«Onu
ilk gördüğüm zaman beni mutluluğa eriştirecek erkek olduğunu
anlamıştım. Richard Burton'u size nasıl tarif edeyim, bilmiyorum.
Onu kelimelerle tarif etmek demek, onu kelimelerin dar anlamı içinde
hapsetmek demektir. O, benim için uçsuz bucaksız bir okyanustur,
gökyüzüdür, güneştir.
«Richard'ı
çok seviyorum. Onunla zaman zaman münakaşa, hatta kavga ettiğimiz
olmuyor değil. Çekişiyoruz, tartışıyoruz, sonunda... Sonunda
yine her şey önceki halini alıyor. Ya ben ondan özür diliyorum,
ya da o benden... Aramızda olup bitenleri unutup her şeye yeniden,
bıraktığımız yerden başlıyoruz.
«Nedendir,
bilmiyorum, bizim mutlu bir çift olduğumuza inanmak istemeyen pek
çok kimse var. Onlar nedense mutluluğumuzu kıskanıyorlar ve her
hareketleriyle yuvamızın yıkıldığını görmekten memnun
olacaklarını belli ediyorlar. Sırf bunu bilmemiz bile, birbirimize
çok daha fazla bağlanmamızı sağlıyor.
«Richard
dürüst, tok sözlü ve dakik bir insandır. Onun için bütün
hayatı planlanmış durumda... Bir hafta sonra saat kaçta, nerede,
kiminle buluşacağı, nerede hangi işte çalışacağını ezbere
bilir. Yani tam benim tersime... Bunun için de beraberce bir yere
gideceğimiz zaman sık sık münakaşa ederiz.
«Ne var ki Richard
kendini ilgilendiren konularda hiç de sanıldığı gibi titiz
değildir. Kendine alacağı kumaşları ve kravatları bile bana
seçtirir. Eskiden kahverengi ayakkabılarının içine mavi çorap
giyer, ayağına da siyah pantolon çekerdi, ilk olarak işe bu
tarafından başladım. Hiç olmazsa şimdilik siyah ayakkabıyle
siyah çorap giyilmesi gerektiğini öğrendi! Richard elbetteki
bütün bunları bilmeyen bir kimse değil, ama nedense hiç kendine
önem vermez, gelişigüzel giyinmekten ayrı bir zevk duyardı.
Sabahları dişlerini fırçaladığı zaman tüpü hem ortasından
sıkar, üstelik de kapağını yerine geçirmezdi... Ama şimdi bu
huylarından vazgeçti, ya da vaz geçmek zorunda kaldı.
«Ben
yemek pişirmesini çok severim. Ama öyle önceden hazırlanmış
reçetelere pek iltifat etmem, içimden geldiği gibi pişiririm.
Geçenlerde Richard'la bir lokantaya gitmiştik. Richard bir tavuk
kızartmasına bayıldı. Sosu tek kelimeyle nefisti. Hemen
lokantanın başahçısı- nı bulduk, ondan yemeğin tarifini
istedik. Birkaç gün sonra aynı yemeği yaptım, inanır mısınız,
lokantadakinden çok daha güzel oldu. Üstelik bunu söyleyen de ben
değilim, Richard!
«Ben
çocukları çok severim. Büyük oğlum evlendikten sonra,
biliyorsunuz, kayınvalide oldum. Torunumu bekliyorum. Ama bu, benim
çocuk sahibi olmamam için bir sebep değil tabii. Fakat Richard
benimle aynı fikirde değil. 'Manevi kızımız Maria, bizler için
henüz çocuk. Hem senin yeniden çocuk sahibi olman sağlığın
bakımından hiç doğru değil,' diyor ve gerekirse, bir manevi
evlat daha edinebileceğimizi söylüyor.
«Bir
ara herkes mücevherlerimin benim için büyük bir endişe kaynağı
olduğunu, onların çalınmasından korktuğum için geceleri gözüme
uyku girmediğini söylüyordu. İnanır mısınız, bütün o
mücevherlerin gözümde büyük bir değeri yok, tabii manevi
değerinden başka! Onları bana Richard'ın hediye etmesi bence baha
biçilmez bir değer. Bir kadın İçin, kocasının hediye ettiği
mücevherlerinden daha değerli ne olabilir ki! Bunu pek az erkeğin
anlayabileceğinden eminim. Bunlardan birinin de Richard olduğu
muhakkak.
«Richard'ı çocuklarım
da çok severler. Çünkü Richard onlara bir üvey baba olarak değil
de, bir arkadaş gibi davranır. Onlarla oynar, vakti varsa
derslerine yardım eder, onları alıp at yarışlarına götürür,
yazın da gezdirir. Şimdiye kadar onlara tek bir kere bile
çıkıştığını görmedim. Richard'ın boş zamanlarında en
hoşlandığı şeylerden biri de çocukları toplayıp, onların
renkli resimlerini çekmektir.
«Ben
atları çok severim. Richard da sever. İleride yarış atı
yetiştiriciliği yapmak ve atlarımın hipodromlarda başarılarını
alkışlamak istiyorum. Ne var ki Richard, açıkça söylemiyorsa da
bu konuda benimle aynı şekilde düşünmüyor. Daha doğrusu onun
projeleri arasında yarış atı ahırı sahibi olmak yer almıyor. O
büyük, maliyeti yüksek filimler çevirmek, adını sanat
dünyasında altın harflerle yazdırmak istiyor.
«Bizi
yakından tanıyanlar benim kıskanç bir kadın olduğumu
söylüyorlar. Haklılar. Bütün kadınların Richard'ı beğenmesi
karşısında onunla iftihar ediyorum, ama tabiî bir dereceye kadar.
Richard'la fazlaca ilgilenmeye kalkan bir kadın gördüm mü, ister
istemez içimdeki panter uyanıveriyor ve pençelerini gösteriyor.
«Geniş
bir muhitimiz var. Bunların büyük bir kısmı sinema dünyasından
olduğu gibi, bir kısmı da müşterek dostlarımız,
arkadaşlarımız. Tabii bunlardan başka, menfaatleri için bir
türlü peşimizi bırakmayan, bizlerle ahbaplık kurmak için
çırpınanlar da yok değil. Richard bana, 'Bu gibilerine karşı
çok dikkatli olmalısın Liz,'der. 'Tanıştığın kimselerin nasıl
bir insan olduğunu anlamadan onlara açılma., Onun bu ikazlarının
benim için ne kadar faydalı olduğunu sık sık görmüşümdür.
«Zevklerimiz gibi
karakterlerimiz de birbirimizinkilere gayet iyi uyuyor. Zaten onunla
bu derece anlaşabilmemin asıl nedeni de bu ya... Ve son sözüm.
Kocamı seviyorum, ona aşığım.»...(diğer haberler için
aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder