Ana içeriğe atla

Brigitte Bardot'un Şöhreti Tehlikede


«Kim şöhretini kaybetmemek uğruna kamera karşısında soyunmaya devam edecek? Fransız sinemasının biricik yıldızı Brigitte Bardot mu? Çevirdiği filimlerdeki başarısıyle oyun kabiliyetini bütün dünya filimcilerine kabul ettirmiş olan, rejisörleri peşinden insafsızca koşturan Brigitte Bardot mu? Her hareketi genç kızlar arasında yeni bir çığır açan, her giydiği elbiseyle yeni bir modanın öncülüğünü yapan Brigitte Bardot mu? Kim böyle bir ihtimali aklına getirmişse mutlaka Brigitte Bardot'yu yeteri kadar tanımıyor demektir. Brigitte Bardot'nun rol kabiliyetinden yoksun, tek silahı güzellik olan yıldız adayları gibi, vücut gösterisiyle şöhret avcılığına çıkmasına ihtiyaç yoktur. Sinemanın dişi kedisi tektir. Kimse onunla boy ölçüşemez ve o da kimseyi kendine rakip görmeye tenezzül etmez. Şöhretinin devam etmesi için de soyunmasının şart olduğuna asla inanmaz.
«Böyle bir söylentiyi kim ortaya çıkarmışsa mutlaka Brigitte Bardot'nun sinemadaki başarısını kıskandığı için ona leke sürmek istemiştir! Brigitte Bardot, değil kamera karşısında soyunmaya devam etmek, tam tersine birçok kadın meslektaşından daha kapalı giyinmek istemiş ve son çevirdiği «Shalako» filminde de bileklerine kadar uzun elbiselerle seyircinin karşısına çıkmıştır.»
Bu sözleri, dünyada büyük yankılar yapacağa benzeyen «Shalako» filminin çevrildiği ilk günlerde, Brigitte Bardot söylüyordu. Bardot, «Eğer soyunmazsa, Brigitte ölür, şöhreti biter,» diyenlerin topuna birden, basın mensupları karşısında cevap veriyordu. O zamanlar, filimde Brigitte'in kapalı elbiselerle oynayacağını öğrenen herkes, «Bu Brigitte için intihar olur,» diyorlardı. Fakat genç kadın kararlıydı. Kamera karşısında sebepli sebepsiz soyunmaktan bıkmıştı.
Fakat nasıl olduysa oldu, soyunma meselesinde hiç çekinmeden iri iri laflar eden Brigitte Bardot, daha «Shalako» filmini tamamlayamadan zihniyet değiştirdi. Seyircinin, kapalı elbiseler giymiş Brigitte Bardot'yu yadırgayacağını düşünerek, filme alelacele birkaç açık sahne ilave ettirdi. Filmin ilk yarısında boğazına kadar kapalı elbiselerle seyircinin karşısına çıkan ünlü yıldız, ikinci yarıda göl kenarlarında çırılçıplak soyunup rol arkadaşlarıyie ateşli aşk sahneleri çevirdi. Gerçi filim aslında bir aşk ve macera filmiydi ve ateşli aşk sahnelerinin bulunması da tabiiydi, ama başlangıçta bu sahnelerin giyimli çevrilmesi kararlaştırılmıştı. B.B.'nin bu ani kararı tabiî her şeyi altüst ediverdi. Belki Brigitte Bardot'nun yerinde başka bir yıldız olsa, soyunma sahnelerinde biraz daha temkinli davranır, sansür heyetlerinin dikkatini çekmeyecek şekilde soyunmaya bakardı. Ama Brigitte Bardot bu... Bir kere soyunmaya karar verdi mi, artık ondan ölçülü davranış beklemek gerçekten manasız.
«Shalako» filminin çekimi tamamlandıktan sonra basına gönderilen fotoğraflar yıldızın hayranlarını hem şaşırttı, hem de hayli sevindirdi. Yıldızın, filmin birkaç yerine serpiştirdiği soyunma sahneleri, Brigitte Bardot hakkındaki söylentilerin çok daha değişik bir havaya bürünmesini sağladı. Bundan sonra «Kim şöhretini kaybetmemek uğruna kamera karşısında soyunma prensibine uymaya devam edecek?» diye bir soru sorulduğu zaman yıldızın hayranları, eski iddialarını bir kenara bırakıp soruyu «Brigitte Bardot» diye cevaplandıracaklar...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Bahar Öztan ''Eski Kocamdan Koca Olmaz'' Dedi

Kendi aralarında nişan takan Bahar Öztan ’ın eski kocası futbolcu Kasım Gündüz ile Hüner Coşkuner ’in ablası Sema Coşkuner, çok yakında bir gazinoda verecekleri bir yemekle bu nişanlarını ilan edecekler. İnsanoğlu ne tuhaf doğrusu... Hele kadınların işlerine akıl sır erdirmek gerçekten güç... Ne zaman ne yapacakları, nerde, ne söyleyecekleri belli olsaydı, kadından canı yanan biri çıkıp da “Allahım kadın varkan, sen neden şeytanı yarattın?” der miydi? Bunu hangi kadın kabul eder bilemeyeceğiz ama Bahar Öztan’a sorarsanız, “erkek milleti”nin şeytanın ta kendisi olduğunu söylüyor. Zaten zamanında yani futbolcu Kasım Gündüz’le evli olduğu günlerin bitiminde de kocasını böyle suçlamış ve onunla beraberken, film çevirmek için İstanbul dışına çıktığı zaman evlerine ucuz kadınları getirdiğini, artık bu hale tahammülü kalmadığını, dolayısıyla bu yüzden ayrıldığını bas bas bağırmıştı... Ayrıldığı kocası Kasım Gündüz, şimdi yeni bir evliliğe soyunuyor... Şarkıcı Hüner Coşkuner’in gerçe...

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

DÜNYANIN birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik ’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam ’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İsta...

Bu Gacıya Bir Baro

Çingeneler.. Kendilerine özgü konuşmalarıyla rahat yaşantılarıyla ve özgürlüklerine düşkünlükleriyle yüzyıllardan bu yana gelen toplumunuzun küçük bir parçası, sanatçı ruhlarıyla önlü kompozitörlere ilham kaynağı, yazarlara roman konusu olacak kadar bambaşka bir insan topluluğu olan bu insanların önemi son bir yıldır ülkemizde de hissedilmeye başlandı... Şüphesiz bu önem dünün pavyön şarkıcısı bugünün ünlü assolistl ve çingeneliğini inkar etmeyen Kibariye ile başlayıp başka ''iye'' takısı ile gazino sahnelerinde boy gösteren çingene veya çingene olduğunu iddia eden ses yıldızlarıyla güncelleşti... Ancak düne kadar olduğu halde ''Çingene''liğini inkar eden, aslını söylemekten utanan kişilerin bugün çingene olduğunu iftihar ederek söylemesi toplumun bu özellik sahibi kişilere gösterdiği ilgiyle gelen maddi manevi kazançtı. Ünlü şarkıcıların bile sahnelerde çingene oyun havalarıyla göbek atmaları, sahne gösterilerine özel olarak ''Çingene gö...