Ana içeriğe atla

Feridun Çölgeçen'in Farkı

Nasıl Türkiye' de, bir Türk sineması varsa Türk sinemasında da bir tek Feridun Çölgeçen vardır. Esprisi, künüşması, hareketleri ve yaşayışı ile çölgeçen gerçekten hemen ayrılı verir diğer artistlerden. Setlerde şakaları yolda dedikoduları ve en iyi amerika hatıralarını yine Çölgeçen’den dinlemek mümkündür. Türk sinemasının, ünlü rejisörleri ile uzun bir savaş" veren, bir çok kimsenin yemen türküsünü ağızlarına dolıyarak gurbete gittiğini söyliyen de Feridun Çölgeçen'dir... İşte geçenlerde pazar yazarı, türk sinemasının sempatik aktörü ile bir telefon konuşması yaptı. Karşı uçta'ki aktör konuşma süresince, memnuniyetini belirtmiş ve pazar yazarı ile buluşmak üzere randevu taşmışlardı karar taştırılan günde buluşuldu ve bazı resimler çekildi. bu röportajında çölgeçen, evini, arabasini ve gardrobunu ilk olarak pazar'a açıklıyor ve şık olmanın sırlarını teker teker sayıyordu.
AKŞAM ÜSTÜ KIYAFETİ
Ceket ve pantolondan meydana gelen elbise aktöre 83 liraya mal olmuştur. Füme ceket ve gri pantalon açık desenli gömleklerle giyilmektedir. Film çalışma arının dışında bu elbiseyi giyen Feridun Çölgecen zaman zaman eski kumaşları aradığını söylemektedir. Bu elbise ile ilk olarak düğüne giden aktör, en iyi giyinen erkek ünvanını almıştır.
EVİ VE SPOR ELBİSE
İlk olarak PAZAR ekibi, kapitalist aktörün evini gezdi. Oldukça şirin bir yuvası olan Çölgeçen, bu sene kapısını boyatarak evine başka bir hava vermişti. Eşyalar,antika olup, Sultan Palamut zamanından kalmaydı.Bu arada, Kubilay Han'ın kaşağısı, Kösem Sultan'ın hamam kesesi ve Patrona Halil'in bozuk para çantası da binlerce lira tutarındaki antika eşyalara ayrı bir güzellik veriyordu.Çölgeçen,şimdiye kadar bazı dergilerde yayınlanan aktör ve aktrislerin evinin kendisininki kadar zengin olmadığını iddia ediyordu (Solda)
Yukarıda ise Çölgeçen beyaz ipekliden yapılan ve bilhassa sıcak iklimi olan memleketlerde fazlası ile beğenilen bir elbisesiyle görülmektedir. Norveç'te bulunduğu sırada, bir dükkandan Türk işi pazarlıkla 215 liraya aldığı elbise,aynı gün sıcak kanlı Norveç'liler tarafından ilgiyle karşılanmış ve Norveç terziler birliği, Feridun Çölgeçen'e, ait adet beyaz düğme ile bir masura beyaz iplik vermiştir. Muhtelif renk fularlarla giyilen kostümün en büyük özelliği, bir paçasının boydan boya yırtmaçlı olmasıdır...
ARABASI
1926 model RolIs Royce'unu, Feridun Çölgeçen 40 sene önce 110 liraya bir nalburiye mağazasından almıştır. O günden bu yana,hiç arıza yapmıyan araba, binek ve bahçe işlerinde mükemmelen kullanılmaktadır. Geçen sene boyattığı arabası ile, setlere gidip gelen aktör, önümüzdeki yıllarda iki atlı bir kupa ile RolIs Royce'unu değiştirmeyi düşünmektedir.
SUARE KIYAFETİ
Bu elbise genellikle gala, balo ve diğer toplantılarda giyilmektedir. Siyah lastikotinden yapılan elbise, monokl siyah kravat, beyaz mendil, beyaz eldiven, siyah melon şapka, baston ve beyaz karanfille, giyilmektedir. Bu elbiseyi çok sevdiğini söyliyen Çölgeçen, Amerika'dan 3 dolar ödiyerek almıştır. Yine ayni elbiseyle bir toplantıya gitmeden önce arabasında dinlenen aktörü görmektesiniz...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şakir Öner Günhan Ve Ailesinin Bisiklet Keyfi

SPORUN her dalına büyük saygı duyduğunu söyleyen Şakir Öner Günhan ve ailesi, tam bir bisiklet hastası... Sanatçı, eşi Gülbin ve oğlu Ozan'la birlikte her gün bisiklet turları düzenliyor. Bir süre önce Ankara’da sahne çalışması yapan Şakir Öner Günhan şöyle konuşuyor: «Önümüzdeki günlerde de İzmir'e gideceğim. Sahne çalışmalarımın yoğun atmosferinden kurtulmamın tek yolu, karım ve oğlumun yanında dinlenmek. Hepimizin ortak bir tutkusu bulunuyor. O da bisiklet... Boş zamanlarımızda atlıyoruz bisikletlerimize ve cadde cadde, sokak sokak dolaşıyoruz İstanbul'u..» Şakir Öner Günhan, «Biz bisikletliler çetesini kurduk» diyor ve sürdürüyor konuşmasını: «Bu işten en çok mutlu olan ise Ozan. Eskiden ona pek zaman ayıramıyordum... Ancak şimdi ortak tutkumuz olan bisiklet, ikimize de bu zamanı bol bol veriyor.. En güzeli de, lastik patladığı zaman oturup onu değiştirmek, zincir çıktığı zaman büyük bir dikkatle zinciri takmak oluyor. Yakında ben İzmir'e gideceğim. O za

Ceyhan Cem'den Büyük İddia

Selçuk Ural'la beraberliğimiz 1966 Aralık ayında başladı. Daha önce de arkadaştık ama, sadece gezip tozuyorduk. Ne o bana, ne ben ona karışırdık. Bir gün bana Bütün erkek arkadaşlarla ilgini keseceksin. Filmleri bırakacaksın... Gazetecilere, artistlere selam vermiyeceksin dedi. Beni apayrı bir insan yapmak istiyordu. "Bunu zaman gösterir" diye teklifini kabul ettim. Bir arkadaşın evinde kalıyorduk. O Batı Kulüp'te çalışıyordu. Maddi vaziyetimiz iyi değildi. Arabasını satması o sıraya rastlar. Sonradan benim yüzümden sattığını söylemiştir ki, bu doğru değildir. Borcunu ödiyemediği ve şıklığa fazla düşkün olduğu için satmıştır. Bir süre sonra çalışmağa Ankara'ya gitti. Para yollıyacağını söylediği halde sözünü tutmadı... Kavgalarımız bir türlü bitmedi. Günün birinde bana evlenme teklif etti. "Birbirimizi tanımıyoruz... Daha ileride" dedim. Kurtuluş’ta bir ev tuttuk.Bütün istediklerimi almağa başladı. Israrla benden çocuk istiyordu."Gözü, duda

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Türkan Şoray'ın Babası Kızgın

Hatılmayacağınız gibi evvelki hafta çıkan mecmuamızda Türkan Şoray 'ın «Allah annemi ıslah etsin» başlıklı bir röportajını yayınlamıştık. Türk sinemasının bir numaralı kadını o röportajında annesinden acı bir dille şikayet ediyor, babası için ise 'asil adam' tabirini kullanıyordu. Eğer şöyle bir düşünülecek olursa, aşağı yukarı tam sekiz yıldan beri Meliha Şoray 'ın Türkan Şoray ile karşılıklı olarak sahnede olduğu, fakat baba Şoray'ın hiç sesinin çıkmadığı görülür. Acaba baba Şoray neden böylesine kalın bir perde arkasında, derin bir sessizlik içindedir? Bu soru bizim aklımıza haftalardır takılıp kalmıştı. Baba Şoray'ı konuşturmak istiyorduk. Önce çalıştığı yer ile oturduğu evi tesbit ettik. Ancak geçen hafta içinde bir gün baba Şoray kendi ayağı ile SES'in idarehanesine gelmesin mi? Gökte aradığımızı yerde bulmuştuk... Halit Şoray, tıpkı Türkan Şoray, tıpkı Nazan Şoray. İki kız kardeşin ikisi de «hık» demişler, babalarının burnundan düşmüşler sa

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku