Ana içeriğe atla

Esen Püsküllü Boşanıyor mu?


Yüzü incelmiş, vücudu yuvarlak hatlarını kaybedip onu minyon bir manken havasına sokmuştu. Dudaklarında da eski çocuksu neşesinden eser kalmamıştı sanki. Düşünüyor, dalgın dalgın uzaklara bakıyordu. Film çalışmalarının çokluğundan olacak, yorulmuşa benziyordu...
- İyice zayıfladım, diye söze başladı. Yaza hazırlanıyorum. Çalışmaktan dinlenmeğe vakit bulamamıştım geçen yıllar. Ama bu yıl kendi kendime söz verdim. Bol bol denize gireceğim. Yeni mayo modelleri seçtim. Bu yıl ilk defa bikini giyeceğim. Onun için incelmeğe bakıyorum...
Esen Püsküllü, "Kırbaç Altında" filminin bir pavyon sahnesinde, ince siyah tülden bir tuvalet giymiş, partöneri Cüneyt Arkın'la dans ediyordu. Prova bitince kendini bir sandalyeye atıyor, bir süre dinleniyor, sonra rejisör Nejat Saydam'ın komutuyla yerinden kalkıp piste sıçrıyor, Cüneyt'e sarılıp dönüyor, dönüyordu... Taki Melih Sertesen kamerasının motorunu durduruncaya kadar.
- Bu yıl işlerim açıldı, diye ekledi Esen Püsküllü... Geçen yıl evlendim diye prodüktörler işleri kısmışlar, önceden anlaştığımız bir çok rolleri başkalarına vermişlerdi. Evliliğin sanat hayatıma ve mesleğime gölge düşürmediğini gören filmciler, şimdi hiç durmadan kapımı aşındırıyorlar. Ben de teklifleri kabul edip, yeni yeni anlaşmalar imzalıyorum. Kazanç bakımından benim için iyi oluyor ama, çok ta yoruluyorum...
Esen Püsküllü, Hulki Saner'in yönettiği "Gençlik Türküsü" filmini daha yeni bitirmişti. Müzikal bir komedi olan bu filmde Erol Büyükburç'la beraber oynamıştı. Film biter bitmez, daha dinlenmeğe vakit bulamadan onu Acar Filmden çağırmışlar ve "Kırbaç Altında'' filmi için bağlamışlardı. Esen Püsküllü bu filmlerden önce de, Birsel Film'in Nişan Hançer'e çevirttiği "Demir Yumruklu Üçler" filminde Ekrem Bora, Kuzey Vargın, Süleyman Turan'la Olmamıştı... Yaza kadar Birsel'lerin Urfa'da çevireceği bir film için İstanbul'dan bir süre uzaklaşacak, bu arada Acar Film'e de ikinci bir film daha yapacaktı...
Evliliğin mesleğine etkisi olmadığım belirten Esen Püsküllü,rejisör eşiyle geçinemedikleri yolunda sık sık çıkarılan söylentilere cevap verirken de dalgın görünüyor, hatta fotoğrafının çekilmesi için foto muhabirini Levent'teki evi yerine Beşiktaş'taki annesinin evine gelmesini istiyordu...
  • Evlendikten sonra daha şuurlu çalışıyorum, dedi. Ne yaptığımı, nasıl hareket edeceğimi şimdi daha iyi biliyorum. Kendimi artistliğe yeni başlamış gibi hissediyorum. Geçen yıl sadece 4 filmde oynamıştım. Bu yıl 3 ayda3 filmde oynadım. Bu da işe ne kadar bilinçli şekilde sarıldığımı göstermiye yeter. Hayatta artık kendimi işe yarar bir mahlûk olarak görüyorum. Bir işe yaradığımı yeni yeni anladım...
Evlilik hayatı hakkında çıkarılan dedikodulara çok üzüldüğünü söyleyen Esen Püsküllü, aralarındaki geçimsizliği kesin olarak yalanlıyor:
  • Huzurumuz yerinde. Boşluğum yok. İşten eve, evden işe gidiyorum... Bunun dışında bir hayatı da özlemiyorum zaten. Gece hayatımız yok... Aramıza bir üçüncü şahsın karışmasını, ikimiz de istemiyoruz. Çok gecelerimizi evimizde başbaşa geçiriyoruz. Birbirimize yetiyor da artıyoruz bile.
Esen Püsküllü, eşi Yücel Uçanoğlu'nun "Yaprak Dökümü" filmindeki asistanlık görevi dolayısiyle geceleri eve çok geç geldiğinden yakınıp durmuş...
  • Tam iki ay dul kaldım. Yücel ya geceleri 2 de, 3 te geldi. Ya hiç gelmedi. Çok gece sobanın başında elimde kitap uyuduğumu hatırlarım. Ama şimdi bu tatsız geeçler geride kaldı. Artık eşimle birlikte geceleri sinemaya gidiyoruz. Gördüğümüz filmleri tartışıyoruz. O rejisör gözüyle not alıyor, ben oyuncu gözüyle... Her şeyin anlamı var artık. Herşeyi başka gözle görmeğe başladım...(diğer haberler için aşağıdaki linke tklayın)
Tozlumagazin.net

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Bahar Öztan ''Eski Kocamdan Koca Olmaz'' Dedi

Kendi aralarında nişan takan Bahar Öztan ’ın eski kocası futbolcu Kasım Gündüz ile Hüner Coşkuner ’in ablası Sema Coşkuner, çok yakında bir gazinoda verecekleri bir yemekle bu nişanlarını ilan edecekler. İnsanoğlu ne tuhaf doğrusu... Hele kadınların işlerine akıl sır erdirmek gerçekten güç... Ne zaman ne yapacakları, nerde, ne söyleyecekleri belli olsaydı, kadından canı yanan biri çıkıp da “Allahım kadın varkan, sen neden şeytanı yarattın?” der miydi? Bunu hangi kadın kabul eder bilemeyeceğiz ama Bahar Öztan’a sorarsanız, “erkek milleti”nin şeytanın ta kendisi olduğunu söylüyor. Zaten zamanında yani futbolcu Kasım Gündüz’le evli olduğu günlerin bitiminde de kocasını böyle suçlamış ve onunla beraberken, film çevirmek için İstanbul dışına çıktığı zaman evlerine ucuz kadınları getirdiğini, artık bu hale tahammülü kalmadığını, dolayısıyla bu yüzden ayrıldığını bas bas bağırmıştı... Ayrıldığı kocası Kasım Gündüz, şimdi yeni bir evliliğe soyunuyor... Şarkıcı Hüner Coşkuner’in gerçe...

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

DÜNYANIN birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik ’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam ’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İsta...

Bu Gacıya Bir Baro

Çingeneler.. Kendilerine özgü konuşmalarıyla rahat yaşantılarıyla ve özgürlüklerine düşkünlükleriyle yüzyıllardan bu yana gelen toplumunuzun küçük bir parçası, sanatçı ruhlarıyla önlü kompozitörlere ilham kaynağı, yazarlara roman konusu olacak kadar bambaşka bir insan topluluğu olan bu insanların önemi son bir yıldır ülkemizde de hissedilmeye başlandı... Şüphesiz bu önem dünün pavyön şarkıcısı bugünün ünlü assolistl ve çingeneliğini inkar etmeyen Kibariye ile başlayıp başka ''iye'' takısı ile gazino sahnelerinde boy gösteren çingene veya çingene olduğunu iddia eden ses yıldızlarıyla güncelleşti... Ancak düne kadar olduğu halde ''Çingene''liğini inkar eden, aslını söylemekten utanan kişilerin bugün çingene olduğunu iftihar ederek söylemesi toplumun bu özellik sahibi kişilere gösterdiği ilgiyle gelen maddi manevi kazançtı. Ünlü şarkıcıların bile sahnelerde çingene oyun havalarıyla göbek atmaları, sahne gösterilerine özel olarak ''Çingene gö...