Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Orhan Gencebay aramasıyla eşleşen yayınlar gösteriliyor

Orhan Gencebay Bir Güzele Deva Oldu

Orhan Gencebay 'ın karakter yapısına ve dünya görüşüne ışık tutan bir olay anlatacağız sizlere... Gönül oyunlarında aldatmacaya sapmayan, küçük maceralar için büyük yalanlara tenezzül ve tevessül etmeyen ünlü sanatçı, bütün ilişkilerinde mesafeli olduğunu ve karşısındakinin onurunu zedelemekten özellikle kaçındığını belirtiyor... Yıl 1964... Orhan Gencebay Samsun'da ailesinin yanındadır... Bir gece kapıları çalınır... Annesi iki katlı ahşap evlerinin mutfağından koşarak kapıyı açar... Bir genç kız vardır kapıda... Utangaç ve ürkek.. «Teyzeciğim... Orhan Bey'i rica edebilir miyim?» Bir an şaşırır anne Gencebay. İçin için öfkelenir de hani. 'Flört ettiği kızları şimdi de kapıya mı getiriyor bizim oğlan' diye düşünür.. Ama bunları düşünürken de genç kıza gülümsemeyi ve içeriye buyur etmeyi ihmal etmez... «Buyur kızım, gel içeriye» diyerek kapıyı ardına kadar açar... Oysa kız bu çağrı üzerine daha da utanır ve rahatsız etmek istemediğini söyler... Genç kadı...

Banu Alkan Resti Çekti

Hatırladınız değil mi? ŞEY bundan iki ay önce yazmıştı Orhan Gencebay ile Banu Alkan 'ın birlikte, film çevirme projesini. Ama araya kadııi girince yaşamın birçok kesitlerinde olduğu gibi Orhan Gencebay'ın bu film projesi amacından biraz uzaklaşarak gerçekleşti. Çünkü Gencebay'ın yedi yıllık hayat arkadaşı Şevim Emre, Banu Alkan'la film çevirmesine şiddetle karşı çıkmıştı. Sadece aynı yastığı paylaştığı değil, ilah gibi taptığı Orhan'ına yakıştıramıyordu, Yeşilçam'ın yeni gözdesi göçmen güzeli Banu Alkan'ı. Çünkü genç yıldız sinema oyunculuğundan önce güzelliğini ispatlayarak kendini kabul ettirmiş ve seksapeliyle milyonlarca erkeğin gönlünü fethetmişti kısa zamanda... Banu Alkan'a gösterilen bu tepki genç yıldızın henüz oturmamış meslek olgunluğunu daha bir coşturdu ve karşılıklı atışmalar başladı: - ''Banu Alkan benim preste sıkılmış halim olabilir'' diyen Sevim Emre'ye karşı güzel yıldız şöyle - cevap veriyordu: - '...

Orhan Gencebay İle Şarkıcı Biricik Şaibesi

Bundan 7 yıl önce Orhan Gencebay ’la ilk kez karşılaştığında Biricik, büyük bir heyecan yaşıyordu. Gerçi müzik dünyasına iddialı olarak girmiyordu ama iyi ürünler vermek istiyordu. Üstelik Orhan Gencebay ona iyi bir sesi olduğunu kendisine yardım edeceğini söylüyordu. Böylece birlikte çalışmaya başladılar ve bir süre sonra Biricik’in ilk plağı satışa çıktı. Bunu bir başkası izledi ve arka arkaya tam beş plak yaptı küçük kız. Bu arada seveceği bir erkekle tanışmış, onunla evlenmişti, fakat evliliği sanatını olumsuz bir şekilde etkilemeye başladı ve unutulmaya yüz tuttu, sonunda eşinden ayrıldı. Tek, başına Anadolu'da, barda, pavyonda çalıştı. Ardından Londra ve Almanya'da sahneye çıktı. Ama yüreğinde hep Orhan Gencebay’la çalışmanın özlemini duyuyordu. «İstiyordum ama ona gitmeye cesaret edemiyorum» diyor Biricik ve hemen ekliyor: «Orhan Gencebay'la ilk çalışmaya başladığım zaman bana cok güvenmiş ve yardım etmişti. Ama ben söz vermeme rağmen bazı plakları yapmadan ...

7 Yıllık Nikahsız Aşk Bitiyor

Yıllarca büyük gizlilik içinde süren bu aşkın son bir kaç yıldan beri ne denli komuoyunu meşgul ettiğini artık söylemek gereksiz sanırız. Evet Orhan Gencebay ile Sevim Emre aşkı bu. Biten bir evliliğin ardından filizlenen, şarkılara filmlere konu olan bu aşktaki gelişmeler şimdi yine çiftin adından söz edilmesine yol açtı... Besteciliğiyle, şarkıcılığıyla ve sanatının ürünü olan şarkılarıyla haklı olarak arabesk dünyasında "Taçsız Kıral” olan Orhan Gencebay’ın gizli dünyası şimdi oldukça renklendi. Ve sürekli büyük aşkıyla ilgili haberlerin çıkması yedi yıllık nikahsız aşkın noktalanmasına yol açtı. Daha doğrusu nikahsız beraberliğin bitmesini hızlandırdı. Şimdi Orhan Gencebay’ı görenler yedi yıldır süren nikahsız aşkın bitmesine asılsız haberlerin yol açtığını anlıyor ve de sanatçının gün geçtikçe neden içine kapanık olduğunu hissediyorlar. Sevim Emre cephesinde ise büyük suskunluk var. Çok yakın arkadaşlarının ve de ailesinin dışında kimseyle görüşmüyor, konuşmuyor... Orhan ...

50 Milyonluk Proje

İkisini de halk yaratmış... Onlar şarkılarıyla, plaklarıyla, filmleriyle milyonların duygularını dile getirerek, yine bu milyonlarca hayranın kalplerinde taht kurarak, isimlerinin yanına "Kral” ünvanını eklemişler. Daha doğrusu Orhan Gencebay ile Ferdi Tayfur ’u veya Ferdi Tayfur ile Orhan Gencebay’ı halk kral yapmış ve baştacı etmiş, devleştirmiştir... Daha düne kadar birbirlerinden önde olmak için yarış eden bu iki dev, şimdi sanat dünyasında alışılmamış büyük bir bağla bağlandılar. Kelimenin tam anlamıyla dost oldular ve birde... Evet birde bu dostluğun getirdiği sıcaklıkla güzel bir amaç için kenetlenip 50 milyonluk büyük bir projeyle kanser ortaklığı kurdular. Lösemili çocukları kurtarmak için kurulan vakfın açtığı kampanyaya katılan iki kral, anlaşarak verdikleri ortak kararı vakıf ilgililerine bildirdiler. Buna göre Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur kendi paralarını ortaya koyarak birlikte bir plak yapacaklar... Plağın bir yüzünde Orhan Gencebay, diğer yüzünde Ferdi Tayfur ...

Orhan Gencebay'ın Başına Gelmeyen Kalmadı

Orhan Gencebay 'ın Unutamadığı Anıları dizimizin bu bölümünde, sanatçının yurt dışında başından geçen olaylar yer alıyor. Bunlardan biri hırsızlık olayı, diğeri ise bir otomobil kazası... Orhan Gencebay, Sevim Emre ve iş ortağı Yaşar Kekeva ile birlikte bir Avrupa gezisine çıkarlar... Gezilerinin son durağı İtalya'dır... Milano'da birkaç gün kaldıktan sonra Almanya üzerinden Türkiye’ye döneceklerdir... Ancak olaylar düşündükleri gibi gelişmez. Milano’dan ayrılacakları gün başlarına öyle bir felaket gelir ki, 10 gün daha İtalya'da zorunlu ikamete tabi tutulurlar... Şimdi dilerseniz gelin birlikte dinleyelim Orhan Gencebay’ın İtalya macerasını... «Sevim Emre, Yaşar Kekeva ve ben otelle ilişkimizi kesmiş ve Milano'yu terketmek üzere Mercedes'imizle yola koyulmuştuk... Bir katedralin önünden geçiyorduk... Sevim, bu katedralin kapısında bir resim çekmemizi istedi... Arabayı yolun kenarına park edip fotoğraf makinelerimizle birlikte caddenin karşı tarafına...

Orhan Gencebay Temkinli

Orhan Gencebay kendi yaşamını değil ama kendi adı altında bir şarkıcının hayatını canlandıracağı filmde nihayet OyaAydoğan ile kamera karşısına geçebildi. Bu arada da Gencebay kurallarından sıkılacağı yerde derin bir ''Oh" çeken Oya Aydoğan dişiliğinin dışında ilk kez oyunculuk gücünü kullanma fırsatı buldu... Burak Film'in seti kurulmuş, Şahin Gök’ün yönetmenliğinde “Dertli Başım”ın çekimine başlanmıştı. Oyunculardan ışıklara kadar herşey tamamdı da yine de bir eksiklik olduğu hemen hissediliyordu. Düşünün bir kez Orhan Gencebay şimdiye kadar çevirdiği her filmi başından sonuna seksiliğiyle götüren Oya Aydoğan'la paylaşacaktı da Allah huzurundaki eşi Sevim Emre sette olmayacaktı. Görülmüş şey değildi doğrusu. Ancak Gencebay bu eksikliğini elinden geldiğince hissettirmemeye çalışıyordu. Kamera dışında Oya Aydoğan ile sohbet etmekten bile kaçıyor, objektiflere de kalabalık gruplar kurmadan poz vermiyordu. Zaten senaryoda defalarca incelediği rolü de seksi s...

Orhan Gencebay Kararlı

Orhan Gencebay 'la yapılan tüm röporta|iann değişmeyen ortak yanları vardır. Önceden belirlenen röportajın konusu ne olursa olsun, mutlaka o konunun dışına çıkılır. Çeşitli konulardan söz edilir, laf lafı açar, sonunda ilginç bir konuda yoğunlaşır sohbet... Nitekim bu röportajımızda da böyle oldu. Uzun bir sohbetten sonra ortaya İlginç bir konu çıktı. Biz sorularımızı sormaya hazırlanırken, Orhan Gencebay şöyle konuşuyordu: «Uzun yıllardan bu yana gerçekleştirmeyi düşündüğüm büyük bir amacım var. Bir «Müzik Okulu» açacağım. Türk Müziği’ni en ince ayrıntılarına kadar sağlıklı bir şekilde öğretecek bu okul için, gerekirse tüm servetimi ortaya koyabilirim...» Evet, Orhan Gencebay aynen bunları söylüyordu. Şimdi siz, eğer Orhan Gencebay'ın öğrencisi olmayı gerçekten cok istiyorsanız, bir süre beklemeniz gerekecek. Çünkü arabesk dünyasının bu ünlü ismi, biraz zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor ve sürdürüyor konuşmasını: «Bugün müzik öğreten mevcut müesseselerin belli b...

Hülya Avşar Kahır'da

Bu sezon film prodüktörlüğüne de başlayan Mahmut Hekimoğlu , Orhan Gencebay'la «Kahir» adlı bir film yapacaktı... Filmi yapmasına yapacaktı da kadın oyuncusu kim olacaktı?.. İşte tüm sorun da burada başladı. Önce Ahu Tuğba düşünülmüştü. Yazıhanede bulunan bir prodüktör, «O kız kendini harcadı. Duyduğuma göre bir filmciyle 5 yıllık anlaşma yapmışı dedi... Bu sözler üzerine Ahu Tuğba 'nın adının üstüne bir çizik attılar... Sıra geldi İkinci isme... İkinci İsim Müjde Ar'dı. Arandı, soruldu... Müjde Ar , artık arabesk filmlerde oynamama kararı almış, üstelik başka firmayla filme başlamıştı... Bir de Banu Atkan vardı üstede... Firma her ne kadar Banu Alkan'ı oynatmak istiyorsa da Orhan Gencebay istemiyordu... Araya aracılar girdi. Bu kez Banu Alkan , «Ben Orhan Gencebay’ia film çevirmiyorum» diye tutturdu... Ve listenin son ismi Hülya Avşar'da karar kılındı. Yönetmenliğini Osman Seden'in yaptığı «Kahır» filminin kadın oyuncu kadrosu böyle bayağı kahır...

Orhan Gencebay Güzeller Arasında

KAPININ önünde durup zile bastığımız sırada içerden kavga ve kahkaha sesleri geliyordu... Ne olduğunu merak etmiştik. Fakat kapı açılıp da salona adım attığımızda bu merakımız şaşkınlığa dönüştü. Sezen Aksu ile Müjde Ar , bağıra bağıra kavga ediyorlar, Orhan Gencebay 'la Sevim Emre ise bu tartışmayı seyredip katıla katıla gülüyorlardı. İki sanatçı espri dolu sözcüklerle bu münakaşalarını sürdürürken, işin gerçeğini Orhan Gencebay bize şöyle anlattı: «Sezen'le Müjde birbirlerini çok severler ama, kavga da etmeden yapamazlar. Fakat münakaşaları öyle komik oluyor ki, gülmemek elde değil.» Sezen Aksu, Müjde Ar ve Orhan Gencebay birbirleri için her türlü fedakarlığa hazır, birbirlerinin dert ortağı üç yakın arkadaştır. Tabii bu üçlüye Sevim Emre'yi de dahil etmek gerek. İşte bu grup birkaç yıldan bu yana her an beraberler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Çeşitli nedenlerle bir gün görüşemeseler hemen telefon edip uzun uzun konuşuyorlar. Dilerseniz şimdi size bu a...

Orhan Gencebay'ın Kara Bulutları

Filmin de uğursuzu olur mu demeyin. Pek ala olur. Film uzadıkça uzar, aksilikler, hastalıklar birbirini takip eder ve sonunda buyrun size, «Uğursuz bir film». Başrollerini Orhan Gencebay ve Müjde Ar 'ın paylaştığı, Şerif Gören tarafından Gülşah Film hesabına Kuşadası’nda çekilen film de, böyle uğursuz filmlerden biri olmaya namzet. Film çekimi başladı başlıyalı, aksilikler birbirini takip ediyor. HER SEY KAPTANIN İÇKİYİ FAZLA KAÇIRMASI İLE BAŞLADI... Filmin bir sahnesinde Mete Sezer, Kuşadalı bir kaptanı canlandıracaktı. Arandı tarandı o sahneye uygun bir tekne bulundu, kaptanı ile ertesi gün öğleden önce buluşmak üzere anlaşıldı... Ertesi gün bütün ekip ve oyuncular yat limanıno bakan otelde toplandı. Kamera ve diğer aksesuarlar hazırlandı. Gözler her an yat limanına girmesi beklenen motoru arıyordu. Saat 12.00 oldu, 14.00 oldu, 16.00 oldu, ortada motor falan yoktu... Herkes sigara üstüne sigara içiyor, boğucu sıcaktan kurtulmak için yelpazeleniyor, sıkıntı içinde be...

Orhan Gencebay, Biricik'e Misafir Oldu

Taksim'in arka sokaklarındaki yeni açılan organize bürosundan içeri girdiğimizde gözlerimize inanamadık... Arabesk müziğin en büyük isimlerinden Orhan Gencebay , kadın arabeskçilerden Biricik, Huri Sapan , Nur Azak, Nesrin Çetiner, Tülin Tan gibi sahnelerde arabesk okuyan şarkıcıları bir masanın etrafında toplamış, arabesk müziğin nerelerden nerelere geldiğini, bu müziğin tutulması için ne fedakarlıklara katlandığını anlatıyordu. Sahne hayatına küçük yaşlarda bağlama çalarak başlayan Orhan Gencebay, o zamanlar yaptığı bestelerle isim yaptığını ama bestelerinden para kazanamadığını da belirtiyor etrafındaki kadın arabeskçilere, «Hiçbir şeyden yılmayın ama kendinize özgü bir yorumunuz olsun, mümkünse kendinize ait şarkınız olsun» diyordu... O gün genç arabesk şarkıcısı Biricik, müzisyen babası Burhan Tonguç'a bir organize bürosu ile bir müzik dersanesi açmış, açılışı da Orhan Gencebay yapmıştı... Açılıştan sonra müzik dersanesinde Orhan Gencebay yönetiminde bir küçük ar...

Orhan Gencebay'ın Kara Bulutları

FİLMİN de uğursuzu olur mu demeyin. Pek ala olur. Film uzadıkça uzar, aksilikler, hastalıklar birbirini takip eder ve sonunda buyrun size, «Uğursuz bir film». Başrollerini Orhan Gencebay ve Müjde Ar'ın paylaştığı, Şerif Gören tarafından Gülşah Film hesabına Kuşadası’nda çekilen film de, böyle uğursuz filmlerden biri olmaya namzet. Film çekimi başladı başlıyalı, aksilikler birbirini takip ediyor. HER SEY KAPTANIN İÇKİYİ FAZLA KAÇIRMASI İLE BAŞLADI... Filmin bir sahnesinde Mete Sezer, Kuşadalı bir kaptanı canlandıracaktı. Arandı tarandı o sahneye uygun bir tekne bulundu, kaptanı ile ertesi gün öğleden önce buluşmak üzere anlaşıldı... Ertesi gün bütün ekip ve oyuncular yat limanıno bakan otelde toplandı. Kamera ve diğer aksesuarlar hazırlandı. Gözler her an yat limanına girmesi beklenen motoru arıyordu. Saat 12.00 oldu, 14.00 oldu, 16.00 oldu, ortada motor falan yoktu... Herkes sigara üstüne sigara içiyor, boğucu sıcaktan kurtulmak için yelpazeleniyor, sıkıntı içinde bekle...

Orhan Gencebay'ın Spor Tutkusu

Spor adaleyi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda beynin bütün fonksiyonlarını da güçlendirir, dolayısı ile iradeyi ve mantığı sağlamlaştırır.» Orhan Gencebay birbirinden ağır halterleri kaldırır, bisiklette pedal çevirip ter atarken, bir yandan da bunları söylüyordu. Sanatçının periyodik spor çalışmasını yaptığı aletli jimnastik salonunda bir yandan resim çekiyor, bir yandan da spor üzerine söyleşiyorduk. Orhan Gencebay, pek çok sinema sanatçısında bile olmayan atletik bir yapıya ve fiziğe sahipti ve bunu sürekli spor yapmaya borçlu olduğunu söylüyordu. Sanatçı sporla çocukluk yıllarından bu yana devam edegelen ilişkisini şöyle anlattı: «Samsun'da ortaokul ve lise sıralarında 5-6 yıl aralıksız vücut estetiği ve güreş çalıştım. Kondisyonum çok iyiydi. O yıllarda biraz da Jiu-Jitsu çalıştım ama, o zamanlar Uzakdoğu sporları ülkemizde henüz çok yeni idi. Bu yüzden o yönde pek fazla gelişemedim. Her zaman çok yürür ve çok koşardım. Bu, sadece bana özge bir davranış değildi....

Orhan Gencebay'a Telefon Yağmuru

Hayranları Gencebay'ı televizyonda görmek istiyorlar... ARABESK müziği denilince aklımıza gelen ilk isim şüphesiz ki Orhan Gencebay olur. Bu müziği başlatan, halka mal eden ve bugün de türünün en büyüğü olan isim Gencebay’dır. Sanatçımız dergimize geldiği andan itbaren birbiri peşisıra telefonlar yağmaya başladı. Arabeskin kralı Gencebay’a çeşitli sorular yöneltildi. Bu sorulardan bazıları arabesk müzikle ilgiliydi. Sanatçımız yaptığı müziğin bir ekol olduğunu, dertten bahsederken dinleyicisine bir ümit kapısını da bıraktığını söylüyordu. Müziğinde dinleyenini düşündürdüğünü, ama bunun olumsuz değil, olumlu yönde olduğunu vurguluyor ve «Arabesk bir felsefedir» diyordu. Hayranları tarafından sanatçımıza yöneltilen en büyük istek, onu televizyonda görmekti. Orhan Gencebay ise bunun kendi elinde olmadığını, TV kuruntundan kaynaklanan bir sorun olduğunu belirtiyordu. ÜMİT BAYOĞLU (22-Ev hanımı- İST.) — Cihan Ünal İle Türkan Şoray'ın evliliği hakkında ne düşünüyors...