Ana içeriğe atla

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı


TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı.
Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Yüksek Kısım öğrencisi olmuş, orayı bitirmiş. «Kireçli Bahçe» adlı piyesle tiyatroya başlamış, «Bizim Şehir», «Bir Bardak Su», «Andromak», «Damdaki Kemancı» ve — Kıbrıs turnesinde temsil edilen — «Kaktüs Çiçeği» nde oynamış. 1968 yılında inşaat mühendisi Suat Şakir Perk’le evlenmiş.
Biyografisini kısaca özetlediğimiz Deniz Gökçer, şimdi de rejisörlüğünü Nejat Saydam’ın yaptığı «Aşk Hikayesi» adlı filimde Salih Güney, Münir Özkul, Yıldırım Önal ve Nedret Güvenç’le oynuyor. Bildiğimiz kadarıyle bugüne kadar Deniz Gökçer'e birçok defalar filim teklifi yapılmış, fakat nedense bunların hiç biri gerçekleşmemişti. Peki, Deniz Gökçer'in bugüne kadar yapılan teklifleri reddetmesinin sebebi neydi, bu defa teklifi niçin kabul etmişti? Kendisine bunları sorduğumuzda gülümsedi:
«Önce şunu söyleyeyim,» diye söze girdi ve şöyle devam etti. «Sinemayı hor gördüğüm falan yok. Sinema da tiyatro gibi bir sanat. Yalnız ben tiyatroyu çok fazla seviyorum. Tiyatro beni tatmin ediyor. Buna mukabil sinemaya karşı, filim çevirmeye karşı, istekli olduğumu söyleyemem. Bir sebep daha var. Ben evli bir kadınım. Kocam filim çevirmemi istemiyor. Hatta babamın da oynadığı '501 Numaralı Hücre' için bana teklif yapıldığında hiç düşünmeden, 'Hayır,' demiştim. Durumu evde kocama anlattım, o da, 'iyi etmişsin,' dedi. Diyeceksiniz ki, 'Böyle de şimdi niye filim çeviriyorsunuz?'... Prodüktör Murat Beyin oğlu Acar Beyle eşimin müşterek bir arkadaşları var. Araya o girdi. etraftan herkes 'Acar Film çok iyi firmadır, son derece ciddi çalışırlar,' dedi. Başrolü Konservatuvardan arkadaşım Salih Güney'le paylaşmamız da etkili oldu. Biz de kabul ettik.»
Deniz Gökçer'in şimdilik kararı «Aşk Hikayesi» nin çevireceği «ilk ve son filim» olduğu. Ama bu karar yarın değişebilir mi, o şimdiden bilinmez tabiî. Babasının oynadığı ffiimlerin hepsini seyretmiş, içlerinde en çok «Yaprak Dökümü» nü beğenmiş. Sinemaya sık sık gidiyor. Bu yıl seyrettiği filimler içinde en çok beğendikleri «Zorba» ile «Bahar Yağmuru Gibi»... O, Salih Güney’le kamera karşısına geçerken rejisör Nejat Saydam'la konuşuyoruz. Nejat Saydam yeni başrol oyuncusundan çok memnun:
«Deniz Hanım bugüne kadar çalıştığım en iyi oyunculardan biri,» diyor. «Bu yüzden filme, onun perdede uzun süre görünmesini sağlayacak uzun planlar koydum. Hepimiz tadına vara vara çalışıyoruz. Ayrıca mükemmel bir iş terbiyesi var. Mütevazı, olgun, hanımefendi bir insan. İnşallah, kararından cayar, 'Aşk Hikayesi' onun ilk ve son filmi olmaz...»
İnşallah...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Murat Soydan Çabuk Unuttu

Murat Soydan ile Ankaralı flörtü Tanju Moltay arasındaki gizli arkadaşlığı bugüne kadar hiçbir gazete ve mecmuada yayınlanmamış fotoğrafları ile mecmuamızın 48'inci sayısında yayınladığımız zaman şöyle bir başlık koymuştuk: «Düğüm haziranda çözülecek.» Oysa düğüm 48 sayılı mecmuamız Murat Soydan'ın eline geçtiği cuma sabahı çözüldü ve Soydan hiç görmediğimiz ve tahmin edemeyeceğimiz bir sinirlilik içinde bize aynen şunları söyledi: - «Tanju Moltay hanım ile aramdaki her şey bitmiştir. Kendisine imzaladığım fotoğrafımı mahremiyetimizi çiğneyerek mecmuanıza vermesini affedemiyorum. Bunu yapmamalıydı.» Murat Soydan'ın bu şekildeki konuşmasına pek hayret etmiştik. Acaba aylardan beri konuştuğu, mektuplar yazdığı, zaman zaman da İstanbul’da veya Ankara'da buluştuğu Tanju Moltay ile sırf o imzalı fotoğrafı mecmuamıza verdiği için mi kopmuştu? Ve böyle kırıcı konuşmuş tu, yoksa, işin içinde daha başka şeyler de var mıydı? GÜLER SAMURAY ADI ORTAYA ÇIKINCA... Ge

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Rıza Silahlıpoda'nın Büyük Aşkı

RIZA Silahlıpoda ile Serap Taşdemiroğlu, ilk kez dört yıl önce İzmir’de tanışmışlardı. Dört yıl sonra yine bir nisan akşamı da aşkları ortaya çıktı. Serap Taşdemiroğlu «Rıza ile bir arkadaş toplantısında tanıştık. Son ra arkadaşlığımız hiç eksilmeden bugüne kadar geldi» derken, Rıza Silahlıpoda da sevgilisinin gözlerinin içine bakarak şunları söylüyor: «Başımdan iki nikah, bir de nişan geçti. Ancak hiçbir zaman aradığım mutluluğu bulamadım. Ve dört yıl önce tanıştığım Serap’ta buldum gerçek dostluğu... Arkadaşlığımız gün geçtikçe sevgiye ve aşka dönüştü. Ama bir süre evlenmeyi düşünmüyoruz.» İstanbul’da tekrar sahneye çıkacak olan Rıza Silahlıpoda bu arada bir longplay dolduracak... Sanatçı İstanbul’da sevgilisi ile dinleniyor ve longplayının hazırlıklarını sürdürüyor. Rıza Silahlıpoda daha önce Sevda Karaca ile evlenmiş, şiddetli geçimsizlik yüzünden ayrılmış, şarkıcı Nilüfer ile de nişanlanıp kavgalı gürültülü bir şekilde nikah masasına gitmeden yollarını ayırmıştı. Rız

Ceyhan Cem'den Büyük İddia

Selçuk Ural'la beraberliğimiz 1966 Aralık ayında başladı. Daha önce de arkadaştık ama, sadece gezip tozuyorduk. Ne o bana, ne ben ona karışırdık. Bir gün bana Bütün erkek arkadaşlarla ilgini keseceksin. Filmleri bırakacaksın... Gazetecilere, artistlere selam vermiyeceksin dedi. Beni apayrı bir insan yapmak istiyordu. "Bunu zaman gösterir" diye teklifini kabul ettim. Bir arkadaşın evinde kalıyorduk. O Batı Kulüp'te çalışıyordu. Maddi vaziyetimiz iyi değildi. Arabasını satması o sıraya rastlar. Sonradan benim yüzümden sattığını söylemiştir ki, bu doğru değildir. Borcunu ödiyemediği ve şıklığa fazla düşkün olduğu için satmıştır. Bir süre sonra çalışmağa Ankara'ya gitti. Para yollıyacağını söylediği halde sözünü tutmadı... Kavgalarımız bir türlü bitmedi. Günün birinde bana evlenme teklif etti. "Birbirimizi tanımıyoruz... Daha ileride" dedim. Kurtuluş’ta bir ev tuttuk.Bütün istediklerimi almağa başladı. Israrla benden çocuk istiyordu."Gözü, duda