Kibariye,
kocası Tünay Ürek'e eliyle sağ taraftaki yolu işaret etti. BMW
marka otomobil yavaşça sağa döndü... Yüz, yüz elli metre kadar
gittikten sonra sol taraftaki dar bir yola girdi ve durdu. Tünay
Ürek direksiyon başında merak ve heyecanla aynı soruyu soruyordu:
«Ne
olduğunu söylesene, meraktan çatlayacağım!..»
Kibariye,
artık konuşmaktan başka çaresi kalmadığını anladı...
«Bizim...
Yani, ikimizin bir çocuğu olacak... Dün doktora gitmiştim de,
müjdeyi bana o verdi... Bir aylık hamileyim...»
Mutluluk
gözyaşlarını gizleyerek konuşuyordu Kibariye:
«Çok mutluyum...
'Kibariye' olarak şarkı söylemeye başladığım günden bugüne
kadar hep mutlu bir yuvanın özlemini kurmuştum. Biz Tünay'la,
birbirimizi severek evlendik. Mutlu bir yuvam ve şöhretim vardı
artık. Ancak beni huzursuz eden tek şey, çocuk konusuydu.
Evlendiğimiz gün Tünay'ın söyledikleri hep kulaklarımda
çınlıyordu: 'Bana nur topu gibi üç erkek çocuk vereceksin'...
Uzun süre bunun huzursuzluğunu duydum. Allaha şükür dualarım
kabul oldu sonunda.»
Eşi,
Kibariye'nin gözünün içine bakarak sözü kendisi alıyor:
«Artık
geçmişi düşünme... Şimdi çocuğumuza İsim bulmalıyız. Kız
olursa senin annenin adı olan 'Makbule' koyarız. Yok eğer erkek
olursa, çocuğumuza benim babamın adı olan 'Necati' deriz.»
İkisi de çok
mutluydu... Artık konuşmuyorlardı... Yalnızca
bakışıyorlardı...(diğer haberler için aşağıdaki linke
tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder