Bir
hafta önce aldığı haber, elli üç yaşındaki yeşil gözlü,
soluk yüzlü kadını pek fazla sarsmıştı... Durmadan gözlerinden
yaşlar boşanıyor, «Ona bir hal olursa, ben yaşayamam. Sonra da
telefona sarılıyor, dostlarını arayıp duyduğu haberin doğruluk
derecesini araştırıyordu. Doktorlar ne derlerse desinler, haberler
ne kadar kötü olursa olsun, o kendisinden uzak da olsa Larry’siz
bir dünyayı hayalinde canlandıramıyordu. Sevgili Larry'si olmazsa
sanki dünya artık dönmeyecek, güneş ışınlarını yeryüzüne
göndermeyecek, kısacası kainat sonsuz bir karanlığa gömülecekti.
Sinemanın
ünlü yıldızı Vivien Leigh, eski kocası Sir Laurence Olivier’nin
(Vivien, Laurence'i kısaltarak Larry derdi) kansere yakalandığını
haber aldığı günden beri yaşama zevkini kaybetmiş ve üzüntüden
tanınmayacak hale gelmişti. Oysa doktorlar şimdilik aktörün
hayatından endişe duymuyorlardı. Ama beri tarafta Vivien Leigh’in,
yıllardır verem mikrobunu vücudundan silkip atamaması doktorları
haklı olarak düşündürüyordu. Son zamanlarda da sağlık durumu
düzelecek yerde büsbütün bozulmuştu. Bütün bunların üzerine
ünlü sanatçının «hayatta sevdiğim tek erkek» diye
vasıflandırdığı eski kocasının hastalığına üzülmesi
Vivien Leigh'i tedavi eden doktorların işlerini büsbütün
zorlaştırmıştı. Nihayet bir sabah şöhretli aktrisin yeşil
gözleri, bir daha açılmamak üzere kapanıverdi. Sanatçı,
Larry’siz dünyayı görmeye dayanamayacağına inanmış ve
kendini ölümün kucağına bırakmıştı. Ama dünya henüz
Larry’siz değildi ve belki de daha yıllarca Larry'siz
kalmayacaktı. Fakat sonsuz bir aşkla seven bir kadm için, sevdiği
erkeğin ölüm tehlikesi içinde bulunduğunu bilmek bile ölüm
haberi kadar acı olmuştu.
Yıllar
yılı sinemada ve tiyatroda Shakespeare'in trajedilerini başanyle
canlandıran Sir Laurence Oljvier - Vivien Leigh çiftinin acı
macerası da tıpkı Shakespeare trajedilerini hatırlatacak bir
şekilde son bulmuş oluyordu. Romeo'sunun ölüm haberini aldıktan
sonra intihar eden Juliet'in dramıyle sevgili Larry'sinin hastalık
haberini aldıktan sonra yaşama gücünü kaybeden Vivien Leigh
arasında bir benzerlik olmadığı söylenemez.
«Rüzgar Gibi Geççti»
nin ölümsüz 'Scarlett O’Hara'sının dramı elli üç yıl önce,
Hindistan'ın Darjeeling şehrinde başlamıştı. Fransız asıllı
bir borsa oyuncusunun kızı olan küçük Vivien, ailesiyle beraber
Uzakdoğu ve Avrupa ülkelerini kanş karış gezdikten sonra
İtalya’da bir Fransız manastır okuluna verilmişti. Daha sonra
Londra'da tiyatro öğrenimi yapan yeşil gözlü, zayıf kız, on
dokuz yaşındayken Leigh Holman adında bir avukatla evlendi. Ama
ince duygulu, artist ruhlu genç kadm ile tok sözlü, gerçekçi
avukat bir türlü anlaşamıyorlardı. Hele Vivien'in filim
çevirmeye karar vermesinden sonra karı - koca arasındaki uçurumlar
daha da derinleşti. Bu sıralarda kan - kocanın bir kız
çocuklarının dünyaya gelmesi de durumu değiştirmedi. Vivien,
Londra'daki stüdyoda yeni tanıştığı orta yaşlı aktör
Laurence Olivier' ye evindeki huzursuzluğu anlatmış, ondan yardım
istemişti. Laurence Olivier, bu masum yüzlü genç kadının
mutluluğa kavuşmasını gerçekten çok istiyor, fakat ona nasıl
yardımcı olabileceğini kestiremiyordu. Zira o da mutlu bir erkek
değildi. Tiyatro artisti Jill Esmond ile evlenmiş, fakat huzurlu
bir yuva kuramamıştı. Dünyaya gelen oğlu Tarquin'in, geçimsiz
bir ana, babanın yanmda hiç de iyi şartlar altında
yetişmeyeceğini düşünerek üzülüyordu.
İki
sanatçı dertlerinin bir olduğunu anladıktan sonra birbirlerine
daha da yaklaştılar. Artık stüdyodan beraber çıkıyorlar,
geceleri geç vakitlere kadar kol kola dolaşıp derterine çare
düşünüyorlardı. Laurence Olivier, «Ölmeyen Aşk» filmini
çevirmek için Amerika'ya gidince Vivien de onsuz yaşayamayacağını
anlayıp Yenidünyanm yolunu tutmuştu. Hollywood'da David O'Selznick
ile tanışması ona «Rüzgar Gibi Geçti» filminde başrolü
kazandırmış, Laurence Olivier de «Ölmeyen Aşk» taki oyunuyle
Oscar adayı seçilmesi ile sinemanm başkentinde şöhrete
ulaşıvermişlerdi.
Vivien
Leigh - Laurence Olivier çifti 1940 yılında ilk eşlerinden
ayrıldıktan sonra Hollywood yakınında bir kasabada evlendiler,
sinema dünyası ünlü bir sanatçı karı - koca kazanmıştı.
Olivier'lerin evlilikleri on dokuz yıl sürdü. Vivien'in bünyesi
sağlam değildi. Sık sık hastalanıyor ve her zaman sevgili
kocasının yanında bulunmasını istiyordu. Sanat dünyasında da
karı - kocanın başarısı birbirinkinden farklı değildi.
İngiltere Kraliçesi, bu ünlü kan - kocaya asalet unvanı da
vermişti... Son yıllarda Laurence Olivier, daha fazla sinemaya
yönelmiş, durmadan filimler çevirmeye başlamıştı. Vivien'in
ise sağlık durumu fazla çalışmasına imkan bırakmıyordu. Ama
onlar mesleki bakımdan birbirlerini kıskanıp, mutluluklarını
tehlikeye düşürmeyi düşünmeyecek kadar olgun insanlardı. Fakat
günün birinde Laurence Olivier büyük aşkmı unutuverdi. Kızı
yerindeki rol arkadaşı Joan Plovvright ile sevişmeye başladı.
Aktörün bu davranışı Vivien Leigh’i çok sarstı. Şöhretli
artist uzun zaman kocası hakkında kulağına fısıldanan
dedikodulara inanmadı. Nihayet 1959 yılının başlarında karı -
koca mahkemelik oldular ve bir celsede boşandılar. Ama Vivien,
Larry'sini unutamadı.
Laurence
Olivier, iki çocuk babası mutlu bir erkek hüviyetine büründükten
sonra da Vivien sevgili Larry'sini unutmamış, ona duyduğu aşk her
geçen gün azalacak yerde artmıştı. Nihayet onun amansız bir
hastalığa yakalandığım öğrenmek de sanatçının erken
sayılabilecek bir yaşta hayata gözlerini kapamasına sebep
oldu...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder