Günümüzün
Yeşilçamı’nda, kısa zamanda büyük aşama yapmasıyle
dikkatleri üzerinde toplayan iki isim vardır: Yılmaz
Köksal ve Emel Sayın. Bu iki isim, adlarını kısa zamanda
afişlerin en üzerine yazdırmalarıyle Yeşilçam’da «olay»
haline gelmişlerdir.
Bundan
bir yıl kadar önce yerli film seyircilerine, «Emel Sayın’ı
tanıyor musunuz?» diye bir soru soracak olsanız, alacağınız
cevap şu olurdu: «Adına sadece Türkiye radyolarının Türk
müziğine ayrılan saatlerinde ve Türk müziği plaklarında
rastlıyoruz.»
Çok
değil aradan bir yıl geçmiştir ve b
u bir yılın sonunda da Emel
Sayın yerli film seyircilerinin çok yakından tanıdıkları,
takdir ettikleri bir isim haline gelmiştir. Ve işin ilginç yönü
nerdedir biliyor musunuz? Emel Sayın, bu büyük ününü, topu topu
üç filmle yapmıştır. İlk filmi olan «Şampiyon»la sinemaya
«Merhaba» demiş; ikinci filmi «Eyvah»la bütün dikkatleri
üzerinde toplamış; üçüncü filmi «Makber» Türkiye
sinemalarında gişe rekorları kırınca bir anda yerli film
seyircilerinin ve prodüktörlerin gönlünde taht kurmuş, günümüzün
Yeşilçam’ında bir «olay kadını» haline gelmiştir.
Emel
Sayın bugün Türk sinemasının aranılan, peşinden koşulan bir
sinema yıldızıdır. Yaptığı filmlerle Türkan Şoray kadar,
Hülya Koçyiğit kadar, Filiz Akın, Fatma Girik kadar sinemaya
müşteri çeken bir şöhrettir. Bütün bunların çok kısa sürede
gerçekleşmesi de Emel Sayın’ın durumunu Yeşilçam’da bir
«olay» haline getirmiştir.
Şimdi
isterseniz, bundan altı hafta önce Yılmaz Köksal röportajında
yaptığımız gibi, biz aradan çekilelim ve sözü, «Emel Sayın
olayı»yla ilgili olarak soru yönelttiklerimize bırakalım.
Önümüzdeki günlerde peşpeşe üç renkli film çevirecek olan,
şöyle böyle altı aydan beri Yeşilçam sokağında fırtınalar
estiren, afişlerde her geçen gün büyüyen şöhretiyle
Yeşilçam’ın irili ufklı prodüktörlerini peşinden koşturan
dünün sahne, günümüzün hem sahne, hem sinema yıldızı olan
Emel Sayın için, prodüktörüyle, rejisörüyle, sinema
yıldızıyla, seyircisiyle yerli sinema çevreleri neler diyorlar,
onun hakkında neler düşünüyorlar?
Yukarıda
da söyledik ya, Emel Sayın «Şampiyon’la sinemaya girmiş.
«Eyvah»la dikkatleri üzerinde toplamış. «Makber»le Yeşilçam’da
«yıldızlık» tahtına oturmuştur. Bu üç filmden son ikisini
Yılmaz Tümtürk’ün hesabına çevirmiştir. Başka bir deyişle
Yılmaz Tümtürk ona Yeşilçam’da şans vermiş. «Makber»
filmiyle Emel Sayın’ın bir anda «olay kadını» haline
gelmesini sağlamıştır. Onun için «Emel Savın olayı» hakkında
ilk sözü Tümtürk’e verdik. Bakın neler söylüyor.
-
«Maliyetleri her gün biraz daha yükselen filmlere, arzulanan
müşteriyi getirebilmek için her şeyden önce halkın tutacağı,
beğeneceği yeni yeni çehreler, adlar lazımdır. ''Eyvah'' filmini
yaparken bu düşüncelerin ışığı altında tesadüfen sesini
dinlediğim Emel Sayın’la temasa geçtim. O sırada iki gazinoda
birden çalışıyordu. Önce, ''Olmaz, çok yorgunum!'' dedi. Sonra
araya giren bazı müşterek dostlarımız ikna edici konuşmalar
yaptılar, Emel Sayın filmlerde oynamaya razı oldu. Filmin üçüncü
çekim gününde yanıma gelen rejisör Metin Erksan: ''Hârika bir
kadın'' dedi. ''Tebrik ederim seni. Hem büyük kabiliyet, hem
güzel, hem de hanımefendi. Göreceksin film büyük iş yapacak.''
Gerçekten Metin Erksan’ın dediği çıktı ve ''Eyvah'' her
bölgede tahminlerin üstünde iş yaptı. Bunun üzerine Emel
Sayın’ı daha iyi bir şeklinde lanse edebilmek için kendisiyle
«Başka film şirketlerinde çalışmaması kaydıyla» üç yıllık
mukavele yaptım. Bundan böyle benim ve ortağı olduğum Saner Film
Şirketinin starıdır Emel Sayın. Başka film şirketleriyle
çalışamaz. ''Makber''filmindeki başarısının bu filmin
Türkiye’nin her yerinde hasılat rekorları kırarak iş
yapmasının, sinemacıların Emel Sayın hakkın da ki görüşlerinin
ışığı altında Emel Sayın için şu kesin ifadeyi
kullanabilirim: ''Emel hanım önümüzdeki aylarda adından daha
fazla bahsettirecek ve çok kısa bir süre içinde de zirvedeki
yıldızların araşma katılacaktır''...»
Erler
Film Şirketi, Yeşilçam’ın en büyük firmalarından biridir.
Yılda ortalama 15 film yapar ve bu filmlerin hepsi renklidir. Hülya
Koçyiğit, Cüneyt Arkın, Filiz Akın, Kartal Tibet gibi starlarla
çalışır. Bu bakımdan, şirketin sahibi prodüktör - rejisör
Türker İnanoğlu’nun söyleyecekleri önem kazanmaktadır.
Bakalım İnanoğlu ne düşünüyor «Emel Saym olayı» hakkında?
-
«Ben Emel Sayın’la hiç çalışmadım ama, bölge
işletmecilerinden ve sinema sahiplerinden aldığım bilgilere göre,
Emel Sayın adı yapılacak bir film için büyük iş garantisi.
İstisnasız her işletmeci veya sinemacı Emel Sayın’ın
başrolünü oynayacağı filmlere avans verebilir. Dahasını
söyleyeyim, Fatih’te sahibi olduğum Hakan Sineması, bu yılın
hasılat rekorunu Emel Sayın’ın ''Makber'' filmiyle yaptı.»
Sine
Film Şirketinin sahibi Muzaffer Aslan, Emel Sayın ile çalışmak
isteyen prodüktörlerin en başında geliyor. Bugüne kadar Emel
Sayın’la birkaç defa görüşmüş, taa Ankara’ya kadar gitmiş
ama, henüz mukavele imzalamaya muvaffak olamamış. Prodüktör
Yılmaz Tümtürk’den izin almaya çalışıyor. «Emel Sayın
olayı» hakkında şöyle konuşuyor:
-
«Emel Sayın, Yeşilçam için çok değişik bir tip. Filmlerinin
büyük iş yapması ve bilhassa işletmecilerin, sinemacıların
«Emel Sayın filmleri» istemeleri, sinema seyircisinin eski
şöhretleri yenilemek arzusunu açıkça ortaya koydu. Bundan ders
almak lazım. Demek ki halk yeni çehreler görmek istiyor artık.
Sırf bu yönüyle bile Emel Sayın olayı çok önemli bence.»
Üç
prodüktörden sonra söz sırası şimdi de Yeşilçam’ın «ilk
üçü» olan Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın’da.
Bakalım onlar Emel Sayın için neler düşünüyorlar?
-
«Emel Sayın’ın filmlerini göremedim, ama dostlarımdan,
arkadaşlarımdan duyduklarıma göre, sinemada çok iyiymiş.
Hakkında herkesten sitayişkâr sözler işittim. Bir kişi de çıkıp
''Şöyle'' veya ''Böyle'' demedi. Herkes ''iyi'' dedi. Demek ki,
tutuluyor, seviliyor. Sonra ben Yeşilçam’ı çok iyi bilirim.
Eğer, Emel Sayın’dan umulanlar, beklenenler boşa çıksaydı,
kimse 600, 700 bin lira harcayıp onunla renkli film yapmazdı. Bana
kalırsa, Emel Sayın iki, üç filmden sonra daha da olgunlaşacak,
ileriye gidecektir.»
-
«Emel Sayın hakkı olan yeri aldı. Filmine gidemedim ama,
gazetelerde, mecmualarda gördüğüm fotoğraflarından «güzel
kadın» olduğu kanaatine vardım. Üstelik sesinin de, değişik
bir havası var. Hakkında filmcilerden «olumlu sözler» işittim.
İlk fırsatta gidip bir filmini göreceğim.»
-
«Emel Sayın önemli bir kadın. Halk sevdi ki, filmleri müşteri
topluyor. Filmlerinde şarkıları kendi sesiyle okuması, sesinin şu
anda Türkiye’nin en iyi seslerinden biri olması onun için büyük
avantaj. Sonra bir başka şansı, avantajı da iki filmini Metin
Erksan’ın yönetmesi. Rejisör, bir artistin başarısında önemli
rol oynar. Kıdemli bir artist olarak Emel Sayın’a başarılar
dilerim.»
Prodüktörler,
artistlerden sonra, sinema salonu sahipleri ne düşünüyorlar acaba
«Emel Sayn olayı» hakkında? Sözü, Emel Sayın’ın üç
filmini de gösteren Pendik Mehtap Sineması’nın sahibi Okan
Kunteroğlu’na bırakıyoruz:
-
«Türk sinema seyircisi her hafta aynı yıldızları, birbirine çok
yakın konularda ve hep aynı atmosfer içerisinde görmekten bıktı,
usandı. Sinemacı olarak bize bile gına geldi. İşte bu ortam
içinde tatlı sesi, şahane fiziği ve herkesin takdir ettiği oyun
gücüyle «sürpriz olarak ortaya çıkan» Emel Sayın’ın
starlık koltuğuna yerleştiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Netekim, son olarak oynattığım ''Makber'' filmi bu yılın en
büyük hasılatlarından birini yaptı. Yılda kaliteli olmak
şartıyla iki veya üç filimde oynarsa, sahneden sonra sinemada da
kraliçelik tahtını ele geçirebilir.»
SÖZ
SEYİRCİLERİN Şimdi de iki yerli sinema seyircisini konuşturalım
«Emel Saym olayı» hakkında.
-
«Sadık bir yerli film seyircisiyimdir. Yeşilçam’la ilgili bütün
yayınları yakından izlerim. Bu nedenle Emel Sayın hakkında
yeteri kadar bilgi sahibiyim. Bilhassa kadın oyuncu sıkıntısı
çeken Yeşilçam için büyük kazanç. Güzel, sempatik ve çok
kabiliyetli. Yalnız sırası gelmişken haddim olmayarak, bir
tavsiyem var kendisine. Filmlerde daha gösterişli, daha zengin
tuvaletler giysin!»
-
«Emel Sayın’ın «Şampiyon» ve «Makber» isimli filmlerini
gördüm. Son filminde daha başarılıydı. Kendi sesinden
dinlediğim için şarkıları çok etkiledi beni. Bundan sonra
hiçbir filmini kaçırmayacağım. Bizim hanım da çok sevmiş.
İlle gazinoya gidip dinleyelim, diye başımın etini yiyor ama,
biliyorsunuz iki kişi 150 liradan aşağı çıkamıyor!»
VE
ŞİMDİ DE EMEL SAYIN, "EMEL SAYIN OLAYI" HAKKINDA
KONUŞUYOR
«Gerçi
biraz büyük konuşmak gibi olacak, sinemada «star» olmam benim
için sürpriz değil. Beklediğim bir neticeydi bu. Herkes üç
aşağı, beş yukarı kendi gücünün çapını bilir. Ankara
Radyosu’nda çalışırken, gizli gizli kendimi Yeşilçam için
hazırlıyordum. Sinema hakkında kitaplar okuyordum. Sinema
konusunda bilgisi, görgüsü olanlarla fikir teatilerinde
bulunuyordum. Devamlı yerli, yabancı filimlere gidiyor, kendi
kendime bazı notlar alıyordum. Şimdi gerek sahnede, gerek sinemada
istediğim yerdeyim. Karşıma geçen herkes ''Sahnenin ve sinemanın
yeni kraliçesisin'' diye iltifatlarda bulunuyor ama, ben daha birçok
eksiklerimin olduğunu biliyorum. Her şöhrete söylenen beylik
sözler bunlar. Kısa zamanda bu eksiklerimi telafi edip 15 yaşımdan
beri kalbimde yatan yere geleceğim. Bundan kimsenin şüphesi
olmasın. Çok mücadeleci ve çalışmaktan yorulmayan bir
insanımdır. 1971’de üç renkli film yapacağım. Bugünkü
yerime kolay gelmedim. Yıllarca maddi, manevi zorluklarla mücadele
ede ede, birtakım iki yüzlü dedikoducu kıskanç, haset insanlarla
boğuşa boğuşa Emel Sayın oldum. Burada şunu da dosta düşmana
karşı açıkça belirteyim: Bugünkü Emel Sayın’ın
yaratılmasında çok sevdiğim eşim İsmet Kasaboğlu’nun büyük
rolü olmuştur. Bana bütün varlığıyla destek olarak her zaman
yanımda görmüşümdür onu. Şimdi bakıyorum da, başarılarımı
kıskanan, büyük telaşa kapılan bazı insanlar, bana karşı,
yalan, dedikodu kampanyası tezgahlamaya çalışıyorlar. Onlara
söyleyeyim, bunda muvaffak olamayacaklar. Karşımda ezilip
gidecekler. Allah her zaman doğrunun yanındadır. Gayem, sahnede ve
sinemada tek kadın olmak. Zannederim, herkes mesleğinde tek olmak
ister. Ama bu tek olmak mücadelesi, ahlak ve terbiye kuralları
içinde, meşru yollarla yapılmalıdır bence.»...(diğer haberler
için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder