Ana içeriğe atla

Jocelyn Sinatra Soyadını Değiştirecekmiş

Uzun sarı saçlı, iri yeşil gözlü genç kız etrafını çeviren gazetecilere, «Benden ne istiyorlar, anlamıyorum,» diyordu. «Soyadım Sinatra'ysa, bu benim suçum mu? Herkes bana Frank Sinatra' dan bahsetmemi, onun bilinmeyen taraflarını anlatmamı istiyor. Yakında adımı değiştireceğim, sırf Frank Sinatra hayranlan tarafından rahatsız edilmemek için!»
Bunları söyleyen 18 yaşındaki genç kızın adı Jocelyne Sinatra. Tanınmış şarkıcı Frank Sinatra’nın yeğeni oluyor. Yani ağabeysinin kızı. Bir süreden beri Roma'da bulunan jocelyne, beyazperdeye girebilmek ünlü bir yıldız olabilmek çabasında.. Genç kız, «Babam John Frederick Sinatra öldüğü zaman henüz dört yaşındaydım, iki yıl daha Amerika’da kaldıktan sonra, Londra’ya göç ettik. O zaman henüz altı yaşındaydım,» diye anlatıyor. «Frank amcam nasılsa bizimle ilgilenmek istemiş olmalı ki gemiye gelmişti. Bu, onu son görüşüm oldu. Frank amcam ayaküstü bizimle konuştu, sonra da cebime bir on dolarlık soktu.. Annem sinirlenmişti. Almak istemedi, ama Frank amcam ısrar etti.
Annem onu hiç sevmezdi. Ondan hep, «Hayvanın, sersemin, budalanın biridir,» diye bahsederdi. Annemle zor günler geçirdik. Ama hiç bir gün de Frank amcama başvurup yardım istemek aklımıza gelmedi. Bana kalırsa, babam da kardeşi Frank'tan pek hoşlanmazmış. Sonunda onunla bütün ilişkilerini kesmiş. Frank amcamın ne kadar zengin olduğunu, sırf reklam olsun diye yeni yeni aşk maceralarına atıldığını bilmeyen yok. Arada bir gizli ve kirli işler çeviren uygunsuz kimselerle yakın ilişkiler kurduğuna dair söylentiler çıkar. Buna hiç şaşmam.. Çünkü annem hep beni ondan uzak tutmaya çalışırdı.»
Jocelyn Sinatra Londra’da bir tiyatro okuluna devam etmiş, bir süre de İngiltere televizyonunda çalışmış. Ama beyazperdede isim yapmak istediği için de, kalkmış Roma’ya gitmiş.. Çünkü başına talih kuşunun konmasını bekleyenler için en müsait yerin Roma stüdyoları olduğunu söylüyor.

Genç kız şöhrete erişmek için neden amcasından faydalanmadığını sordukları zaman, «Dedim ya, Frank amcama minnet altında kalmamak için, her işimi kendim görmek istiyorum,» diye cevap veriyor. «Onu da, kuzenlerim Nancy ile Tina ve Frank Jr.'u da görmek bile istemiyorum. Ama bundan, bir daha Amerika'ya dönmek istemediğim manası çıkmasın sakın. Hollywood’a ancak amcam Frank Sinatra'dan daha meşhur olunca döneceğim! Onun karşısına şöhretli bir yıldız olarak çıkmak isterim.»...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mahmut Hekimoğlu Evlenebilecek mi?

Mahmut Hekimoğlu uzun süredir arkadaşlık ettiği Huri Sapan ile evlenmeye karar vermişti. Hatta eşinden ayrıldıktan sonra Mahmut Hekimoğlu ile dünyaevine girmek için tüm hazırlıklarını tamamlayan Huri Sapan, gelinliğini bile hazırlamıştı... Ancak evlilik hazırlıkları sürerken Mahmut Hekimoğlu Çemberlitaş’ta kadın çantalarına aksesuar imal eden bir işyeri açtı. Bir yandan İzmir Fuarı’nda şarkıcı olarak sahneye çıkmak için hazırlıklarını sürdüren Hekimoğlu, işyerine de vakit ayırmak zorunda kalınca başını kaşıyamaz oldu... Huri Sapan ise şu anda turnede. Tüm hazırlıklar yapılmışken, nikahın ertelenmesine Huri Sapan'ın nasıl tepki göstereceği merak konusu... Kimbilir belki, «Bu kadar bekledik. İki sene daha bekleriz» diyecek, belki de bunca işin arasında nikah da sıkıştırılacak. Her şey Huri Sapan turneden döndükten sonra belli olacak... Üstelik bu uğraşlar arasında mekik dokuyan Mahmut Hekimoğlu, bu ay içinde başrolünü Bilun NazIıhan ile paylaşacağı «Kadersiz» adlı filmin

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik 'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İstanb

Kocası Kovuldu Seçil Heper Keyiflendi

Tam bir yıldır İstanbul ile Cannes arası mekik dokuyan Seçil Heper nihayet Büyükada’daki evine kavuştu. Kocası Melih Caculi hala kumar paralarını tahsil edememenin üzüntüsünü yaşarken, Cannes’ten şikayetçi olan Seçil Heper ise çok mutlu ve çocuklar gibi sevinçli... Seçil Heper ile kocası Melih Caculi’nin geçen yıl başlattıkları Cannes seferlerini artık sağır sultan bile duydu. Ne var ki başlangıçta çok iyi görünen bu yurt dışı gezilerini çok seven Seçil Heper, daha işin yarısında sıkılmış, hatta Cannes’te olduğu sıralarda bile yakın dostlarıyla yaptığı uzun telefon konuşmalarında İstanbul’un havasını suyunu çok özlediğinden dem vurmuştu sık sık... Cannes’daki büyük ve lüks otelin kumarhane sorumluluğunu alan Melih Caculi’nin bu işi tam bir yıl devam etti... Sonunda olanlar oldu. Türk işadamlarının Cannes’teki otelde oynadıkları yüksek kumardan dolayı meydana gelen borçlarına Melih Maculi kefil olunca ve bu borçlar da ödenmeyince otel ilgilileri Melin Caculi’nin işine son verdi

Canan Perver Anneliği Doya Doya Yaşıyor

CANAN Perver ve Temel Gürsu film çalışması için Anadolu'ya gittikleri zaman ikisinin de aklı-fikri İstanbul’daki çocuklarında kalıyor. Geçtiğimiz yıllarda Ferdi Tayfur 'la «Boynu Bükük» adlı filmin çekimleri için Side'ye giden Canan Perver ve filmin yönetmenliğini yapan Temel Gürsu o günleri hiç unutamıyorlar. Her ikisi de İstanbul'da kalan oğulları Burak'ı düşünmekten doğru dürüst çalışamamışlar. Şu günlerde Canan Perver'in işleri başından aşkın... Nedeni de «Benim canavarlarım» dediği iki yaşındaki Burak ile henüz altı aylık olan Emrah... Burak, karma aşı olduğu için iki gün yatakta yatmış. Emrah ise her zamanki gibi günlük yaramazlıklarını sürdürmüş. Bu arada Temel Gürsu da kendisine düşen payı almış, Canan Perver, Burak'la ilgilendiği için, gece yarısı uyanıp Emrah'ın mamasını o yedirmiş, ağladığı zaman da kalkıp onu uyutmaya çalışmış... Sonunda Burak'a yaptırılan karma aşı etkisini yitirmiş ve Gürsu ailesinde hayat normale dönmüş... Ca

Seçil Heper Yine Perişan

Bir süreden beri İstanbul’da bulunan Seçil Heper-Melih Caculi tekrar Cannes'e dönme hazırlıktan yaparlarken soluğu Amerika'da aldılar. Evinde fenalaşan Melih Caculi yanına kansı Seçil Heper'i de alarak tedavi olmak üzere hemen ertesi gün yola çıktı. Ölüm korkusu hayat, sevenler için üzerlerine çöken bir kabus gibidir... Hele bu kişi Melih Caculi gibi daha önce kalbinden rahatsız olup, ölüm tehlikesi atlatmışsa, kalbinin ufacık, bir teklemesinde bu kabusu daha çok yaşar, dünyası zindan olur... İlk kalp krizini geçirdiği zaman hemen soluğu Amerika'da alan Melih Caculi, yurda döndüğü günden beri doktorların uyarılarına dakika dakika sadık kalıyordu. Öyle, ki, bir türlü vazgeçemeyip nikotin komasına bile girdiği sigarayı hayatından silip atmıştı... Genç kansı Seçil Heper, Melih Caculi'nin sıhhati ile çok yakından ilgileniyor ve kocasının başında adeta özel tutulmuş dikkatli bir hasta bakıcı görünümü veriyordu... Açıkçası kocasına her an bir şey olabileceği kork