelerinde günün konusu şimdi. İlk sınavını Maksim Gazinoları’nda vereceği söylenen Sema Yardımcı’yı sahne tuvaletlerini diken ünlü modacı Gürna Çapa’nın yanında bulduk. Önceleri hiç konuşmak istemeyen “...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...