Ana içeriğe atla

Murat Soydan Çabuk Unuttu

Murat Soydan ile Ankaralı flörtü Tanju Moltay arasındaki gizli arkadaşlığı bugüne kadar hiçbir gazete ve mecmuada yayınlanmamış fotoğrafları ile mecmuamızın 48'inci sayısında yayınladığımız zaman şöyle bir başlık koymuştuk:
«Düğüm haziranda çözülecek.»
Oysa düğüm 48 sayılı mecmuamız Murat Soydan'ın eline geçtiği cuma sabahı çözüldü ve Soydan hiç görmediğimiz ve tahmin edemeyeceğimiz bir sinirlilik içinde bize aynen şunları söyledi:
- «Tanju Moltay hanım ile aramdaki her şey bitmiştir. Kendisine imzaladığım fotoğrafımı mahremiyetimizi çiğneyerek mecmuanıza vermesini affedemiyorum. Bunu yapmamalıydı.»
Murat Soydan'ın bu şekildeki konuşmasına pek hayret etmiştik. Acaba aylardan beri konuştuğu, mektuplar yazdığı, zaman zaman da İstanbul’da veya Ankara'da buluştuğu Tanju Moltay ile sırf o imzalı fotoğrafı mecmuamıza verdiği için mi kopmuştu? Ve böyle kırıcı konuşmuştu, yoksa, işin içinde daha başka şeyler de var mıydı?
GÜLER SAMURAY ADI ORTAYA ÇIKINCA...
Gene o günlerde ortaya bir Güler Samuray ismi atılmıştı. Her ikisine de yakın olanlar Murat Soydan'ın eski güzellik kraliçelerinden Güler Samuray ile seviştiğini, hatta bazı geceler onunla birlikte İstanbul'da Küçükçekmece'ye, Sahilyolu'na gittiğini baş başa yemek yediğini söylüyorlardı.
Fakat bütün bunlar dedikodudan, söylentiden öteye bir anlam taşımıyordu tabii. Hiç kimse ikisinin baş başa resimlerini çekip «İşte Murat Soydan ile Güler Samuray günlerini böyle geçiriyor,» diyemiyorlardı.
Murat Soydan'a Güler Samuray'dan bahsedince yüzünü daha geniş bir sinir halkası kaplamıştı. Gözlerini kocaman kocaman açarak bu konuyla ilgili olarak şunları söylemişti, «Güler Samuray'la kısa süren bir arkadaşlığımız oldu. Ama hepsi o kadar... Güler Samuray çocuk değildir. Bilgili, kültürlü, zeki bir kızdır. Her şeyden önce de anlayışlıdır.»
- «Peki neden ayrıldınız?»
- «Güler'in kendisi istedi. 'Murat sen zirveye doğru çıkıyorsun. Seyirci başka bir kadına bağlı olan erkeği istemez. Ayrılalım,' dedi, ayrıldık.»
Fakat Murat Soydan-Tanju Moltay - Güler Samuray üçlüsü arasındaki olaylar zincirini aydınlatmak isteyen SES geçen hafta içinde bir gece Murat Soydan ile Güler Samuray'ı, prodüksiyon amiri Melih Üstüngör'ün evinde yemekte yakalayınca durum biraz aydınlanır gibi oldu.
ALTI AYDIR BİRBİRİMİZİ GÖRMÜYORDUK DİYORLAR AMA...
Üç kişilik SES ekibinin odadan içeri girişiyle salondaki hava birden elektriklendi. Evin içindekiler birbirlerine soran bakışlarla bakmaya başladılar. Evet, geçen haftalarda koşar adımlarla zirveye doğru ilerleyen Murat Soydan'ı saran kalın esrar perdesini aralamaya muvaffak olan SES sonunda bu perdeyi tamamen açmayı da başarmıştı. Herkes birbirine bakarken Murat Soydan'ın meneceri Sabahattin Sürmeligil «Hoş geldiniz,» dedi, ev sahibi Melih Ustüngör yer gösterdi. Oturduk ve konuşmaya başladık. İlk sözü ev sahibi olmak sıfatlyle Melih Ustüngör söyledi ve, «Görüyorsunuz, kanundan kaçılmadığı gibi gazeteci erden de kaçılmıyor. İnsanı hiç ümit edilmedik, beklenmedik bir anda yakalavıveriyorlar. Dua edin ki bir lokantada, ya da bir gece kulübünde yakalanmadınız. Oralarda yakalansaydınız siz asıl o zaman görürdünüz gününüzü,» dedi.
Dikkat ettik, bütün bunlar olur, masada herkes bir şeyler söylerken Murat Soydan'la Güler Samuray ilk defa o gün tanışmış iki yabancı gibi oturuyorlardı. Ama yemek bitip de ortaya meyveler, tatlılar gelince durum değişti. Güler Samuray ayların verdiği bir alışkanlıkla olsa gerek, soyduğu meyveleri Murat'ın tabağına koymaya, gelen tatlıları servis yapanların elinden alıp bizzat Murat'a vermeye başladı.
Nihayet biz de muradımıza ermiş ve aşkları bilinen, fakat resimlerle ispat edilemeyen «yarı gizli aşk» ı ortaya çıkarmıştık. Vazifesini yapan insanların gönül rahatlığı içinde müsaade istedik. O sırada yanımıza gelen Murat, «Biliyorum, istediğinizi yazacaksınız,» dedikten sonra şunları ekledi: «Güler Samuray eski arkadaşımdır. 6 aydan beri görüşmüyorduk. Burada, müşterek bir dostumuzun evinde tesadüfen karşılaştık.»

Murat böyle diyordu ama, görünen köy de kılavuz istemezdi. Boğaz yollarındaki gazinolar, İstanbul'un dört köşesindeki lokantalar Güler Samuray'ın oturduğu sokaktaki komşu evler, Güler Samuray - Murat Soydan aşkının cansız birer şahidiydiler. Sadece «cansız şahitler» mi biliyordu bu aşkı. Yooo, hayır... Artık çuvala sığmayacak hale gelen mızrak çok kişi tarafından bilinir bir hale gelmişti. Olayda anlaşılamayan tek şey şuydu. Yemekte bir sorumuza karşılık Güler Samuray orada tesadüfen bulunduğunu söyledikten sonra, «Hem gazeteciler niçin bizimle bu kadar ilgileniyorlar anlamıyorum. Nihayet Murat da, ben de genç birer insanız,» demiş yani aralarındaki ilgiyi çok üstü kapalı bir şekilde bile olsa açığa çıkarmamıştı. Merak edilen, anlaşılamayan tek şey şuydu: Acaba, iş bu kadar aleniyete döküldükten sonra Murat Soydan niçin hala aralarındaki ilgiyi ısrarla reddediyordu. Hem, bu inkara kendi de dahil hiç kimseyi inandıramazken...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku