Ana içeriğe atla

Ömür Göksel'in Evlilik Mukavelesi

Hafif batı müziğimizin daha çiçeği burnunda evlilerinden Ömür Göksel’le eşi Hülya Göksel arasında hazırlanan ve noter önünde imzalanan «Evlilik Mukavelesi»ni büyük güçlüklerle (!) ele geçirdik. Bu önemli, önemli olduğu kadar da ilginç vesikayı, evlenmeyi düşünen kız ve erkek okurlarımızı düşünerek, hiç değiştirmeden sütunlarımıza aynen alıyoruz.
İş bu sözleşme bayan Hülya Göksel ile bay Ömür Göksel arasında anlaşılarak hazırlanmıştır. Mukavele süresi evlenme tarihinden yani 1.6.1970’ten taraflardan birinin ölümüne kadardır.
Taraflardan herhangi biri aşağıda yazılan şartlara uymadığı takdirde, uymadığı her madde için kumbaraya 100 TL. atar. Kumbarada biriken para, kumbara dolduğu zaman bir hayır cemiyetine verilir.
MADDELER
1- Taraflar birbirlerini ölünceye kadar sevecekler ve aralarındaki saygıyı asla bozmayacaklardır.
    2- Taraftarlardan biri kızdığı zaman, diğeri mutlaka susacaktır. Çifte ses vokal yasaktır.
    3- Evin içişleri bakanı Hülya, dışişleri bakanı Ömür’dür. Ancak Hülya’nın rahatsızlığı sırasında «İş bu rahatsızlık doktor raporu ile tasdik olunduğu takdirde» Ömür hastalık süresince evin içişlerine bakmakla mükelleftir.
    4- Ömür’ün dağınıklığı şiddetle cezalandırılacaktır. Cezayı Hülya tayin eder.
    5- Ömür 52 haftanın 32 haftasında maça gidebilir.
    6- Evde müzik 25 saatten fazla dinlenemez. Ömür ses tertibatını istediği kadar açabilir. Bu istek ancak apartmandan kovulunca son butur. Bu durumda yeni apartmanı bulma görevi Ömür’ündür.
    7- Hülya’nın yaptığı günlük programlara Ömür asla itiraz edemez.
    8- Hülya günde 1 saat ev işi yapar. Bu iş süresince Ömür tarafından rahatsız edilmesi katiyetle yasaktır...
    9- Dargınlık süresi en çok 10 dakikadır. 10 dakika geçmesine rağmen dargın duran taraf diğeri için ceza olarak kumbaraya 100 TL.’sı atar.
    10- Yılda 1 çocuk taraflarca yeterli görülmüştür.
    11- Hülya saçlarını Ömür’e sormadan kesemez, Ömür’de Hülya’ya sormadan bıyık bırakamaz.
    12- Ömür’ün çok sevdiği el şakaları yasaktır. Korkutmak ve ağız şakaları ise serbesttir. Ancak Hülya hamile ise bu tip şakalar da yapılmaz.
    13- Evle ilgili dahili ve harici işlerde ilk yıl staj yılıdır. Bu yüzden beceriksizlikler katiyen yüze vurulmaz.
    14- Karşılıklı itimat şarttır. Bu maddeye riayet etmeyenler müzik odasına iki gün süreyle giremezler.
    15- Çocuk terbiyesinde söz sahibi Hülya’dır. Ömür’ün konuşmalarına kulak asılmaz.
16- Çocuklara isim bulup bakmakta Ömür söz sahibidir. Bu konuda nasihat dinlemeye mecbur değildir.

    17- Vırvır ve dırdır iki taraf için de yasak olup, gırgır serbesttir.
    18- Ömür evde hazırlanan menüye tabidir. Şikayetlerini «Şikayet Kutusu»na atabilir.
    19- Evin içinde sakallı ve bıgudili dolaşmak yasaktır.
    20- Bir yere giderken hazırlanma süresi 20 dakikadır.
    21- Gidilen yerde dans mecburidir. Dansa Hülya kaldırır ve oturtur. Bu konuda yalvarmak boşunadır. Ömür’ün dans seçme hakkı yoktur.
    22- Hülya 60’dan, Ömür 70 kilodan fazla şişmanlayamaz.
    23- Ömür eve en geç 07’de dönebilir. Bu saati aşması halinde ceza heyetine sevk edilir.
    24- Kumarda hile yapmak yasaktır. Kumar borcu gününde ve nakit olarak ödenir...(diğer haberler için aşağıdaki line tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kartal Tibet'le Bıyık Üzerine

Bıyık deyip geçmeyin hemen... Burnun hemen dibinde başlayıp üst dudağa paralel siyah bir çizgi çizen «bıyık» dediğimiz nesne cins cinstir, çeşit çeşittir. Kaytan bıyık vardır, pala bıyık vardır, badem bıyık vardır, pos bıyık vardır, douglas bıyık vardır, hatta pis bıyık bile vardır. Anlayacağınız hanımların biçim biçim, renk renk, çeşit çeşit saçları ve dahi saç modelleri varsa, biz erkeklerin de «bıyık» avantajı var. Üstelik bizimki öyle berberdi, kuafördü gibi beklemeli, masraflı değil. Bir makas, küçük bir ayna bıyığınıza istediğiniz biçimi vermek için yeter de artar bile! Şimdi, durup dururken bu bıyık meselesinden söz açışımız elbette sebepsiz değil. Biraz ilerimizde filim çevriliyor. O sahnenin çekimi biter bitmez Kartal Tibet yanımıza gelecek ve onunla «bıyıktan» bahsetmeye başlayacağız. Zihni temrin bizimkisi yani... Evet, sahne bitiyor, Kartal Tibet rejisörden izin alıp yanımıza doğru yürümeye başlıyor. Geldi... oturuyor... KARTAL TİBET VE BIYIK Kartal Tibet’te «bıy...

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik 'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İstanb...

Orhan Gencebay'ın Spor Tutkusu

Spor adaleyi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda beynin bütün fonksiyonlarını da güçlendirir, dolayısı ile iradeyi ve mantığı sağlamlaştırır.» Orhan Gencebay birbirinden ağır halterleri kaldırır, bisiklette pedal çevirip ter atarken, bir yandan da bunları söylüyordu. Sanatçının periyodik spor çalışmasını yaptığı aletli jimnastik salonunda bir yandan resim çekiyor, bir yandan da spor üzerine söyleşiyorduk. Orhan Gencebay, pek çok sinema sanatçısında bile olmayan atletik bir yapıya ve fiziğe sahipti ve bunu sürekli spor yapmaya borçlu olduğunu söylüyordu. Sanatçı sporla çocukluk yıllarından bu yana devam edegelen ilişkisini şöyle anlattı: «Samsun'da ortaokul ve lise sıralarında 5-6 yıl aralıksız vücut estetiği ve güreş çalıştım. Kondisyonum çok iyiydi. O yıllarda biraz da Jiu-Jitsu çalıştım ama, o zamanlar Uzakdoğu sporları ülkemizde henüz çok yeni idi. Bu yüzden o yönde pek fazla gelişemedim. Her zaman çok yürür ve çok koşardım. Bu, sadece bana özge bir davranış değildi....

Ajda Pekkan Konuşuyor

Kimisine göre Eurovision yenilgisinin getirdiği bunalımdan kimisine göre aşk ilişkilerindeki çıkmazdan büyük bir bunalıma itilmişti. Kimseyle görüşmek istemiyor, giderek kilo veriyor, gülmeyen yüzü, kuşkulu bakışlarıyla çok zaman bilinçsiz ve yanlış davranışlarda bulunuyordu. Bu sıkıntılı dönemini atiatamayacağım anlayınca her şeyi bırakıp kaçmak istedi. Günün birinde uçağa atladığı gibi Türkiye'den uçup gitti... Bazıları Londra'da olduğunu söylüyordu Ajda'nın... Ama kesin olarak kimsenin bildiği bir şey yoktu. Bir hafta Paris'te görülüyor, sonra Cenevre'de veya Zürih'de olduğundan söz ediliyordu. Beili ki, sıkıntısı, problemleri ülkesini terketmekle geçmemişti. Yerinde duramıyor, bir şeyler arıyor, aradığını bulamıyordu... İşte o günlerde ansızın bir akşam saatinde SES'e telefon etmişti Ajda... «Unutmak ve unutturmak istiyorum. Bıktım, usandım... En az altı ay gelmeyeceğim Türkiye'ye... Müziği seviyorum. 17 yıllık çocuğum benim. Kuşkusuz müzikten...