Ana içeriğe atla

50 Milyonluk Proje

İkisini de halk yaratmış... Onlar şarkılarıyla, plaklarıyla, filmleriyle milyonların duygularını dile getirerek, yine bu milyonlarca hayranın kalplerinde taht kurarak, isimlerinin yanına "Kral” ünvanını eklemişler. Daha doğrusu Orhan Gencebay ile Ferdi Tayfur’u veya Ferdi Tayfur ile Orhan Gencebay’ı halk kral yapmış ve baştacı etmiş, devleştirmiştir... Daha düne kadar birbirlerinden önde olmak için yarış eden bu iki dev, şimdi sanat dünyasında alışılmamış büyük bir bağla bağlandılar. Kelimenin tam anlamıyla dost oldular ve birde... Evet birde bu dostluğun getirdiği sıcaklıkla güzel bir amaç için kenetlenip 50 milyonluk büyük bir projeyle kanser ortaklığı kurdular. Lösemili çocukları kurtarmak için kurulan vakfın açtığı kampanyaya katılan iki kral, anlaşarak verdikleri ortak kararı vakıf ilgililerine bildirdiler. Buna göre Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur kendi paralarını ortaya koyarak birlikte bir plak yapacaklar... Plağın bir yüzünde Orhan Gencebay, diğer yüzünde Ferdi Tayfur şarkılarını, bestelerini söyleyecekler. Müzik dünyasında olay yaratacak bu plağın satışından Lösemili Çocuklar Vakfı üyelerinin yardımıyla da teberrulu plak bağışlarından toplanacak olan ve hedef alınan 50 milyon lirayı Lösemi gibi bir canavarı yenmek üzere vakfa bağışlayacaklar... Kan kanserinin pençesinde kıvranan yavruları hayata bağlamak için, küçücük fidanları yeşertmek için...
Arabeskin kralları at üstünde de beraber...
"Birlikten kuvvet doğar" diyen atalarımız iki arabesk kralının bugünkü ortamda birleştiklerini görselerdi, kuşkusuz kuvvet üzerine daha vurucu söz söylerlerdi... Bu birleşmeden çok büyük bir dostluk sağlayan bu dostluktan da bir ortak noktaları çıkınca arabesk kralları bu kez de at üstünde biraraya geldiler... Orhan Gencebay'ın Samsun'da, Ferdi Tayfur’un da Adana'da başlayan at sevgisi ve binicilik merakı onlara soluğu Sipahiocağı'nda aldırdı. Şimdi haftanın belli bir gününde buraya gelip at sporu yapıyorlar, bu sporu, kendilerinde geliştirmek için de usta binicilerle saatlerce çalışıyorlar. "At sevgi ifadesidir" diyen sanatçılar, haftada bir hem bu sevgilerini tadıyorlar, hem de bundan sonra yapacakları işleri konuşuyorlar. Kısacası, plaktan, özel yaşamlarındaki dostluklarından sonra şimdi de at üstünde beraber oluyorlar... Ve çevrelerindekilere de "İşte dostluk" dedirtiyorlar...
Artık rekabet değil güçbirligi var...
Rekabet kimine göre güzel, kimine göre zarardır. Ama kralların rekabeti söz konusu olursa iş değişir ve bu rekabet de olumlu yönde gelişirse tadına doyum olmaz...
Orhan Gencebay'ın müzik dünyasında dev adımlarla ilerlemeye başladığı günlerde parlayan Ferdi Tayfur çok kısa bir zaman içinde olağanüstü ilgi görerek büyük bir hayran kitlesini etrafında toplamıştı. Bu durumu gözönünde bulunduran bazı dış etkenler ve çıkarcı çevreler iki sanatçı arasında büyük bir uğraşla bir rekabet havası yarattılar. İster istemez onlar da etkilendi biraraya gelene kadar sadece uzaktan selâmlaştılar. Ama şimdi ikisi de herkesin gıpta edeceği sevgi ve saygının süslediği birdostluk içindeler...
İşte bu dostluk sonucu da rekabeti sildiler, güç birliği yaptılar... Daha iyiyi, güzeli, olumluyu ortaya koymak üzere kolları sıvadılar...
Zirvedeki iki kişinin biraraya gelip olumlu işler yaptıkları, ortaya iyi şeyler koydukları çok görülmüştür... Ama son yıllarda sanat dünyasında böyle beraberlik tablolarına rastlanmıyordu...
Çıkarların ağır basmasıyla en candan dostlukların bile bıçak gibi kesildiği ortamda Gencebay ile Tayfur'un birleşmesi çok önemlidir... Çünkü ikisi de zirvede, ikisi de aynı türün iki kralı...
Onun için bu beraberlikleri hiç bir zaman göstermelik olarak kalmayacak onlara göre...
Elele verip daha nice insanlık yararına olan işlerde beraber olacaklar, birlikte uğraş verecekler... Bugünkü birleşme de yerini yarınlarda daha güçlü beraberliğe bırakacak...
Lösemili çocuklar size minnettar kalacaklar ”
Orhan Gencebay ile Ferdi Tayfur’un Lösemili Çocuklar Vakfı’na gelir temin etmek amacıyla özveride bulunarak birlikte plak yapma ve bu plağın satış ve teberrularından toplanacak parayı da adı geçen vakfa bağışlamak için biraraya gelmeleri tüm vakıf üyeleri arasında bayram havası estirdi.
Vakıf Başkanı Profesör Gündüz Gedikoğlu'nun sevincine diyecek yoktu ve gazetemiz aracılığı ile iki dev sanatçıya şu mesajı gönderdi:
Yaptığınız bu jest öylesine güzel, öylesine ulvi ki bundan hepimiz gurur duyduk. Böylesine ulusal bir göreve katıldığınızdan dolayı Lösemili çocuklar size minnettar kalacaktır..."...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Rol Yapmayı Unutmuşlar

İki yıla yakın süredir gazino sahnelerinden ve film setlerinden uzak kalan Meral Zeren kendisine, çalışma izni vermeyen parasal aşkından koptuktan sonra fiziki bir değişimle ortaya çıktı. Önce assolist olarak sahnelere döneceğinden ardından plak çalışmalarını hızlandıracağından söz eden güzel yıldız birde baktık ki geçtiğimiz günlerde söylediklerinin tersine önce film, setlerine dönüş yapıvermiş. Başrol de olsa pek öyle iddialı bir yapım olamayan filmin setinde Zeren'i gördüğümüzde yanında kendisi gibi setlerden uzak kalan eski bir film yıldızı daha vardı. Fazla kilolarını attığını söylemesine rağmen yine de hayli tombiş sayılan Ayşen Cansev 'den başkası değildi bu yıldız. Filmin erkek oyuncuları ise Yusuf Sezgin ile Salih Kırmızı idi. Yani filmcilerin tabiri ile dördünü biraraya getirseniz ancak işi kurtarır dedirtecek cinsten bir kadro ile çekime başlanmıştı.. Yavuz Film adına çekilen ve yönetmenliğini Yavuz Özışıklar'ın üstlendiği filmin çekim programı her yönüyle güze...

Kartal Tibet'in Hayranlarının Sevgisi

Sinema yıldızlarının oturduğu semtlerin posta müvezzilerine Allah sabırlar versin. Öyle ya, onlar muhakkak ki meslekdaşlarından hem daha çok çalışmakta, hem de daha çok yorulmaktalar. Üstelik sadece her Allahın günü o yıldızın» evine 50 ile 100 arasında değişen mektup taşısalar gene iyi, arada «hayranlardan gelen hediyeler» de var.. Geçenlerde Bebek’e gitmiştik. «Hazır gelmişken bir de Kartal Tibet'e uğrayalım,» deyip Arif Paşa yokuşuna saptık. Ayağımız uğurlu mudur, nedir? Biz girdikten sonra kapı kısa aralarla çalınmaya başladı. Önce Gündüz hanımın ahbapları geldi, peşinden Kanat için ısmarlanan oyuncakları getiren adam ve peşinden mahallenin emektar müvezzii... Kartal Tibet kucağında büyük bir mektup tomarıyla yanımıza geldiği zaman dikatimizi hemen zarfların arasında göze çarpan bir paket çekti. Bir «Kartal Tibet» hayranı tutmuş, okuyup çok beğendiği «Kopuk Takımı» adlı kitaptan bir tane daha alıp hayranı olduğu yıldıza göndermişti. Bu, bizim aklımıza bir konu getirdi: A...

Sema Yardımcı İntikam İçin Assolist Oldu

Gazino sahneleri genç bir assolist daha kazanıyor... Üstelik bu assolist nikah masasından gazino sahnelerine transfer olan 21 yaşında taptaze bir bakire... ŞEY, genç kızlara ibret olacak bir evlilik dramını gün ışığına çıkartırken, adı önümüzdeki günlerde gazino neonlarının tepesine yazılacak Sema Yardımcı’yı da bir filmlik ve fotoromanlık deneyimine rağmen ilk kez tanıyacaksınız... Günlük gazetelerde çok okuduk “Bahtsız gelin” haberlerini. Ama böylesine ilk kez rastladık. Adını fotomodel - manken olarak duyurmaya çalışan bir kız gazino çevrelerinde “Assolist” olarak konuşulurken duyulmamış bir sosyete skandalı ortaya çıktı. Ünlü bir armatör ailesinin denizci oğlu Feyzi Oskay’ın nikah masasında bırakıp kaçtığı Sema Yardımcı’nın intikam uğruna assolist olmaya karar verdiği gazino çevrelerinde günün konusu şimdi. İlk sınavını Maksim Gazinoları’nda vereceği söylenen Sema Yardımcı’yı sahne tuvaletlerini diken ünlü modacı Gürna Çapa’nın yanında bulduk. Önceleri hiç konuşmak istemeyen “...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...