-
«Evet, para insana mutluluk sağlamaz, ama yaşamak için de insanın
paraya İhtiyacı vardır. Hem de bol miktarda paraya!»
Bunu
söyleyen tanınmış İtalyan yıldızı Gina Lollobrigida. Bir
zamanlar İtalyanlar'ın «Milli Gina» sı!
Uzunca
bir süreden beri Hollywood' daki lüks villasında yaşayan Gina'nın
bir hayli servet sahibi olduğunu bilmeyen yok. Pek çokları gibi
kazandığı paraların altından girip üstünden çıkmadığı
için büyük bir kısmını biriktirmiş ve sağlam, para getirecek
işlere yatırmış. Borsa oyunlarına pek aklı ermediği için
şimdilik parasını belirli işlerde işletiyor.
Gina,
«Bazıları gibi kendi kafamın dikine gitseydim, şimdi ben de
maddi bakımdan sıkıntı çekebilirdim,» diyor. «Ama dünyanın
en zengin kimseleriyle tanışmış olmam beni yanlış adım
atmaktan kurtardı.»
Bu
dünyanın en zengin kimselerinin başında da Onassis ile Hovvard
Hughes geliyor. «Onassis'i Jackie'yle evlenmeden önce tanımıştım,»
diye Gina anlatıyor. «Gerçekten olduğu gibi görünen, samimi,
gizlisi kapaklısı olmayan bir insan Onassis. Kendini de beğenmiş
değil üstelik. Bu bakımdan insan ona her şeyiyle güvenebilir.
Onunla iki arkadaştan çok, iki kardeş gibiydik...»
Ama Gina'nın Howard
Hughes’e olan yakınlığı hem çok daha eski, hem çok daha
samimî. Bundan yirmi yıl önce Gina'yı İtalya'dan alıp
Hollywood'a götürerek sinema dünyasının başkentinde büyük
imkanlar veren Hughes Hollywood'un para babalarından biriydi,
üstelik genç ve yakışıklıydı da. Bir merakı da tecrübe
pilotu olmasıydı.
Gina,
«Howard Hughes o sıralarda bana aşıktı.. Gözü benden başkasını
görmüyor,» diyor. «Her gün benimle buluşurdu. Çok kültürlüydü,
çok güzel konuşurdu. Özel uçağına alarak beni Amerika'nın her
yerine götürüp gezdirdi. Las Vegas'a, Palm Springs'e, kısacası
her yere... Benim de gözlerim ondan başkasını görmüyordu. Onun
benden istediği tek bir şey vardı: Başkasının hesabına filim
çevirmemek. İki filim için akıllara durgunluk verecek paralar
vermiş ve bana bir de anlaşma imzalatmıştı. Ama zamanla aramıza
karakediler girmekte gecikmedi. Anlaşmanın yerine getirilmesinde
bazı ihtilaflarımız oldu. Sonunda mahkemeye düştük. Dava 12 yıl
sürdükten sonra tatlıya bağlandı. Ama yine de onunla zaman zaman
görüşmekten zevk alıyorum. Yıllar önce dava devam ederken
çocuğumu dünyaya getirmiştim. Hasmım olmasına rağmen çok
büyük, çok güzel bir hediye yollamak nezaketini göstermişti.»
Gina, oğlu Miiko'dan
bahsederken gözleri parlıyor. Belli ki oğluyla iftihar ediyor ve
onu çok seviyor. «Milko bugün 13 yaşında, kocaman bir delikanlı
oldu. Yazları benim yanımda kalıyor, kışları da İsviçre'deki
bir okulda okuyor. Onun sırasına göre annesi, sırasına göre
ablasıyım. Kısacası her şeyi. O da günün modasına uyarak
saçlarını uzattı. Bu tarz saç doğrusu benim de hoşuma gidiyor.
Ama bu yaz yapımdayken berberlerin kesmelerini beğenmediğim için
makası elime alıp, saçlarını ben kestim. Hem de kırk yıllık
berberler gibi! Dışarda saçları, tıpkı taflan budar gibi her
tarafından kesiyorlar. halbuki ben öyle yapmıyorum. Görseniz,
Milko'nun saçlarını siz de beğenirdiniz. Aramızda hiç bir
gizli-kapaklımız yok. Karşılıklı oturup dertleşiriz, güleriz,
canımızı sıkan meseleler olursa beraberce halletmeye çalışırız.»
Gina'yı
yakın zamana kadar üzen şey, Yugoslav asıllı doktor eşi Milko
Skofic'ten ayrılamamasıydı. Bundan iki yıl kadar önce Avusturya
mahkemelerinde resmen boşanmaya muvaffak olmuşlardı, ama bu karar
dünyanın her yerinde kabul edildiği halde, İtalya'da
tanınmamıştı. Şu son sıralarda İtalya' da da şartlı
ayrılmanın kabul edilmesi üzerine Gina'nm durumu da hal yoluna
girmiş oldu.
Gina
Lollobrigida da servet sahibi olan her şöhret gibi filim
tekliflerini kabul etmeden önce çok titiz davranıyor. Hele
geçenlerde bir televizyon firmasından gelen teklifi öyle bir geri
çeviriş çevirdi ki, bundan sonra hiç bir televizyoncuda yeni bir
teklif için cesaret kalmadı. «Ben striptiz yıldızı değilim,
beyazperde sanatçısıyım, yerli- yersiz soyunmayı düşünemem
bile,» diye kesin cevabını bildirdi.
Gina'nın
hoşlanmadığı şeylerden biri de mini etekler! Mini’yi çok açık
bu lan tanınmış yıldız, midinin kadınlara çok daha fazla
yakıştığı fikrinde. «Mini belki daha seksi, ama midi çok daha
kibar,» diyor. «Hele bazı miniler o kadar kısa ki, insanın
neredeyse mayo sanacağı geliyor. Böylesi de çok gülünç oluyor.
Bence insan modayı uygularken her şeyden önce kendine yakışıp
yakışmadığını gözetmesi gerek.»...(diğer haberler için
aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder