- «Peş peşe üç
filim çevireceğiz... İlkinde on altılık bir köylü dilberini,
İkincide 24 yıl hapis yatan ihtiyar bir kadını canlandıracağım.
Bu filim biter bitmez hemen bir salon komedisine başlıyoruz. O
filimde de bir Arap prensesi oluyorum. Bence, bu filimlerin içinde
en zoru da bu... Bakın, size kısaca konuyu anlatayım. Prenses
Türkiye'ye gelir ve bir banka veznedarına aşık olur... Hoppa,
şımarık bir kadındır... Buna karşılık veznedar, erkek tipli,
kabadayı, kadınları fazlasıyla seven bir tip. Prenses tür j
entrikalarla veznedarın eşi olmayı başarır. Ama, çok geçmeden
bu evlilik her ikisi için de bir cehennem azabı olur... Prenses
düşünür, taşınır ve «deri değiştirmeye», yani kocasının
istediği gibi bir kadın olmaya karar verir. Ve, kocasını kendine
aşık etmek için türlü kılıklara girer durur... Bar kadını
olur, dilenci olur, sonra İspanyol dansözü olur... Ama, bütün bu
zahmetlerin karşılığını da sonunda görür. Sert veznedar, şuh
İspanyol dansözüne abayı yakar. Yani bu filimde kılıktan kılığa
giriyorum. Öbür filimlerimde de canlandırdığım tipleri hesaba
katarsam bu filimde aşağı, yukarı 10 filimlik tip canlandıracağım
demektir. Bunca yıllık sinema oyuncusuyum; hayli filim çevirdim,
ama bu üç filimden korkmuyorum dersem yalan söylemiş olurum. Dile
kolay... Bir, bir buçuk ay içinde bu üç filim de çevrilip
bitecek. Pazartesi sete İspanyol dansözü olarak gideceğim. Akşam
döner dönmez, ertesi günkü yaşlı kadının makyajı,
hazırlığı... Bir de rolün havasına girmek var... Ne yapacağımı,
ne edeceğimi bilmiyorum doğrusu... Allah yardımcım olsun...»
Doğru Allah yardımcısı
olsun Belgin Doruk'un...
Belgin Doruk 1952
yılında «Çakırcalı'nın Definesi» filminde başrolü oynayarak
sinemaya girmişti. «Öldüren Şehir» Belgin Doruk'u «yıldız»
haline getiren ilk filimdir. 1956'daki «Son Beste» filminde onu her
devrin «şöhreti» Zeki Müren'in karşısında oynatmışlardı.
Bu filim Belgin'in dört yıllık şöhretine en az iki misli şöhret
daha ilave etmişti. 1959'da Göksel Arsoy'la başrolünü oynadığı
«Samanyolu» her iki artiste de uğur getirdi. O filme kadar tamamen
meçhul bir isim olan Göksel Arsoy bu filimle birden zirveye
tırmanmış. Belgin Doruk'un yıldızı iyice parlamış, Belgin
Türkiye'nin 1 numaralı yıldızı olmuştu. Yapımcılar, seyirci
tarafından çok tutulan bu «çift» e, devamlı filim
çevirtedursunlar, Belgin, özel hayatının «çifti» ni
değiştiriyordu. 1954'de evlendiği rejisör Faruk Kenç'ten
ayrılmış ve Birsel Film sahiplerinden Özdemir Birsel'le
evlenmişti. İkinci evliliğin ilk aylarında Göksel'le Birsellerin
arası açılmış ve bir süre gazete sütunlarına akseden karşılık
ı beyanatların sonunda Belgin - Göksel çiftini tekrar bir filimde
bir araya getirmek hayal olmuştu. Doğrusu bu ayrılıktan her ikisi
de zarar gördü. Belgin, o günlerde «Prensip olarak sadece Birsel
Film'in yapacağı filimlerde oynayacağım» diyordu. Özdemir
Birsel, karısının sarsılan vaziyetini «Küçük Hanım...»
serisi ile eskisinden kuvvetli bir duruma getirmek için çok
çalıştı... «Küçük Hanım» taa Avrupalara kadar gitti... O
günler Belgin için en «güç» günlerdi. 11 yıllık bir
mücadelenin sonunda zirveye çıkmıştı ve herkesin bildiği gib
zirveye çıkmak, zirvede kalmanın yanında çok daha kolaydı.
«Küçük Hanın» ve «Küçük Hanımın Kısmeti» Belgin'i en uç
noktaya çıkaran filimlerdi. Çıktığı noktada tutunabilmek için
tekrar Zeki Müren'e müracaat edildi. Kısmen renkli olarak çekilen
«Hayat Bazen Tatlıdır» dan sonra Belgin için artık iniş
başlamıştı. Çünkü her yıl piyasayı yeni yeni isimler
dolduruyordu ve «Tek şirket, tek oyuncu» formülü sinemada geçici
bir sürenin dışında hiç bir zaman geçerli olmamıştı. Bu
arada Belgin'in bir çocuk beklediği haberi filim piyasasına geldi.
Bu, yerli sinema lisanında en azından 4 - 5 ay sinemadan ayrı
kalmak demekti. Belgin'in ayrılığı ise seneyi doldurdu.
Geçtiğimiz haftalar
içinde haberler peş peşe patladı. Birsel Film faaliyetini
azaltmıştı. Birsel kardeşlerden ağabey Nüzhet sinemayı terk
etmiş, Belgin'in eşi Ozdemir de başka bir filim şirketi «Hisar
Film»'i kurmuştu. Belgin Doruk tekrar sinemaya dönmüştü. 3
filim birden yapacak ve bunları da bu yeni şirket hesabına
çevirecekti.
Filimlerin kadroları
da çok enteresandı. Birinde Beigin'in karşısında, her yeni yıla
bir evvelkinden daha kötü şartlarla giren bir «eski şöhret»
Ahmet Mekin oynuyordu. İkinci filminde Ayhan Işık, üçüncüsünde
de Sadri Alışık Belgin'e rol arkadaşlığı yapacaklardı. Eski
Birsel'ci Özdemir Birsel «Küçük Hanım» serisinin üç
oyuncusunu iki ayrı filimde tekrar deniyordu.
Belgin Doruk'un 1952'de
başlayan sinema serüveni gelmiş, bir buçuk ayda çevrilecek 3
filme dayanmıştı. Bu üç filimle ya Belgin Doruk, adını tekrar
zirvedeki isimlerin arasına getirecek, ya da yavaş yavaş unutulup
gidecekti. 15 yılda ölçülü ve kibar hareketleriyle etrafında
bir «saygı halesi» yaratmış olan Belgin Doruk, senelere meydan
okumaya çalışıyor. Bunun için 3 filimlik bir doping yapmıştı.
1968 yılının ortalarında bu dopingin ne kadar tesirli olacağını
göreceğiz. Bir yıllık bir aradan sonra tekrar beyazperdeye dönen
Belgin Doruk'un bu 3 filmi kendisi için olduğu kadar, Özdemir
Birsel'in yeni filim şirketi olan «Hisar Film» için de önemlidir.
Belgin Doruk'un bu 3
filminin tutması hem Belgin'i tekrar yıllar önceki yerine
getirecek, hem de kocasının yeni kurduğu filim şirketinin
geleceğini tayin edecek...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder