Ana içeriğe atla

Esen Püsküllü

«ADIM Esen Püsküllü... 1946 yılının 16 temmuzunda doğduğuma göre şimdi tam 25 yaşındayım. Bir ablam, iki erkek kardeşim var. Rejisör Yücel Uçanoğlu ile 28.7.1966 perşembe günü saat tam 18.30’da nikahlandım. Dünya yeni bir yıla hazırlanırken, 30 aralık 1967’de oğlum Ahmet dünyaya geldi ve beni yalancı çıkarmadı.
«Yalancı çıkarmadı diyorum, gerçekten öyle. Nedense ben hep oğlum olsun isterdim, hatta çocuğumun adını doğmadan koymuştum. Neyse, Allah bu isteğimi de verdi. A, gördünüz mü? Okuduğum okulları yazmayı, sinemaya girmeden önce ne iş yaptığımı falan yazmayı unuttum. Neyse, o kadar acemiliği hoş görün. Efendim, Barbaros İlkokulunu bitirdim. Beşiktaş Kız Lisesi onuncu sınıfında öğrenimi terk ettim. Daktilo - sekreter kurslarına gittim, bir süre özel bir şirkette daktilo - sekreter olarak çalıştım.
«Günlerden bir gün gördüğüm bir ilan hayatımın akışını (aslında bu lafı kullanmayı istemiyordum, ama ne yapayım, şimdi aklıma başkası gelmiyor) değiştirdi. SES mecmuası 'Sinema Artisti Yarışması' yapıyordu. Sonra uzun geceler girdi hayatıma. 'Acaba girsem mi, ailem ne der, derece alabilir miyim?' vs... Bu düşünceler günlerce uykuyu alıp götürdü benden. Nihayet, 'Ne olacaksa olsun,' deyip resimleri çektirdim. Yarışma başladı, devam etti ve bitti. Kızlar arasında Selda Alkor birinci, ben ikinci olmuştum. Önce sevineyim mi, üzüleyim mi kestiremedim. 1965 nisanında başladığım ilk filmim 'Deli Futbolcu' da çalışırken bu işe devam edip etmeyeceğimi bilmiyordum. Ama filmin son iş günü kararımı vermiş, mesleğimi seçmiştim. Ben sinema artisti olacaktım.
«Sonra... Sonrası ya çok uzun, ya çok kısa... Filimler filimleri izledi. Siyah - beyaz filimler renkli cidu, ben devamlı olarak çalıştım. Bugün, koca bir 5 yılın sonunda durup geriye bakıyorum, uzun uzun ve kendi kendime soruyorum:
«— 'Acaba iyi mi ettin Esen sinemaya girmekle?'
«Size dostça bir itirafta bulunayım mı? Kendi kendime sorduğum bu soruya daima, 'Evet.' diye cevap veriyorum, 'iyi etmişim de sinemayı seçmişim,' diyorum. Beşiktaş ta, doğup büyüdüğüm yerde bir katım var şimdi, bir arabam var. Ama ben kat ve araba için demiyorum bunları. Mutluluk dolu yuvamı sinemaya borçluyum. Ben sinemaya girmeseydim Yücel’le nasıl tanışacaktık ki...
«Geçenlerde Uludağ’a gitmiştik. Bugünlerde Uçanoğlu ailesinin en çok düşündüğü konu Uludağ’la ilgili... Karı-koca orayı çok sevdik; ufak bir yer almak istedik. Ama Uludağ'da yer satılmazmış, sadece — istenirse — uzun vade ile kiralanabilirmiş. Bakalım, şimdi temaslar devam ediyor; mümkün olursa küçük bir yer satın alacağız Uludağ'da, olmazsa kiralayacağız.
«Bundan sonrası ne olacak? Onu bilemem ama benim için ön planda evim ve çocuklarım var. Allahtan en büyük isteğim bugünkü mutluluğumuzun devam etmesi. Sinema da devam edecek tabii... Yıllardır olduğu gibi yılda 9-10 filim çevireceğim. 'Ya şarkıcılık?'... Onu şimdiden bilemiyorum. Teklifler var bu konuda, üstelik son derece de cazip, ama... Neyse... Şimdilik bu konuyu kapatalım.
«Hepinize saygılar ve sevgiler. Başarı ve mutluluk dilekleri...»...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Rol Yapmayı Unutmuşlar

İki yıla yakın süredir gazino sahnelerinden ve film setlerinden uzak kalan Meral Zeren kendisine, çalışma izni vermeyen parasal aşkından koptuktan sonra fiziki bir değişimle ortaya çıktı. Önce assolist olarak sahnelere döneceğinden ardından plak çalışmalarını hızlandıracağından söz eden güzel yıldız birde baktık ki geçtiğimiz günlerde söylediklerinin tersine önce film, setlerine dönüş yapıvermiş. Başrol de olsa pek öyle iddialı bir yapım olamayan filmin setinde Zeren'i gördüğümüzde yanında kendisi gibi setlerden uzak kalan eski bir film yıldızı daha vardı. Fazla kilolarını attığını söylemesine rağmen yine de hayli tombiş sayılan Ayşen Cansev 'den başkası değildi bu yıldız. Filmin erkek oyuncuları ise Yusuf Sezgin ile Salih Kırmızı idi. Yani filmcilerin tabiri ile dördünü biraraya getirseniz ancak işi kurtarır dedirtecek cinsten bir kadro ile çekime başlanmıştı.. Yavuz Film adına çekilen ve yönetmenliğini Yavuz Özışıklar'ın üstlendiği filmin çekim programı her yönüyle güze...

Kartal Tibet'in Hayranlarının Sevgisi

Sinema yıldızlarının oturduğu semtlerin posta müvezzilerine Allah sabırlar versin. Öyle ya, onlar muhakkak ki meslekdaşlarından hem daha çok çalışmakta, hem de daha çok yorulmaktalar. Üstelik sadece her Allahın günü o yıldızın» evine 50 ile 100 arasında değişen mektup taşısalar gene iyi, arada «hayranlardan gelen hediyeler» de var.. Geçenlerde Bebek’e gitmiştik. «Hazır gelmişken bir de Kartal Tibet'e uğrayalım,» deyip Arif Paşa yokuşuna saptık. Ayağımız uğurlu mudur, nedir? Biz girdikten sonra kapı kısa aralarla çalınmaya başladı. Önce Gündüz hanımın ahbapları geldi, peşinden Kanat için ısmarlanan oyuncakları getiren adam ve peşinden mahallenin emektar müvezzii... Kartal Tibet kucağında büyük bir mektup tomarıyla yanımıza geldiği zaman dikatimizi hemen zarfların arasında göze çarpan bir paket çekti. Bir «Kartal Tibet» hayranı tutmuş, okuyup çok beğendiği «Kopuk Takımı» adlı kitaptan bir tane daha alıp hayranı olduğu yıldıza göndermişti. Bu, bizim aklımıza bir konu getirdi: A...

Sema Yardımcı İntikam İçin Assolist Oldu

Gazino sahneleri genç bir assolist daha kazanıyor... Üstelik bu assolist nikah masasından gazino sahnelerine transfer olan 21 yaşında taptaze bir bakire... ŞEY, genç kızlara ibret olacak bir evlilik dramını gün ışığına çıkartırken, adı önümüzdeki günlerde gazino neonlarının tepesine yazılacak Sema Yardımcı’yı da bir filmlik ve fotoromanlık deneyimine rağmen ilk kez tanıyacaksınız... Günlük gazetelerde çok okuduk “Bahtsız gelin” haberlerini. Ama böylesine ilk kez rastladık. Adını fotomodel - manken olarak duyurmaya çalışan bir kız gazino çevrelerinde “Assolist” olarak konuşulurken duyulmamış bir sosyete skandalı ortaya çıktı. Ünlü bir armatör ailesinin denizci oğlu Feyzi Oskay’ın nikah masasında bırakıp kaçtığı Sema Yardımcı’nın intikam uğruna assolist olmaya karar verdiği gazino çevrelerinde günün konusu şimdi. İlk sınavını Maksim Gazinoları’nda vereceği söylenen Sema Yardımcı’yı sahne tuvaletlerini diken ünlü modacı Gürna Çapa’nın yanında bulduk. Önceleri hiç konuşmak istemeyen “...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...